Bak ay bile tek başına kocaman karanlık dünyayı aydınlatabiliyor , sende bu ay gibi minik kalbini aydınlatacaksın .
Hayatta her zaman karşılaştıklarımız bize birer ders veriyor . Normal okul dersi değil sakın öyle düşünme . Bu dersin adı hayat dersi . Yere çakıldığımız zaman geri kaldırır , kalktığımız zamanda geri yere çakar . Bizi sadece hayat değil başka şeylerde yere çakıyor . Hatta öyle bir çakıyor ki çamurların içine giriyoruz . O çakıldığımız yer var ya İşte onun en dibine . Bir mahzenin içinde hapis olmuş gibi çabalıyoruz orada . En dipteyiz ve yukarıya çıkmaya çalışıyoruz . Her yukarıya çıkışımızda ayağımız kayıyor ve başladığımız yere geri dönüyoruz . Ama bir şekilde bu mahzenden kurtulmayı başardıysan eğer , eskisi gibi olamıyorsun . Ya kanadının biri kırık ya da ikisi de kırık çıkmış oluyorsun . Tek kanatlı olduğunda bir umut az da olsa uçabilirsin fakat hiç kanadın olmadığında hayatta yaşarken sadece ecel anını beklersin . Bu mahzen bizi içine hapsetti fakat mahzenin kapısının deliğinden bir ışık geliyor bu ışık ya bizim hayatımızdaki aydınlık ya da ölüm habercisinin verdiği mesaj .
Tık , tık , tık
" Gel " dedim kapı sesini duyunca . Kapıdan içeri giren Ege olduğunu görünce
" Ege gelsene kapının önünde bekleme " dedim ona doğru gülümseyerek .
" Geçmiş olsun Nil , nasıl hissediyorsun ? Daha iyi misin ? " diye sordu gülerek .
" Çok mu komik neden gülüyorsun ? " dedim sinirlenerek .
" Yok hayır sadece kafandaki sargı biraz yana kaymış , komik durduğundan güldüm " dedi ege geri ciddiye dönerek .
" Farkında değildim . Yattığımdan olmuş olabilir . Anlatsana tam olarak ne oldu En son merdivenden yuvarlanıp kafamı çarptığımı hatırlıyorum. "
" Şey " dedi ve durdu .
" Sen işte okuldan dönünce yukarı odana çıkıyordun bende odama gitmek için yukarı çıkınca birden senin aşağı doğru yuvarlandığını gördüm , adımlarım daha da hızlanarak seni tutmayı istedim fakat tam tutacağım derken kafanı merdivenin yanındaki kolona çarpmıştın . Birden yere kanlar akmaya başladığını gördüm ve korkmuştum . sonrasında Beren hocayı aşağıda görmüştüm belki gitmemiştir diye çok yüksek bir sesle "Beren hocam çabuk yukarı gelin ! "diye bağırdım . Yurt inlemişti zaten sesimden . Beren hoca yukarı çıktığında seni o şekilde kucağımda görünce oda çok korkmuştu " dedi .
" Sen beni kucağına mı aldın ? " diye sordum gözlerimi büyüterek fakat gözlerini kaçırıp hiçbir cevap vermedi . Sonrasında anlatmaya devam etti .
" Beren hoca sonrasında ambulansı aramıştı hemen . Ambulans seni götürmeye çalıştı fakat sen elimi sımsıkı tutmuştun kitlenmiş gibi hiç bırakmıyordun , o yüzden bende ambulansla birlikte hastaneye geldim . Hastanenin içinde kol çantanmışım gibi gezindim yanında , ama en sonunda elini açmayı becerdiler . Hatta bak ne kadar sıkmışsan tırnakların geçmiş elimin içine " dedi Ege elini bana doğru uzatarak .
"Çok özür dilerim gerçekten bilinçli olmadı bu durum . Çok çok özür dilerim uf ya " diyerek utançtan yüzümü kapatmıştım .
Ege yüzümü geri açarak , " bunlar herkesin başına gelebilecek bir durum yani utanılacak bir şey yok " dedi .
" Uf neden hep başıma böyle şeyler geliyor ya artık iyi olacağım derken daha da kötü oluyorum . Merdivenlerden ' de yuvarlandığıma göre ekip tamamlandı galiba " dedim gülerek .
"Bu arada kardeşlerim nerede ? merak etmişlerdir beni ."
" Onlarda biraz panik oldu ama şimdi gayet iyiler . Beren hoca konuştu onlarla merak etme . Baksana saat dokuz . İstersen eğer bende bir şey yemedim ikimiz birlikte bir şeyler yiyebiliriz .Beren hoca dışarıda . Söylesem de kantinden sandviç ve meyve suyu alsam ikimize ister misin ? " diye sordu Ege .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN BATIMI
RomanceOn, dokuz, sekiz... Nil bilemediği bir karanlığın içinde idi. Ya o karanlıkta ışığı bulacaktı ya da o da o karanlığın içinde kaybolacaktı. Yedi, altı, beş... Zaman daralıyor. Farklı insanlar, farklı hayatlar ve altında kaldığı o enkazlar... Her bir...