Her adım geçmişten uzaklaştırır , fakat uzaklaşmak bir adımdan ibaret değildir .
Artık toparlanma vakti geldi geçiyor bile . Mektubu alıp içeriye Ayşe ablanın eline verdim . " Ayşe abla bak annem bizim için bunu yazdırmış senin de haberin varmış ne zaman gideceğiz ? " dedim .
" Evet haberim var hatta birlikte konuştuk . Bugün kıyafetlerinizi ve eşyalarınızı hazırlarız sonrada yarın sabah çıkarız erkenden " dedi Ayşe abla . Bir yandan heyecanlıydım çünkü artık bizi yeni bir hayat yeni bir başlangıç ve yeni bir biz bekliyordu fakat bir yandan da içim korku ve hüzün dolu . Korkumun nedeni ya babam gelirse hadi serbest bırakılırsa o zaman ne yapacağız bizi almayı çalışırsa sonrada annem gibi yaparsa ne yapacaktık ? Üzülmemin sebebi de annemi burada bırakmak sonuçta buralardan gittikten sonra bizi buralara tekrar getiren olmayacaktı ki annemin mezarına kim bilir ne zaman uğrayacaktım .
Ayşe ablayla birlikte her birimizin kıyafetlerini tek tek hazırladık valizlere yerleştirdik . Ferda annemin ona yaptığı bez bebeği elinde tutarak " bunu da alalım " dedi . Ferdanın sadece annem in mezar başında anne ölme demesinden sonra ağzını hiç bıçak açmamıştı şimdi de konuşuyordu . " Tabi ki ablacığım onu ' da al sen hem oynarsın tamam mı " dedi Özde . Ferda o kadar minik masum duruyordu ki acaba orada alışabilecek miydi sonuçta daha bebek gibi annemi isteye ' de bilirdi . Kafam o kadar karışıktı ki her şeyi bu yaşta düşünmekten kafam patlayacaktı . Valizlerimiz artık hazırdı . Annemden hatıra olarak kalması için onun bir tane çiçekli tokasını ve bizim onun için doğum gününde aldığımız hırkasını aldım yanıma . Hırkasını burnuma doğru tutup içime çektiğimde hala annem kokuyordu . Artık hazırlanmamız bitmişti . Saat 23:30 ' ü gösteriyordu . Ayşe abla son olarak bu gecede bizim yanımızda kalacaktı . " Sabah erkenden kalkar karnınızı doyurup yola çıkarız tamam mı çocuklar " dedi Ayşe abla . Bizde hepimiz birden " tamam " dedik .
☼
Sabah saat 06:40 da uyanmıştım . Kaç gündür zaten gözümü hiç uyku tutmuyordu hep erken kalkıyordum . Kalktığımda Ayşe abla kahvaltıyı hazırlamıştı bile o bizden de erkenciydi . Herkes uyandıktan sonra kahvaltı sofrasına oturduk . Hepimiz ilk defa babamızı beklemeden rahat bir şekilde yaptığımız bir kahvaltıydı fakat içim hiç bir şey almıyordu . O yüzden kahvaltıda hafif bir iki lokma bir şeyler atıştırıp kıyafetlerimizi giydik Özde ile . Sonrasında da Doruk ve Ferdanın da kıyafetlerini giydirdik . Artık hepimiz hazırdık . İçerden Mehmet ağabey çağırıyordu , " çocuklar hadi hazırsanız arabayı çalıştırdım gidelim "
" Tamam Mehmet ağabey geliyoruz . Mehmet ağabey gitmeden annemin mezarına da uğrasak olur mu ? " diye sordum . Mehmet ağabey Ayşe ablanın gözüne bakarak , " tamam ama çok ağlamak yok anlaştık mı ? " dedi .
bizde , " tamam söz " dedik . Galiba ayrılma vakti geldi doğduğum ev değil mi ? Anlatsana neler yaşadık biz bu ede . Elveda kaderim , elveda dert ortağım , elveda küçüklüğüm . Ne olursa olsun seni çok sevdim bizi asla unutma olur mu ? Bilmiyorum ne zaman tekrar yanına gelirim ama bir gün mutlaka gelirim belki beş yıl sonra belki on belki yirmi yıl sonra ama mutlaka geleceğim . Evet evimle konuşuyordum çünkü o ev benim içim her şeyimde ve galiba bu konuşmayı hak ediyordu diye düşünüyordum o zaman . Evden çıkıp arabaya bindik ve mezarlığın önünde durduk . Anneme gelmiştik . Arabadan hepimiz hemen indik ve koşarak annemin yanına gittik . Her birimiz annemizin mezarlığın etrafında daire şeklinde dizildik .
" Anne bak biz geldik . Özledin mi bizi . Biz seni çok özledik . Ama üzülme olur mu zaten bizim için yazdığın mektubu okuduk ve her birini uygulamaya başladık . Biz biraz senden uzaklara gidiyoruz ama kalbimiz hep yanında olacak . Bende hiç ayrılmak istemiyorum buralardan sen burada olduğun için ama maalesef hepimiz buna mecburuz . Hem Özde ile ikimize aldığın kolyeyi boynumuza taktık . Çok güzelmiş , çok teşekkür ederim . Şimdi gitme vakti . Bilmiyorum ne zaman gelirim bir daha ama her geldiğimde seni mutlu edecek şeylerle geleceğim . Artık üzülmek yok mutlu olacaksın tamam mı ? Elveda kırmızı gülüm " dedim yanına yatıp ağlayarak . Özde ve Doruk ' ta bir şeyler dedikten sonra dizlerinin üzerine yanıma çöktüler ve bana sarıldılar . Ferda ' da arkamızdan boynumuza sarıldı . Biraz daha öylece bekledikten sonra mezarlıktan ayrıldık ve arabaya bindik . Artık gerçekten gidiyoruz buralardan . Doğduğumuz ve büyüdüğümüz şehirden gidiyoruz . Annemden gidiyoruz ve buralardan uzaklaşıyoruz .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN BATIMI
RomanceOn, dokuz, sekiz... Nil bilemediği bir karanlığın içinde idi. Ya o karanlıkta ışığı bulacaktı ya da o da o karanlığın içinde kaybolacaktı. Yedi, altı, beş... Zaman daralıyor. Farklı insanlar, farklı hayatlar ve altında kaldığı o enkazlar... Her bir...