14. Bölüm • Belgesel Ekibi 🧬

378 45 135
                                    

Yemin ediyorum bölümü yazarken belgesel çekiyomuş gibi hissettim sşfkskcjekfkekfe

Uzun çimler arasında kül sarısı ve yeşil kürkler esen tatlı rüzgarın etkisiyle hafifçe dans ediyorlardı. Istırapla düşen bedenler daldıkları ağır uykudan kalkamamış burunları birbirine değerken nefesleri karışıyordu. İkisi de hala kendilerine gelemediklerinden bilmiyorlardı ne halde olduklarını. Gerçi uyansalar da anlayamayacaklardı. Afiyetle yedikleri buum meyveleri, çiçeklerin emriyle onları büyüleyip ruhlarının en yakın oldukları hayvanlara bürünmelerini sağlamış, peri hafızaları da yok olmuştu. Kötü görünmeyebilirdi ancak karşı karşıyaydı tavşan ve kurt, av ve avcı.

Yeşil, kabarık tüylü tavşan sırtının kaşınmasıyla yuvarlanarak toprağa sürtünürken boncuk hareleri açıldı kısıkça. Pamuk gibi bulutların dalgalandığı mavi gökyüzü gülümseyerek selamladı onu. Dikilip pofuduk tüylerini silkeledi ve o an karşılaştı avcısıyla. Yerinde korkuyla donakaldı. Bir kurt tam dibinde uyuyordu! Hemen kaybolmalıydı buradan. Kurttan gözlerini ayırmadan koşmaya başlayabileceği mesafeye yürürken üzerinden düşen kıyafetlere çarptı ve kemerinin metal kısımları birbirine değerek şıngırdayınca İzuku korkuyla diğer yöne zıpladı.

Aynı zamanda korktuğu şey de oldu, kızıl küreler anında açıldı. Sivrilen gözler hemen önündeki kendisine göre fazlasıyla ufak yeşilliye kaydı. Panik içinde titreyen tavşan ise bir adım geriye kaydı o ayağa kalkarken. Zaten dağa geldiğinden beri doğru düzgün beslenemeyen Katsuki, önündeki öğünü görünce korkutucu gürültüyle hırladı. Gözler kesişti ve birkaç saniye süren bir ölüm sessizliği oldu ormanda.

Ve kovalamaca başladı. İzuku geriye doğru tek bir adım attığında Katsuki'nin pozisyon aldığını görünce tabanları yağladı. Hazırlanan kül sarısı da takıldı peşine. Yeşil tavşan korkuyla son hız nereye gideceğini bilmeden geniş adımlarla koşuyor, kül sarısı kurt ise çevresindeki engelleri tanımadan gözleri sadece ona odaklanmış takip ediyordu onu. Yeşil tavşan çalıların üzerinden sıçrıyor, çukur ve su birikintilerinin üzerinden atlıyor, yaralansa da devrilen ağaçların altındaki boşluklardan kayıp kurdun geçememesi için dar alanlardan sıvışıyordu. Kurt ise zavallının onu yavaşlatması için geçtiği yerleri, kuvvetli ve iri vücuduyla çarparak parçalayıp ilerliyordu. Tavşanlar son derece hızlı hareket etseler de bir kurtla elbette yarışacak durumda değillerdi. Mesafe sonunda kapanacak ve avlanacaktı. Ya bir şaşırtma yapmalı ya da saklanmalıydı.

Sonunda önüne yıkılmış bir ağacın dar kovuğu çıktığında küçük bedenini oraya yöneltti ve hızla içine sokuldu. Ortalara doğru hareket ettiğinde derin nefesler aldı kurtulacağını düşünerek. Ancak salyaları kenara dağılmış, açlıkla vahşileşen kurt girdiği deliğe öfkeyle bedenini sokmayı denedi. Boğazından korkutucu, onu öldüreceğini belli eden hırıltılar bırakıyordu. Sivrilerini gören İzuku'nun zümrütleri açıldı dehşetle. Minik tavşan, kurdun kafasının kendisine yaklaştığını gördüğünde kendine has korkan sesler çıkardı. Ne yapacağını bilemez, içeri giremeyeceği umuduyla kalıvermişti orada. Ne yazık ki bu ağaç çürümekte olduğu için umduğu gibi gitmeyeceğini bilmese de yeniden koşmak için tetikte bekliyordu. Kurt bedeninin oraya sığmayacağını anlayınca hınçla geri çekildi.

Tavşan kurtulduğunu sanarak rahat bir nefes vermiş geriye yaslanmıştı. Sonunda bitmişti bu hayati koşu. Ancak beklemediği bir anda avcı ön ayaklarını, tavşanın canını alabilecek pençeleriyle beraber çürümekte olan ağaç kabuğuna vurarak sona ermediğini gösterdi. Darbe aldığı yerden çatlayan bölge ikinci vuruşta kırılınca kurt yüzünü bölgeye soktu ve yakutları, yılgının dolup taştığı zümrütleri gördü. Yine gürültüyle hırlayarak dişlerini birbirine sürttü zevkle. Tavşan koşmaya hazırlandı ama bir şey oldu, Katsuki'nin kafası oraya sıkıştı.

OberonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin