25. Bölüm • Başka Bir Evrende 🌌

215 28 114
                                    

UYARI! RAHATSIZ EDİCİ PSİKOLOJİK İÇERİK —> İNTİHAR

Aşk, vücudun kimyasını bozacak kadar şiddetli, ölümüne hırslı, dev bir kasırga gibi önüne geçilemez, delirtecek kadar kuvvetli, yakıp kül edecek kadar sıcak, paramparça edecek kadar zalim, enkaza çevirecek kadar güçlü, aklı ve kalbi ilmek ilmek ayıracak kadar kontrol edilemez, ruhu söndüren bir Azrail. Kaçsanız da sizi bırakmaz, sizi yok edene dek sömürür ve karanlığında boğmaya çalışır ama... Ama aşk, seni yaşatadabilir. Göklere çıkarabilir, yaşama isteğini artırabilir, hayallerinde sana eşlik edebilir, seni zirvelere taşıyabilir, elinden gelenin fazlasını yapacak kadar güçlendirebilir. Sahi tüm bunları yapan duygu diye adlandırdığımız kuvvetli bir takıntı mı, yoksa takıldığımız mı?

Eijirō Kirishima ve Denki Kaminari'nin Sonu

"Vay, seni ölene kadar beklerim derken bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim hiç." Denki dediğine karşı öfkelenip elinin tersiyle yapıştırdı göğsüne. "Boş boğazlık etme." Duvara yaslanmış yan yana otururlarken sessizliğin hakimiyetini kızıl peri bozmak istiyordu anlaşılan. "Ciddiyim. E, beni ne zaman öldürmeyi planlıyorsun?" Sarılar hışımla ona döndü. "Eijirō, seni gebertirim." Söylediğinin ne kadar korkunç olduğundan bihaber bu kadar rahat konuşması sinirlerini zıplatmıştı. Ancak ifadesini bozmadan "Ben de onu söylüyorum." dediğinde dişlerini gıcırdatarak önüne döndü. "Aptal piç. Düşüncesi bile tüylerimi ürpertirken nasıl bu kadar umursamaz davranabilirsin?"

Kızıl peri önünü dönerek kollarını bağladı düşünceliymiş gibi dururken. "O zaman buradan nasıl çıkmayı düşünüyorsun?" Yani gerçekten tek başına çıkacağına ikna etmişti kendisini. "Çıkmamayı düşünüyorum." Onu öldürmektense burada kendi başına ölmeyi beklerdi. Bu peri beraber geçirdikleri onca vakte, yaşanmışlığa, adanmışlığa rağmen hala nasıl bunu düşünebildiğini aklı almıyordu kesinlikle. "Ah, hadi. Bunu hak ettiğimi ikimizde biliyoruz. Şu mükemmel elektriğinden yüksek miktarda vücuduma bassan hiç fena olmaz." Suratında keskin bir acı hissedince neye uğradığını şaşırdı. "Boktan şakalarına bir son vermezsen ben veririm. Seni öldürmeyeceğim. İhanetin seni gebertmeyi hak edeceğin kadar büyük değildi. Hem ayrı da olsak sensiz bir hayat..." Neyin geleceğini fark ettiğimde kendisini susturdu. Az kalsın çok büyük bir hata yapacaktı ki aniden beynine saplandı artık o hatanın buradan sonrasında hiçbir şey değiştirmeyeceğini. Ne olurdu ki söylese? Sonunda ölmeyecekler miydi?

"Bensiz yaşamaktansa?" Devamını duymaya karşın hissettiği muhtaçlık tarif edilemez boyuttayken umutla bakıyordu kızıl peri. Son saatlerinde, belki de dakikalarında olduğunu düşünürken duymak istiyordu sevgisini bir kez daha. "Sensiz yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim. Belki ayrı olacağız, belki farklı periler olacak hayatımızda ama hayatta olduğunu, bir yerlerde onu yaşadığını bileceğim en azından. Fakat böyle olmaz, böyle olmasını istemiyorum." Sırıttı toprak perisi, hüzünlü bir alay barındırıyordu kıvrılışı. "Farklı periler mi? Bu mu yani? Seni başka biriyle göreceğim, onun kollarına uğurlayacağım ve tüm hayatım boyunca sırf ölmedik en azından diye mutlu mesut yaşayacağım. Öyle mi?" Sarı peri bu soruya söyleyecek bir cevabı olmadığından dudaklarını ısırarak başını eğse de kızıl peri onun sözlerini kafasında sindirdikçe daha çok sinirlendiğinden ayağa kalkıp geçti karşısına. "Sen tamamsın yani. Yolları ayırmamızı; benim bir başkasını sevmemi, aşık olmamı rahatça kabul edebiliyorsun. Bu kadar kolay?" Sesi her saniye yükselirken onun kendi içine sinmesi daha çok zoruna gidiyordu.

Omuzlarından sıkıca kavrayıp kendisine bakması için hiddetle sarstı. "Susma, konuş!" Yıldız irisler buğulanmış halini gösterirken biraz olsun duraksadı.  "Yapmayacağım, anladın mı? Buradan kurtulursak, sen beni affedene kadar bırakmayacağım seni." Son saniyesine kadar bunun için çabalayacağından kendisinin hiçbir şüphesi yoktu. Mutlu olmasını istiyordu, evet ama mücadelesinden de vazgeçmeyecekti. Kaybedecekse de savaşarak kaybetmeyi tercih edecekti. "Eğer, eğer orada olan bu olacaksa bu bokun içinden çıkışımız beni öldürmenle olacak, anladın mı?" Zaten onu kaybetmenin ölmekten farkı yoktu. Onca yıldan sonra onsuz bir hayatın ne anlamı vardı ki? "Abartıyorsun." diye mırıldandı. Abartmak mı? "Bana bak." Kolundan kavramasıyla kaldırması bir olurken çenesinden tutup yüzünü kendisine çevirdi. Ancak sarı irisler ısrarla kaçıyordu hala. "Gözlerime bak!" İstemiyordu, mercanlarını görse tüm yalanları susup köşe bucak kaçardı o derinlikten.

OberonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin