2 Gün Sonra
"Kageyama, aptalsın." Dedi Hinata birden balkonda sigara içerken. Ne olmuştu birden, derdi neydi?
"Ne diyorsun Hinata?"
"Bana olan hislerini itiraf edemeyecek kadar aptal ve korkaksın diyorum!"
Huh, bu da neydi? Kan ter içerisinde yataktan fırladım. O sırada Hinata odama giriyordu.
"UYANDIRDIM MI? ÖZÜR DİLERİM, SADECE ODAMDA YER KALMADI VE TABLOLARI-"
"Hinata sıkıntı yok, sadece kabus gördüm." Dedim. hemen apar topar tabloları dolabın önüne koydu ve hemen yanıma oturdu. Tıpkı bir anne gibi terden alnıma yapışan saçları geriye doğru taradı.
"Aptal Kageyama... Daha iyi misin?"
"Evet, teşekkür ederim." Dedim ve beni elimden tutp kaldırdı. Zorla tuvalete soktu ve yüzümü yıkadı. Buna ne gerek vardı ki? Neyse, artık Hinata ile alakalı şeyleri sorgulamamaya çalışıyorum.
Sonra kahve yapmak için mutfağa geçtik. Her zamanki gibi tezgahtaki yerine kurulmuştu ve Gece'yi seviyordu. Ben de o sırada iki bardak kahve yaptım.
"Sütsüz ve şekersiz kahveniz, efendim."
"Kageyama senin elinden de kahve güzel oluyor he!" dedi. Sonra da ağzına sigarasını koydum.
"Sigara da bir o kadar güzel oluyordur eminim." dedim ve sigarasını yaktım. Kafa salladı ve birlikte balkona geçtik.
"Ee Hinata, sergi ne zaman?"
Güler yüzle yanıt verdi.
"Yakında Kageyama... Ama sana teşekkür ederim. Ha bir de Kenma'ya çünkü o olmasaydı mekan bulamazdım ve bu kadar çok kişiye sergimi duyuramazdım."
"Cidden lafı olmaz, Kenma'da seni benden çok sevdi inan." dedim. Yine kocaman bir gülümsemeyle karşılık verdi.
Neredeyse tüm günümüz balkonda geçti. İkimiz de buranın dünyanın en huzurlu yer olduğunu düşünüyorduk. Hava serin, kedim, kahvem, sigaram ve bir de yanımda sevdiğim biri. Ha bir de korku ve kaygılarım. Hala benleler. Hala onlarla zihnimin bir köşesinde savaşıyorum ve kimse bu savaşı bitirip benim yaralarımı saramayacak. Her şeyden korkmanın ve kaygılanmanın yüreğimde yarattığı ağırlığı bir tek ben anlardım.
Akşam oldu. Ben evraklarla ilgileniyordum ve Hinata da kitap okuyordu. Bana intihar hakkında kitaplar okumak istediğini söylemişti ve ben de önce Osamu Dazai okutmuştum. şimdi de Sylvia Plath okutuyordum. Lakin birden kafasını kaldırdı ve bana baktı. Ben de ona baktım;
"Kageyama, aptalsın."
"Ne diyorsun Hinata?"
"Bana olan hislerini itiraf edemeyecek kadar aptal ve korkaksın diyorum!"
Durun, ne oluyordu?!
Heyecannn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cemetery/kagehina
Fanfictionmezarlar bizden insanları alır lakin bazen bazı istisnalar olabilir. TW: intihar!