20♡

25K 1.2K 148
                                    

Yalan söylemek kumar gibi bir şeydi. Bir kere bir tane yalan söyleseniz ardı arkası kesilmiyordu. Yalan söyleme bataklığına düşmüştüm ve sarf ettiğim her bir kelimede en dibe doğru çekiliyordum. Yalanı yine yalanla toparlamaya çalışmamsa beni hem yıpratıyor hem de büyük bir çıkmaza sokuyordu.

Şimdiyse elimde iki tane kahveyle sevdiğim çocuğa doğru yaklaşıyordum. Kantinde çok az insan vardı. O kalorifer peteğinin yanındaki masaya tek başına yayılmış, camdan dışarıyı izliyordu. Yüzünde her zamanki soğuk ve sert ifade vardı. Derin bir nefes alarak yüzüme sevecenlik dolu bir ifade yerleştirerek ona doğru adımladım.

"Günaydın, oturabilir miyim?" Beni görünce değişmeyen yüz ifadesiyle etrafa göz gezdirdikten sonra kafasını olumlu anlamda salladı. Elimdeki kahvelerden bir tanesini önüne koydum ve tam karşısına oturdum.

"Teşekkür ederim." Mümkünmüş gibi daha fazla yayılarak önüne koyduğum karton bardağı tuttu. Yüzüme bakmamaya çalışıyordu sanki.

"Bir sorun mu var Alperen?"
Üzgün bir tonda kurmaya çalıştığım bu cümleden sonra gözlerini camdan çekerek bana baktı.

"Var!"

"Ne gibi? Yardım edebileceğim bir şeyse eğer, anlat lütfen." Ona güven verircesine bakıyordum. Bugün hem çok üzgün hem çok kızgın görünüyordu.

"Sana güvenebileceğimi düşünüyorum Mine."

"Tabi ki güvenebilirsin. Ama konu ne hâlâ anlatmadın." Derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını benden çekip cama döndü. Birkaç saniye dışarıya baktıktan sonra tekrar kara gözlerini gözlerimle buluşturdu.

"Bir kız var. Var ama yok."

"Nasıl yani."

"Şöyle anlatayım. Anonimim olan bu kızın adı ne bilmiyorum. Saçları ne renk, kaşı gözü ne renk bilmiyorum. Bildiğim tek şey şu: o bir bücür. 1.55 boyunda kendisi..."

Biraz duraksadıktan sonra utançla karışık bir yüz ifadesiyle sözlerine devam etti.

"Özür dilerim senin de kısa olduğunu unutmuşum." Sözlerine kahkaha atarak ortamı yumuşatmaya çalıştım.

"Sorun değil Alperen, ben boyumu seviyorum. İnsanlar yadırgıyor bu durumu sadece." Biraz sessiz kaldıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.

"Onu bulmak istiyorum ama bunu nasıl yapacağım en ufak bir fikrim yok."

İstesem seni bulmam saniyelerimi almaz, diyen Alperen'e de bakın hele. Nasıl da kös kös oturuyordu. Düşüncelerim içimdeki kahkaha atma isteğini körüklerken yakalanma korkusu bunu bastırıyordu.

"Onu bulmaktan korkmuyor musun?" Sorduğum sorudan sonra tek kaşı merakla havaya kalktı

"Niye korkayım ki!?"

"Bilmem, ya güzel bir kız değilse, sana uygun değilse diye hiç düşünmüyor musun?" Gözleri biraz gözlerimde oyalandıktan sonra kahvesinden bir yudum aldı.

"İnsanların dış görünüşleri umrumda bile değil Mine. Çok güzel kızlar da gördüm ama güzelliklerinin örtemediği bir sürü kusurları vardı. Karakter gibi..."

"O zaman bu kızın karakterini seviyorsun!?" Soru şeklinde kurduğum bu cümlenin yanıtını çok merak ediyordum. Kalbim hızla çarparken kulaklarım sadece dudaklarından çıkacak birkaç sese odaklıydı.

"Çok... Çok seviyorum. O kadar garip bir kız ki... Onu gerçekten çok merak ediyorum. Onunlayken çok eğleneceğime eminim. Ve ben daha fazla hayallerimi ertelemek istemiyorum."

Bunları anlatırken doğruldu. Çok heyecanlı bir şey anlatırmış gibi anlatıyordu. Ve bu benim gözlerimin dolmasına neden olacak gibiydi. Yalan olmasın, çok duygulanmıştım.

"Sence fiziksel olarak nasıl biri?"

Of bu saçma soru da neydi böyle. Neden beni nasıl görmek istediğini merak ediyordum ki. Sarı saçlı dese saçımı mı boyayacaktım, Simge gibi.

Şaşkınca bana bakan Alperen'e gülümsemeye çalıştım.

"Yani tahminlerine güvenerek bulabiliriz belki onu." Şaşkınlığı geçerken gözlerini tavana dikip biraz düşünmeye başladı.

"Kısa boylu, zayıf... Bence zayıf olmasına rağmen yuvarlak yüzlü. Siyah saçlı ve alnına düşen kahkülleri var. Bence kocaman gözleri var ve gözleri renkli. Yani sanırım biri onu tasvir etmemi istese böyle söylerdim. Niyeyse bana mesaj yazdığı ilk günden beri gözümün önünde böyle canlanıyor. Tam tersi de olabilir bilmiyorum."

Kahkül dışında söylediği her şey doğruydu. Renkli göz demişti ve benim gözlerim yeşildi. Bir iki yıl önce saçlarımı da kahkül bırakacak şekilde kesmek istemiştim ama annem izin vermemişti. Zaten annelerin kızlarına olan saç kesme korkusu neydi anlayamamıştım.

Alperen söylediği sözlerden sonra gözleriyle yüzümün her santiminde tek tek oyalanmaya başladı. Sanırım o da bahsettiği özelliklerin bana ne kadar benzediğini henüz fark ediyordu.

"Mine, Bücür seninle oturduğumu görürse öldürür beni. Dün sırf bizi gördü diye küstü biliyor musun?"

Biliyorum Alperen bilmez miyim? Hatta depresyona falan girdi ama işler senin bildiğin gibi değil ki?

Şu an bu saçma durumu açıklamaya çalışsam kelimeler yetersiz kalırdı. Tam yine söylediğim yalanları düşünüp üzülürken zil çaldı. Birlikte ayağa kalktığımızda bu sefer konuşan ben oldum.

"Alperen ben o kızı bulmayı çok isterim ama eğer kıskanıyorsa birlikte görünmemiz senin açından iyi olmaz."

"Öyle maalesef. Hem zaten o bulunmak istemediği sürece bulabileceğimizi sanmıyorum. Yine de teşekkür ederim Mine. Görüşürüz." Birlikte merdivenlere kadar yürümüştük. Yollarımız ayrıldığında o sınıfına doğru giderken arkasından bakmaya başladım. Uzun boyu, yapılı vücudu, belirgin yüz hatları, siyah olmaya yaklaşacak kadar koyu kahverengi gözleri, gür ve simsiyah kaşları... Her şeyden önemlisi o çok sevdiğim karakteri... Onu severek ne kadar doğru bir şey yaptığımı düşündüm. O kadar yalan söz ve yanlış haraketler arasında yaptığım tek doğruyu...

Hellooo, napıyorsunuz?

Aşklar umarım beğenmişsinizdir.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Bölümle ilgili düşüncelerinizi bekliyorum.

Bölüm sayısı bire düştü bu arada onun da bilgilendirmesini yapayım.

Yeni bir bölümde görüşene dek kendinize çoooook iyi bakın, hoşçakalın.

gulguler0

Misri...

Bücür// Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin