Bölüm 1

534 31 5
                                    


Yorgunluktan bitap düşmüş halde zeminde uzanıyordu. Yine tüm gününü her zaman olduğu gibi çalışma odasında geçirmişti. Üzerindeki gri askılı atlet terden bedenine yapışmış bir haldeydi. Zorunlu izin günü iki gün sonra bitiyordu. Buna hem üzülüyordu hem de seviniyordu.

Bir yanı bu dinlenme sürecinden memnundu. Yılların yorgunluğunu birkaç güç içinde üzerinden atamazdı elbette ama yine de biraz olsun dinlendirmişti. Yarın yeniden işine başlayacaktı. Sonunda cezası bitmişti.

Elbette hala pişman değildi. Son çıktığı görev esnasında Faruk'un – ezeli rakibi- burnunu kırmıştı. Elbette kırık çoktan tedavi edilmişti ve yaradan geriye sadece anılar dışında bir şey kalmamıştı. Ama yine de bu ceza almasına engel olmamıştı.

Nefesinin düzene girmesini beklerken tavanı izliyordu. "Sonunda başlayacağım."

Sırtı terden sırılsıklamdı. Hala karın boşluğu ani hareketlerde sızlıyor olsa da bunu diğerlerine belli etmemeye çalışıyordu. Eğer annesi hissederse biraz daha evde kalması için her şeyi yapardı. Daha fazla normallerin dünyasında olmaya katlanamayacağını hissediyordu. Bünyesi bu kadar sıradanlığa alışkın değildi.

Yerden destek alarak ayağa kalktı. Burası terkedilmiş bir binanın küçük bir odasıydı. Zaman içinde çalışmaları için burayı kendince düzenlemişti. İzin günlerinde diğerleriyle arasındaki açığın büyümemesi için kendince eğitimlerine devam etmişti.

Giyinme odasına girip dolabından küçük sırt çantasını aldı. Ardından ceketini çıkarıp terden ıslanmış tişörtünün üzerine geçirdi. Alnına dökülmüş saçlarını geriye doğru itip dolabı kapattı. Küçük aynadan yüzüne baktı.

Yanakları kızarmıştı. Yorgunluğu yüzüne de yansımıştı. Ama bu zaten kendi istediğiydi. Dinlenmek isteseydi kimse buna itiraz etmezdi. Hatta annesi buna memnun bile olurdu. Onu tüm bu tehlikenin içinden çıkarmak için sıradanların dünyasına özgü birçok aktivite ile günlerini geçirebilirlerdi. Annesi ne kadar kabullenmekte zorlansa da asla o tarz eğlenceler dikkatini çekmemişti. O tehlikeyi seviyordu.

Bitik haline sorun olarak bakmıyordu. Çünkü o özeldi. İkinci dereceden bir melekti. Ne gökten gelen asiller kadar saf ne de onlara ihanet etmiş iblis ve yandaşları kadar kirliydi. Yine de bir yanı insan soyundan geldiğinden bir asil veya iblis ile yarışan güçleri yoktu. Ama yine de bir âdemoğlu ile kıyaslandığında çok daha dayanıklı ve güçlüydü.

Kendi ırkları arasında en gözde işe girmek için kendini bildi bileli eğitim alıyordu. Çocukluğunu ve gençliğini bu uğurda harcamıştı. Pişman mıydı? Hayır, hiçbir zaman pişmanlık hissetmemişti. Sonunda emeklerinin meyvesini almıştı. On yıldır saha görevine çıkmaya başlamıştı. Tüm o yorucu ve yıpratıcı sürecin sonunda eğitimleri tamamlayarak oldukça başarılı olduğunu herkese göstermeyi başarmıştı. Avcıydı artık. Tabi bir hafta öncesine kadar öyleydi.

Faruk'u hatırlayınca öfkesi yeniden gün yüzüne çıkıyordu. Bir hafta geçmişti ve hala ona olan öfkesini sindirmiş değildi. Ancak geri dönmesine iki gün kala bunu unutması gerekiyordu. Yoksa bu kez uzaklaştırması daha uzun sürecekti.

Ama onun o kendini beğenmiş hallerine de tahammül edemezdi. O ben üstünüm, erkekler liderdir tavrına katlanamazdı. Eğer son yaşadıklarından sonra bu tavrını sürdürürse yeniden ona yumruk atmaktan geri duracak değildi.

Türkiye sınırları içinde her asil ve ikinci derece melek asiller, onlara melez diyordu. Diğer adıyla Nefil. Melek ve insanların birleşmesinden ortaya çıkan bir ırk. Özeldiler ama meleklerin yanında melez olduklarını kabullenmek zorundaydılar. Onlar kadar üstün yanları yoktu. Buna rağmen ademoğullarıyla kıyaslandıklarında, daha uzun ömürlü, daha güçlü, daha dayanıklıydılar. Ve Asiller Meclisi'nin öngördüğü kurallar çerçevesinde yaşamak zorundaydılar.

GÖKLER KILICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin