16. Bölüm : Sekiz El

60 31 0
                                    


Hayat ' ta bir çiçek misali değil mi ? Susuz kaldığında soluyor su verdiğinde geri yeşeriyor .

Hepimiz bu yollardan birer sarmaşık gibi hayata bağlanıp uzayarak yürüyoruz . Fakat bu sarmaşık susuz kalır ve solarsa? Ya da yoldan geçen biri üstüne basıp ezerse? O zaman sarmaşığımız kopar ve artık bir sarmaşık değil ölü, kuru ve cansız bir bitki olarak kalır yolun üstünde . Benim sarmaşığım çatı katına kadar uzayan bir sarmaşıktı . Kimsenin üstüne basıp öldürmediği fakat bazen susuz kalıp solan bir sarmaşıktı . O susuz solan zamanlarında benim hayatımda soluyordu fakat suyunu verir ve güzel bakımını yapınca geri yeşeriyordu ve benim hayatım ' da tekrar yeşeriyordu . Hayatta bir çiçek misali değil mi ? Susuz kaldığında soluyor su verdiğinde geri yeşeriyor .

Hastaneden taburcu olalı birkaç hafta olmuştu . Kızlarla hepimiz odada otururken sohbet ediyorduk . Onlar yerde halının üzerinde otururken ben tekerlekli sandalyede oturuyordum . Fizik tedavisi görüyordum haftada üç kez ve yaklaşık bir saat oluyordu tedaviden geleli .

Özde , " tedavin bugün nasıl geçti daha iyi geçmiştir umarım " dedi .

" Bugün birkaç bacak egzersizleri yaptık ve..." dedim cümlenin devamını getirmedim heyecan yaratmak için .

Sare , " ne oldu yoksa düştün mü ? " diye sordu .

" Hayır hayır kızlar bugün çok güzeldi baya hareketler yaptık ve kendi başıma tam iki adım atabildim " dedim sevinerek .

Eylül , " inanamıyorum bu harika " dedi ve boynuma atladı .

Hepimiz sevinirken Sare , " doğruyu söylemek gerekirse eski sağlığına kavuşacağına inanıyordum fakat bu kadar hızlı beklemiyordum " dedi ve tekrar sarılmaya devam ettik . Her birimiz sadece iki adım atabildiğim için sevinçten yerlerimizde duramıyorduk . Bir düşüş her birimiz için bir düşüştü , fakat birimizin kalkışı her birimiz için yeniden doğuştu . Gün boyu kızlarla vakit geçirdikten sonra saat akşam on ' u gösteriyordu .

Eylül , " benim uykum geldi yatıyorum hem yarın okul var " dedi ve yatağına doğru yürüdü ve içerisine girip yattı . Hepsi Eylül 'le birlikte yataklarına girip yattıktan sonra Sare , " Nil sen uymayacak mısın ? " diye sordu .

" Ben biraz pencereden dışarıyı izleyeceğim" dedim ve pencereden o en sevdiğim deniz manzarasını izlemeye başladım . Herkes uyurken ben kendi kendime düşünüyordum . Hayatımı , düzenimi , verdiğim savaşları ve bu savaşta nasıl galip gelebileceğimi . Savaşırken bir hedefimiz oluyor . O hedefe ulaşmak için çaba harcıyoruz ve elde edebilmek için elimizden geleni ardına koyuyoruz . Peki hedefimize ulaşamadığımızda neden üzülürüz ? Her birimiz o hedefe ulaşamadığımız için üzülürken beklide bu hedefe ulaşamamam benim için daha başarılı bir sonuçtur diye düşünmüyoruz . Ben yürüyebiliyordum ve daha sonrasında yürüme yetkimi kaybettim . Artık yürüyemeyecek dediler fakat bugün attığım iki adım her birimizin birer umuduydu . Belki bende dedikleri gibi yürüyemeyecektim fakat bir savaşa başlamıştım ve artık galip gelmek için savaşmaya devam edecektim .

Yaklaşık bir yarım saat sonra odanın kapısı çalmıştı . Bu saatte Beren hoca ' dan başka kimse gelmezdi normalde kim gelmiş olabilirdi ki diye düşünürken etrafıma bakınıp kızların sesten uyanıp uyanmadıklarına baktım . Kapıya doğru tekerlekli sandalyeyi sürerken kapıyı açtım . Karşımda Ege duruyordu .

" Ege " dedim şaşırarak . " Bu saatte ne işin var burada hem Eylül uyudu . "

Ege , " Eylül için gelmedim zaten hadi gel " dedi eliyle gel işareti yaparak .

" Nereye ? "

" yıldızları izlemeye . "

" Ama ben nasıl çıkacağım oraya çıkamam ki . "

GÜN BATIMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin