"Üzerinde ağlayabileceğin bir omuz lazım mı!?"
Sinan karşımda durmuş bana üzgünce bakıyordu. Sarılı kollarımı birbirinden ayırıp ayağa kalktım.
"Ne işin var burada?" Ağlayarak kurduğum cümleden sonra ellerimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.
"Ağlayan bir Minnoş varmış, onu susturmaya geldim." Yanıma yaklaşıp bedenimi yasladığım kalorifere o da bacaklarını yasladı.
"Üzülme Mine. Her şey olacağına varır. Alperen o itici kızla nasıl çıkmaya başladı hiçbir fikrim yok. O kadar kalitesiz birini seviyorsa eğer zaten seni hak etmemiş demektir, boşuna üzülüp de kendini perişan etme." Niye gelip beni teselli etmeye çalışıyordu bilmiyordum. Kötü biriydi sonuçta o. Daha geçen gün beni tehdit ederken keyfi gayet yerindeydi. Şimdi niye gelmiş beni teselli etmeye çalışıyordu, dahası bunu yaparken neden gerçekten beni anlıyormuş gibi görünüyordu?
"Cidden akşama kadar böyle sümüklü sümüklü ağlayacak mısın? Bu halde ben bile sevmem seni!" Kendince espri yapıp beni güldürmeye çalışıyordu. Başarılı olabiliyor muydu, hayır!
"Ne senin ne de bir başkasının beni sevmesine ihtiyacım var Sinan. Eğer cidden dalga geçmekse amacın bir an önce söyle ne söyleyeceksen, daha bir sürü ağlamam gerekecek." Hıçkırıklar arasında kurduğum cümleden sonra yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu ve aramızdaki mesafeyi hiç edip kafamı kollarıyla sardı. Aramızdaki boy farkından dolayı başım kalbine denk geliyor, kulaklarım kalbinin biraz aşağısında bitiyordu. Güzel bir ritim tutturan kalbinin...
Ne yapacağımı bilmeyen bir halde dururken kollarımı beline sardım. Birine sarılmaya ihtiyacım vardı. O kişi Sinan olmalı mıydı bilmiyordum ama bu ihtiyacımı karşılamak istemiştim. Nitekim yapmıştım da.
"Sinan..."
Biz birbirimize sarılmış dururken kapı ne ara açılmıştı bilmiyordum. Şu an karşımızda bize dolu gözlerle bakan benden daha uzun, kumral ve çok güzel bir kız vardı.
Sinan kıza baktıktan sonra beni bıraktı. Kıza öfkeyle bakıyormuş gibi duruyordu. Aslında öfkeli değildi de öfkeli görünmek istiyormuş gibi geliyordu bana.
"Daha bir ay bile geçmedi. Hemen yeni sevgili mi yaptın Sinan? Hani çok seviyordun beni." Kız ağlamaklı bir şekilde bu cümleyi kurunca Sinan'ın bahsettiği eski sevgilisi olduğunu anlamıştım. Kıza gerçekten üzülmüştüm çünkü Sinan'a bakışlarında büyük bir duygu yoğunluğu olduğu apaçık ortadaydı.
"Ne yapsaydım Sanem, beni artık istemediğini söyleyen sen değil misin? Ömrüm boyunca bana geri dönmeni mi bekleseydim!?" Sinan öfkenin ve üzüntünün ortakça hüküm sürdüğü bir ses tonuyla konuşunca onun da gerçekten kızı çok sevdiğini anlayabilmiştim.
"En azından başkasının kollarına atlamak için biraz bekleyebilirdin Sinan. Bu kadar belli etmeseydin keşke beni hiç sevmediğini." Kız kollarını birbirine bağlamış göz yaşı akıtıyordu.
"Siz ikiniz salak mısınız?" Ciddi bir şekilde sorduğum sorudan sonra ikisi de bana şaşkınca baktı. Kısa bir sessizlik oluştuğunda sessizliği bozan ben oldum yine.
"İkiniz de birbirinizi seviyorsunuz işte! Ne diye şu an sarılıp barışmak yerine her ne için ayrıldıysanız artık bunu unutmuyorsunuz."
Ah Allah'ım... Şu an oturup hüngür hüngür ağlamak yerine iki kişiyi birleştirmeye çalışıyordum. Neydim ben, iyilik meleği mi?
"Nasıl yani, siz ikiniz sevgili değ-"
"Değiliz. Bu salak seni çok seviyor. Niye terk ettin bilmiyorum ama sen de seviyorsun işte. Barışın yoksa ikinizin de kafasını tek tek şu klozete sokarım."
Öfkeli sözlerimden sonra kız gözyaşını silerken Sinan kıza yaklaşmaya başladı. Kızın yüzündeki ellerini çekip kendi elleriyle Sanem'in göz yaşını sildi. Ah, birbirlerine aşkla bakıyorlardı.
"Sanem. Gerçekten beni sevmiyor musun artık?" Ortalığı aşk kokusu sararken Sanem burukça gülümsedi.
"Sevmesem bu halde mi olurum şapşal?"
Ve sarılan iki beden... Sinan malı bile aşkına kavuşmuş biriydi artık. Bense hep üçüncü kişi olarak kalacaktım.
"Ne güzel artık barıştığınıza göre gidin de ben de güzel güzel aşk acısı çekeyim!"
Vee finale son iki bölüm.
40. Bölüm final bölümü olacak.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hoş kalın♡
Misri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bücür// Texting ✓
Teen FictionSiz: Ömrüüüüm. Siz: Kurt bakışlım. Siz: Ölümcül bakışlarında hayat bulduğum. Siz: Kaslı kollarında uykulara daldığım. Siz: O bal dudaklardan bir öpücük aldığım. Siz: Hayatım. Siz: Yakışıklım. Siz: O nasıl bir asalettir. Siz: O nasıl bir ferasettir. ...