Genç adam ilk paniklese de kızın ona söylediğini hatırladı. Ceketini yarasına siper ettikten sonra kızı arka koltuğa yerleştirip yanına bindi. Kızın başını omuzuna yaslayıp aralarında samimi bir ilişki olduğunu taksiciye ispat etmeye çalışıyordu. Yüzü gözü yara içinde olduğundan taksici sürekli onları dikiz aynasından izliyordu.
Taksiciye gidecekleri adresin yazılı olduğu kâğıdı verdi. Araç hareket ettiğinde genç adam yaşadıklarını düşünüyordu. Korkutucuydu. Eğer bu kız gelmeseydi başına ne gelirdi emin değildi. Bir kurtarıcı beklerken onun böylesine bir siluette olmasını beklememişti. Sonuçta tüm kitap ve filmlerde kurtarıcıları erkek olarak tasvir ederlerdi. Onun ki bir kadındı. İlginç bir kadın.
Olan biteni düşünmek onu daha fazla korkutuyordu. O şeylerin normal olmadığına emindi artık. Tüm o karmaşada nasıl yok edildiklerini görmüştü sonuçta. Ama ne olduklarına dair bir fikri yoktu. Neden peşinde olduklarını da bilmiyordu. Bu kızın bildiğini düşünüyordu. Çünkü onlardan hiç korkmuş gibi görünmemişti. Neler olduğunu ancak o söyleyebilirdi.
Taksi sonunda durduğunda, ücretini ödedi. Taksicin uzattığı kâğıdı yeniden aldı. Zorlansa da aracın kapısını açtı. Kendinde olmayan kızı kucaklayarak araçtan indirdi. Önünde durduğu merdivenlere kızın oturmasını sağladı ve hemen yanına çöktü. Kâğıda bakması gerekiyordu.
Azra, binanın numarasından kat numarası hatta daire numarasını bile yazmıştı. Genç adam binayı bulduktan sonra kızı yeniden kucakladı. Asansör olduğuna şükrederek kâğıtta yazılan kata basıp eklemeye başladı. Kızı düşürmemeye çalışıyordu. Zira kendisi de hırpalandığı için çok fazla gücü de kalamamıştı.
Azra'yı asansörden çıkardığında onun dairesini bulup kapının zilini çaldı. İçeriden kim çıkacağını bilmiyordu. Sonuçta burası bir ev olduğundan babası da kapıyı açabilirdi. Kollarında baygın halde kızını görürse ona ne diyeceğini düşünüyordu.
Ama kapıyı genç bir kadın açmıştı. Rahat bir nefes aldı. Kadın bir kızına bir de onu buraya getiren adama baktı. Adamın hırpalanmış hali dikkatinden kaçmamıştı. Korktuğu şey başına gelmişti anlaşılan. Onları içeriye almadan başka kimse var mı diye dışarıyı kolaçan etti. Eylül ortalarda yoktu. İyice paniklemişti.
Onun içeriye girmelerine izin vermeyecek gibi olan kadına "Artık girebilir miyim? Onu taşıyamayacağım." Kadın onları içeriye almadığını o zaman fark etmişti. Kenara çekilip yabancı adamın Azra'yı içeriye taşımasına izin verdi.
Kanepeye yatırması için yer açarken "Buraya yatır" dedi. Adam söylediğini yaparak kızı kanepeye yatırdı. "Eylül nerede?" diye sordu bir yandan Azra'nın yarasını görmek için çabalarken. Yara derin görünüyordu ve hala kanıyordu.
Genç adam "Ben başka kimseyi görmedim." dedi bahsettiği kızın kim olduğuna dair en küçük bir fikri bile yoktu. O sadece yanında geldiği kızı tanıyordu.
"Ne oldu?"
Bu konuda çok emin değildi. Olan biteni tam olarak anlatabilmesi için çocukluğuna inmesi gerekiyordu. Bu kadının hayatına dair bu detayları öğrenmek istediğini sanmıyordu. "Ben saldırıya uğramıştım. Kızınız beni kurtardı."
Kadın hemen mesajı almıştı. "Bu yara nasıl oldu?"
"Bana saldıranlar ona saldırdı. Sanırım bir tırnakla." Bu söylerken bile tereddüt ediyordu. Kendisi bu tarz gariplikleri kaldırabilirdi ama bu kadın ya deli olduğunu düşünürse?
Kadın durumu hemen anlamıştı. Mutfağa koşup çekmeceleri karıştırmaya başladı. Aradığını hemen bulmuştu. İblis zehri nefilleri yavaşça öldürüyor olsa da normal insanlar için kesin ve hızlı bir ölüm yoluydu. Azra ne kadar zamandır bu şekildeydi bilmediğinden hızlı olmaya çalışarak şişeyle kızının yanına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKLER KILICI
FantasyTürkiye sınırları içinde her asil ve ikinci derece melek asiller, onlara melez diyordu. Diğer adıyla Nefil. Melek ve insanların birleşmesinden ortaya çıkan bir ırk. Özeldiler ama meleklerin yanında melez olduklarını kabullenmek zorundaydılar. Onlar...