Bölüm 4

900 52 78
                                    

Emre'nin ağzından

O konuşmamızdan sonra araya hafta sonu girdi. Ali ile olan yakınlığı kafamı karıştırmıştı. Neden elini tutuyordu ki?  Ayrıca aralarında neler olduğunu da söylemedi, kesin bir şeyler var ama ne?  Hay sikeyim onları, onlardan bana ne amk?  

Bugün Kaan'ın evinde Emir'in doğum günü için bir parti düzenliyorduk. Duşa girip hazırlanıp Emir'i ben almaya gidecektim. Beraber dışarı çıkacağız diye biliyor, ondan dolayı sürpriz olacak her şey. 

Emir, en yakın arkadaşlarımdan. 6 senedir arkadaşız. Her anımda yanımdaydı, iyi ve kötü her şeyi beraber atlattık. O benim için çok anlam taşıyor. 

Saate baktığımda hazırlanmam gerektiğini fark edip hemen duşa girdim. Duştan çıkıp üstümü giyinip hemen arabaya atladım. Evinin önüne yaklaştığımda orada beni bekliyordu. Durup aşağı indim ve kocaman gülümsemeyle sarıldım.

''Hiç gelmeyeceksin sandım lan. 20 dakika geciktin, kök çıkarıyordum ayaklarımdan.'' diyerek sarıldı. 

''Tamam kızma doğum günü çocuğu geldim işte azıcık işim çıktı.'' dedim gülerek.

''Daha dikilecek miyiz? Doğum günüm benim gezdirsene.'' diyerek kaşlarını çattı yalandan.

''Tamam lan amma mızmızlandın yürü götürüyorum.''

Arabaya geçip gözüne uyku bandı takınca daha çok heyecan yapmıştı. Yol boyu 'Lan gelmedik mi hâlâ? Nereye gidiyoruz bak merak ediyorum?' diye soru yağmuruna tutunca en sonunda ağzına torpido gözünden koli bandını çıkarıp yapıştırmak zorunda kalmıştım. Kaan'a yaklaşınca mesaj attım her şeyi tamamlaması için. Kaan'ın evine gelip indirdim Emir'i de, sonra kolundan tutarak içeri soktum. Sonrası zaten klasikti. Önce ağzını sonra da gözünü açtık ve aynı anda herkes 'SÜRPRİZZ' diye bağırınca ve konfeti patlatınca çok mutlu olmuştu. Hep bir ağızdan doğum günü şarkısı söyleyip, pastaları kesip sohbet etmeye başladık. Emir'in böyle mutlu olduğunu görmek en çok beni mutlu etmişti yani biraz sonra onları beraber göreceğimi bilmeden önce.

Hürkan ve Ali, Kaan'ın zil çaldı diye kapıyı açmaya gitmesiyle içeri girmişlerdi. Neden geldiler ki bunlar? Hayır hayır, Ali niye geldi ki? Beraber gelmeleri sevgili olma ihtimallerini arttırıyordu değil mi? diye düşünürken Kaan ikisine de herkesi tanıtıyordu. Herkesten sonra Hürkanla göz göze gelmiştim bana hafif tebessümle ileriden selam verip Ali'nin yanına oturmuştu. Selamına karşılık vermiştim ama istemsizce gözlerimi onlardan alamıyordum, özellikle Hürkan'dan.

Düz siyah tshirtün üstüne kahverengi hırka geçirmiş, altına da siyah bir pantolon giymişti. Saçları her zamanki gibiydi. Her zamanki gibi ama ona çok yakışıyordu. Önden birkaç parça saç kıvrılarak alnına düşmüştü.

Bu düşüncelerden beni koparan şey Emir'in beni dürtüklemesiydi.

"Daldın gittin." demişti gülümseyerek. Gülümsemesine karşılık verdim hemen

"Evet bir şey düşünüyordum." diyerek Hürkan'dan gözlerimi ayırmıştım. Tabi Hürkan'a şuan ben değil, başka biri bakıyordu ve o kişi de kişi Emir'di. Hoşnut olmayan bakışlarına anlam veremeyip diğerlerinin sohbetine daldım.

Zaman geçtikçe oyun oynamaya karar vermiştik. Kaan da ortaya içki cezalı 'Doğruluk mu cesaretlik mi?' oyununu sununca çok düşünmek istemeyip kabul etmiştik. Herkesin önüne shot bardakları konulup doldurulmuştu. Zaman geçtikçe oyun daha eğlenceli oluyordu. Oyunun başından beri aklımda tek kişi ve tek soru vardı. Bana çıkmasını bekliyordum ki tam da o an şişe ikimizle eşleşmişti. Kafamı kaldırıp Hürkan'a baktığımda göz göze gelmiştim. Evet biraz gerilmiştim şuan.

"Doğruluk mu cesaretlik mi?" diye sormama karşılık

"Doğruluk." demişti. İşte o sorunun sırası geldi.

"Ali'yle sevgili misiniz?"

Kaşları çatılmıştı hafiften, galiba son birkaç gün içerisinde yanıtlamak istemediği bu soruyu ikinci kere sorduğum için rahatsız olmuştu. Evet...yanıtlamak istemiyordu ve içkiyi içebilme ihtimali vardı. Ali'ye döndüğümde Hürkan'a vereceği cevabı merak edercesine bakıyordu sanki. Hürkan ise önündeki bardağı alıp shotlamıştı bana bakarak. Tabi benim sorumun ardından ikisine 'Gay misiniz yoksa?' imaları yapan, hatta rahatsız eden kişiler çıkmaya başlayınca oyunu bitirmişti Kaan.

Kendimi kötü hissetmeye başladım çünkü benim yüzümden çıkmıştı bu kişiler ve Hürkan ilk geldiği kadar yüzü gülmüyor ara sıra mutfağa kaçıyordu. Ali oyun sırası ve sonra çok içtiği için kafası gitmeye başlamış, ondan dolayı Hürkan'ı fark etmemişti bile. 15 dakikadır mutfaktan çıkmayınca Hürkan'ı iyice merak etmeye başlamıştım. Kalkıp mutfağa geçtiğimde balkonda korkuluğa yaslanmış elindeki içkiyle gökyüzünü seyrediyordu. Yanına ulaşınca bana dönmüştü.

"Selam." demiştim tebessüm ederken hafiften.

"Selam."

"İyi misin? İçeridekiler biraz rahatsız edici olmaya başladı galiba..."

"Evet öyle oldular..." dedi ama bana 'Söylemen gereken bir şey yok mu?' der gibi bakınca

"Benim yüzümden bunlar oldu ve böyle tepki vereceklerini tahmin etsem sormazdım... Özür dilerim Hürkan..."

"Önemli değil Emre. Zaten içtikçe iyice kırıcı olmaya başladılar, gitsem iyi olacak." dedi ama doğrulunca kolunu tutmamla durdu ve bana baktı.

Ay ışığının yüzüne çarpması ile sarhoş olmasının verdiği güzellik vardı şuan. Yavaş yavaş gözleri kızarmış, yanakları al al olmuştu. Dağılmış saçlarına elimi atıp düzeltmeye başlayınca içim istemsizce kıpır kıpır olmaya başladı. Saçları yumuşacıktı ve bu his hoşuma gitmişti. Kahverengi gözleri sarhoş ve anlamsızca bakıyordu. İstemsizce tebessüm etmiştim. Niye bu kadar güzeldi şuan?

O an ikimizin de bilmediği bir şey vardı, bahçede beni arayan Emir'in bizi görüp kamerayı açıp videoya çekmeye başlaması, bir diğeri de Ali'nin kapıdan bizi burnundan soluyarak izlemesi...

---------------------------------------------------------

BÖLÜM SONU

BÖLÜM SONU

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝘊𝘢𝘯'𝘵 𝘵𝘢𝘬𝘦 𝘮𝘺 𝘦𝘺𝘦𝘴 𝘰𝘧𝘧 𝘺𝘰𝘶 || 𝘔𝘦𝘯𝘨𝘰𝘭𝘢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin