"Ne?" diye mırıldandı sarı. "Yatağı her zaman sıkıcı bulan sen değil misin?" Evet ama ölümün kıyısındayken son derdi bile değildi sikişmek. Eijirō, kendisinde olsa bunu burada yapmayı denemezdi elbette. Aslında önemli olan, asla bu konuda onu zorlayacak kadar iğrenç bir peri olmamasıydı. İnanmıyordu sarı peri, emindi bir terslik olduğuna. "Eijirō, lütfen. Bunu isteyen sen olamazsın. Sen öyle biri değilsin." Kızıl peri alayla onun belini ovuşturmaya devam edip boyun girintisine uyaran bir öpücük kondurdu. "Şimdi konuşmak istiyorsun demek. Yol boyu sana yalvardığım halde neden yüzüme bakmayı reddettin? Şimdi ne var? Korkuyor musun?" Sarı perinin, tenindeki kuru hisle tüyleri ürperdi. Gerçekten, gerçekten yapmak istiyor muydu tam burada? Hayır, hayır aklını kaçırmıştı. Nasıl bir oyun döndüğüne dair fikri olmasa da onun kızıl peri olmadığını biliyordu. Aklını başına getirmeliydi, getirebilirdi. Ancak hareket bile edemiyordu.
Derken sırtüstü çevrilmesiyle mercanlarla buluştu. Keskin bakışlar, korkuyla titreyip buğulanan yıldızları gördüğünde saniyelik irileşse de anında sivriliğime tekrar döndü. Üzerindeki ceket, kazağıyla beraber halatların boşluğa süzülürken bedeni buz kesti sarının. O kadar hızlı çekip çıkarılmıştı ki ne olduğunu anlayamamıştı bile. Cidden yapacaktı... Siktir, kendisini ve onu nasıl çıkaracaktı bu bok çukurundan? Korkuyordu, çok fazla korkuyordu. Soğuktu... Üzerine uzandığı basamaklar, derisini soğuğuyla yakıyordu sanki. Aralıktan süzülen hava garip hissettiriyordu. Bedeni deli gibi titremeye başladığında Eijirō'nun boyun girintisine verdiği sıcak soluğu, omurgasının yay gibi gerilip kızıl bedene bastırmasına sebep oldu. "Bak böyle ne kadar masumsun, ne kadar zayıfsın, ne kadar ürkeksin. Değil mi, benim küçük kediciğim? Bana ettiğin hakaretlerin hepsi sustu." Katılaşmış dudaklarını beyaz tene bastırdığında sarı peri acıdan başka bir şey hissetmedi. Yalnızca çiziyordu kırmızıları.
"Eijirō, acıtıyor." Kızıl peri kafasını kaldırıp arzu dolu gevşek sırıtışını sergilerken dili dudaklarında gezindi. "Acıyı seversin." dedi daha önceki sekslerine vurgu yaparak. Kelepçe gibi tuttuğu bileklerine kurtarmayı denediğinde boş bir çaba olması ağlama isteğini daha fazla dürtükledi. Konuşarak çözmeliydi. "Eijirō, yemin ederim öfkemin yatışmasını ve mantıklı düşünebileceğim bir zamanı bekliyordum. Ama sen beni rahat bırakmadın hiç." Kızıl peri kendisini biraz kaldırdığında, bilekleri acıdığı için hafifçe inledi. "Yalan söylüyorsun. Beni sildin sen." diye bağırdı. "Yemin ederim, yemin ederim doğruyu söylüyorum. Görmüyor musun? Sinirliyken ağzımızdan yalnızca boktan şeyler çıkıyor ve daha kötü oluyoruz. Doğru zamanı bekliyordum."
Bedeni belli belirsiz yumuşadığında Denki beklemeden ellerini kurtarıp doğruldu ona doğru. Hemen kaçmadı, bu yakaladığı fırsatı bozabilirdi. "Eijirō, seni ortaokuldan beri seviyorum, senelerce bekledim. Nasıl seni hemen unutacağıma inanırsın?" Sonunda gözbebekleri korkunç keskinliğinden kurtulup küreliğini tekrar kazandı. "Beni kandırmaya çalışıyorsun. Hayır, yapma." İlk anında olduğu gibi kendisiyle çelişki haline dönüp mırıldanmaya başlayınca, sarı onu yakalarından kavrayıp kendisine çekti. "Hatırla, ilkimizde sana ne söylediğimi." Biraz önce dudaklarını kanatan kırmızılarına yavaşça kapandı. Hala gerginlikten titrese de yanlış bir hamle ikisini de bitirebilirdi. Bekledi ve yavaşça öpmeye başladı. Yumuşak, fazla tahrik etmeden yavaş yavaş öperken kızıl peri donakalmıştı. Dudaklarını ezen, normalde asla karşı koyamadığı tatlı teni onu ürkekçe öperken hareket edemedi.
Denki hafifçe yanaklarını okşadığında anlık siyah kirpikleri örtünse de hemen kırmızılarını tekrar açtı kocaman. Ne yapıyordu? Neden yapıyordu? Yüzündeki elleri bileklerinden hafifçe sarıp uzaklaştırdı dudaklarını çekerken. Parlak sarılarını görebildi o anda. "Denki, sen ne yapıyorsun?" Şok olmuş ifadesinden aklının yerine geldiğine inanabilir miydi? "Neden beni öpüyorsun? Kızgın değil misin artık?" Sonunda, o... Mercanları onun diken diken olmuş bedenini gördüğünde şaşkınlıkla irileşti. "Neden çıplaksın? Kıyafetlerin nerede?" Bu ne demekti? Sarı peri onun kafasının yerinde olmadığını anlasa da... Gerçekten yaptığı şeylerden habersiz olacak kadar mı? Doğruyu mu söylüyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oberon
FantasyBakuDeku, Peri Au, Özgünlük, Yetişkin İçerik Yōseri ülkesinde ölmek üzere olan yaşlı kralın, oğlundan son isteği, ülkenin de adını aldığı Yōseri çiçeğidir. Ancak yalnızca tek bir bölgede yetişmektedir. Genç prens çiçeğe ulaşabilmek için en güvendiği...