23. Bölüm • Ait Olunamayan Yer 🏚️

321 31 146
                                    

"Hayır, olmaz. Gece nöbetinde birlikte olalım. Şimdi ararsam herkesin dikkatini çeker." Denki muzip bir ifadeyle baktı telaş içindeki yeşilliye. "Beraber arasanıza. Nasıl olsa barıştınız. Hem yüzüğü parmağında-" bile bile sesini yükseltmesine karşın çiziklerle dolu ellerini arkadaşının gevşek ağzına dayadı. "Hayır, ona kaybettiğimi söyleyemem. Buralarda düşürmüş olmalıyım. Bana yardım et de bulalım." Sarı irisler arkasına alaycı bakışlar atmaya başladığında çilli düşündüğü kişinin olmamasını umarak yalandan bir gülümsemeyle geriye dönüp bakınca yakut küreler selamladı onu. "Bir sorun mu var?" Yok canım, alt tarafı dünyanın en değerli parçasını kaybetti. "Aptal sevgilin alyan-" Kurtulmuş dudakları anında vurur gibi yeniden sımsıkı kapattı. "Hayır! Hayır, önemli bir şey değil. Denki her zamanki gibi saçmalıyor. Ben de onu susturmaya çalışıyorum." Her zaman olduğu gibi berbat bir yalancı. "Hem ne diyorsun sen? Biz sevgili değiliz." Kül sarısı gülümsedi. Yeniden bir teklif bekliyordu demek.

Yanlarına oturarak çilliyi hafifçe bileğinden kavrayıp yanına çekti. Soru işaretleriyle dolu kırmızılarla süslenmiş yüzüne huzurla bakarken "Bugün beraber nöbet tutalım. Söylemek istedik-" yeşil peri aniden bileklerini kurtarınca göğsü burkuldu. Hala mı? "Olmaz." Elbette, elbette. Sonuçta onca yaşanmışlığın travması bir günde, birkaç konuşmayla unutulup gidecek değildi. "Oh, pekala anlıyorum. Henüz yalnız kalmaya hazır değilsin. Ben gidiyorum." Çilli perinin ağzı açık kalırken tekrar hızla uzaklaştı oradan turuncu kanatları sarkmış şekilde. "Hayır, öyle değil." diye mırıldansa da yine geç kalmıştı. Öylece elini uzatmış arkasından bakakaldı. "Aferin çalı kafa. Birbirinizi üzmek konusunda yine çok başarılısınız." Sıkıntıyla nefesini havaya üfleyerek kendisini tekrar arkadaşının bacaklarına atınca sarı tek kaşını kaldırıp ters ters baktı ona. "Ne duruyorsun geri zekalı? Git, kabul et. Çaktırmadan ararsın. Kocaman bir şey zaten, parlıyor da. Hemen bulursun." Ama nasıl yapacaktı ki onun yanında? Zümrüt küreler fıldır fıldır dönerken fark etmeyecek miydi? Aniden ateşe doğru itilince irisleri fal taşı gibi açıldı. "Hala yatıyorsun. Git başımdan. Ben bu gece uyuyacağım." Hain. "Gece zebani gibi başında dikilip boğacağım seni." Denki eliyle köpek kovar gibi gönderdi umursamazca.

Yeşilli utangaçça bacaklarını birbirine sürterek perilerin arkasından başı toprağa dönük, yavaş yavaş sarışının oturduğu yöne doğru ilerledi. Yakutların hançer gibi keskinliğini üzerinde hissetse de dönüp de o tarafa bakmaya cesaret edemeden yaklaşıyordu ona. Kızıl peri onu hissedince anında kül sarısının yanından kalkıp yer açtı yeşilliye. Çillerin altındaki ten tekrar yanmaya başlarken toprak perisinin kalktığı yere dizlerini katlayarak oturdu kafasını hiç kaldırmadan. Artık turuncu periyle konuşmaya çok çekiniyordu. Sanki lisenin sonunda, her şeyin başladığı o noktaya yeniden dönmüş gibi hissediyordu. Yeni bir ilişkinin ilk zamanlarındaki gibi istemsizce tutuşuyordu utançla. Ellerini diz kapaklarının üstüne koyup parmaklarını katladı avucuna doğru. "Ben, şey, Denki'yle özel konuşmak istediklerim vardı, bu yüzden... Bir anda reddettim ama sen daha önemlisin. Ben, yani biz, birlikte olalım bu gece." Kül sarısı keyifle sırıtarak dilini dişlerinin üzerinde gezdirip kulağına yaklaştı. Beyaz ten nemli nefesin temasıyla diken diken olurken kül sarısı etkileyici sesiyle "Bu gece mi? Çok hızlı gitmiyor muyuz?" diye sordu beklemediği biçimde.

İzuku'nun ağzı kocaman bir "o" şeklini alırken yeşim küreler ateş perisine büyük bir şaşkınlıkla dokundu sonunda. Katsuki'nin yüzündeki sırıtış kulaklarına varırken yakınlıklarından memnun halde uzanarak düğme burnuma değindi. "Bence bir sorun yok ama." Zümrütleri sanki onun kuru pembelerinde değilmiş gibi mırıldandı. "Arsız." Ateş perisinin göğüs kafesi bu kelimeyle beraber içerde deliren organa zar zor hakim oluyordu. Böyle bir sözcük ne kadar özlenebilirdi? Ancak onun ağzından duymak bambaşka bir sevinçle damarlarında gezen kanı alevlendiriyordu. Onu öpmek istiyordu, tam burada, herkesin ortasında... ama vakti gelmemişti. Bu basit ortamda, henüz ruhlarındaki yaralar yeni tedavi edilirken... "Nöbetten bahsediyorum arsız herif." Aniden başını mest eden manzaradan karanlığa çevirip yakutlarını kapatırken başını iki tarafa salladı kendisine gelmek istercesine. "Delireceğim şimdi." Bu harfler ne zamandan beri onu bu kadar tahrik etmeye başlamıştı ki? "Tamam."

OberonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin