7

95 21 16
                                    

Çocukluğumu sorması beni şaşırtmıştı. Sebebini ise bilmiyordum. "Çocukluğum normaldi aslında. Sadece ben 17 yasimdayken annem ve babam uçak kazasında öldü. Onları... Gerçekten özlüyorum."

Hinata üzgün görünüyordu. "özür dilerim sanırım bu konuyu hiç açmamalıydım."

"Önemli değil Hinata. Seninki nasıldı?" Hinata sırıttı. "Bana sadece bakıyorlardı. Sadece önüme yemek konuluyordu ve bakımım yapılıyordu. Bir parça sevgi görmedim diyebilirim. Ressam olmama karşıydılar. Ben resim okumak isteyince aynı zamanda da eşcinsel olduğumu öğrendiklerinde beni evden attılar."

Üzülmüştüm. Böyle ebeveynler olmamalı, herkes anne baba olamaz. Gerçekten sinirlerim bozuldu.
"Eğer bir gün ebeveyn olursan Hinata, mükemmel bir baba olacağını düşünüyorum." Bunu neden söyledim bilmiyorum. İçimden geldi?

"Oh... Teşekkürler Kageyama." Dedi. Garip bı atmosfer vardı. Sevmiştim. Yağmurlu hava, kahve, sigara ve yanımda biri. Bunların hepsini bir arada görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki.

Sonrasında Hinata duyduğu tıkırtılarla irkildi.
"Sakin ol, o benim kedim Gece." Gözlerini kocaman açmıştı. "ŞAKA MISIN SEN? KEDİLERE BAYILIRIM!"

Geceyi yerden aldı ve uzun uzun sevdi. Gece asla sesini çıkarmadı. Hinata onu resmen hamur gibi yoğuruyordu. "Kızımı çok sevdin anlaşılan?" Hinata kafasını salladı.

"AŞIRI TATLI! İran kedilerinin ayrı bi çekiciliği var zaten." Bunu dedikten sonra Gece'yi havaya kaldırıp bana doğru tuttu. Bir bana bir ona bakıyordu.

"Kageyama... Kedin resmen sen! Aşırı benziyorsunuz!" Dedi.

"Ah, sanırım." Dedim. Kahvem bitmişti. Bu yüzden kalktım ve Hinata'nın bardağını da aldım. Bu sırada ise Hinata mutfak tezgahına oturdu. Ona kahvesini uzattım ve ağzına bir dal sigara daha verdim.

"Kageyama var ya sen harikasın!" Dedi ağzındaki sigarayla yarım yamalak konuşarak. "Biliyorum." Dedim.

Sigarasını yaktım ve yine düşüncelere daldım. Hata mı yapıyordum yeni biri ile iletişime geçerek?
Ya her şey daha kötü olursa? Ya ben... Her şeyi mahvedersem? Ya da çoktan her şeyi mahvetmişimdir?

Aklımdan bu tarz düşünceler akıp giderken hinata birden bacağıma ayağını uzattı. Bastırıyordu. "Ne yapıyorsun Hinata?"

"Ayağını sallıyorsun. Sallama. Ayrıca tırnaklarını da yeme. Hem sen neden stres oldun birden? Kendine gel." Dedi. O kadar belli mi ediyordum?

"Ah... İyiyim ya bir şeyim yok." Demek elimden gelen tek şeydi.

"İyi falan değilsin! Seni ne kendine getirir biliyor musun?"

"Ne?"

"Sıcak bir duş ve sonrasında benimle vakit geçirmek." Bunu büyük bir ciddiyetle söylemişti Hinata. Haksız da sayılmazdı.

"Yalnız ben yaz kış soğuk suyla yıkanırım." Dedim.

"Hasta olursan sorarım ben sana. Hadi yürü yürü..." Dedi beni omuzlarımdan çekiştirirken. Sanırım tek çarem gerçekten de onu dinlemekti.



Bu bölüm de böyle olsun ( T_T)\(^-^ )

cemetery/kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin