Hürkan'ın ağzından
Sevmek, sevilmek ve bunu bilmek... Bu gerçekten çok güzel bir his. Tarif edemeyeceğim kadar güzel bir his.
İnsan, sevdiği kişiyi her daim yanında ister. Onsuz bir anı bile olmasın, onunla gezmek, onunla yemek yapmak, onunla uyumak ister.
Bunları isterken olma ihtimalini sadece %2 kadar düşünmüştüm. Evet, bu kadar düşük ihtimalli bir şey nasıl olabilir? Ama oldu.
Yılın ilk günündeydik, 1 Ocak 2022. Hava aydınlanmıştı ki saate baktığımda sabah 10'a geliyordu. Arkamda kalan pencereden içeri giren ışığın onun kusursuz, güzel yüzünü aydınlatmasını izliyordum son 15 dakikadır. Parmaklarımı narince sırasıyla kaşında, gözünün kenarında, elmacık kemiğinde ve en son dudağında gezdirdim. Minik bir çizgi gibilerdi. Bu kadar minik bir dudak nasıl o kadar sert ve tutkulu öpebiliyordu? Uyandıramayacağım kadar güzel uyuyordu. Kıyamayıp yataktan kalktım.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa indim. Tek isteğim Emre'nin babasının işte olması, çünkü güzel sabahın içine sıçsın istemiyorum. Buzdolabından bulduğum malzemelerle ordan burdan yabancı mutfakta tava arayarak en sonunda işe koyuldum. Olabildiğince sessiz hareket ediyorum ki rahatsız olup uyanmasın.
Dün geceye dönecek olursak, yeni yılın ilk saniyelerine öpüşerek girdikten sonra ufak bir itiraf gibi konuşma geçti ama resmi hiçbir şey olmadı. İçeriye geçip tüm gece, tadında bırakarak içip eğlendikten sonra evlere dağılınca Emre beni bırakmayıp evine getirmişti. Üstüme rahat bir şeyler verip değiştikten sonra yanına yatırıp kendine çekip sarılarak uyumuştuk. Soğuk kış ayında onun sıcacık kollarında, onun kokusuyla huzurla deliksiz uyumuşum. Sabah gözlerimi ilk açtığımda onun uykudaki yüzünü görmek dünyanın en güzel sabahına uyandırmış olabilir beni.
Krepler ve masa hazır olunca yukarı çıkıp odasına girdim. Yatağının yanına oturup saçlarını okşamaya başladım.
''Emre... Kahvaltı hazır hadi uyan.'' diye mırıldandım ama uyanmıyordu.
''İllaki öperek mi uyandırayım uyuyan güzel gibi-'' dememle bir anda tutup çekerek yanına yatırdı. Uykulu gözlerle gülümseyeyerek,
''Günaydın Hürkan bey.'' dedi.
''Size de günaydın Emre bey. Kahvaltınız hazır aşağıda sizi bekliyor.''
''Ama ben şu an birazcık tatlıdan başlasam?'' diyerek öpücükler kondurmaya başlayınca gülerek karşılık verdim. Uzun süredir hiç bu kadar mutlu ve değerli hissetmemiştim. Emre'nin hayatıma bu şekilde girip, beni dünyanın en değerli insanı gibi hissettireceği hiç aklıma gelmezdi.
''Uyandırsaydın ya beni de beraber yapardık. Uğraşmasaydın, yormasaydın kendini.''
''O kadar güzel uyuyordun ki prenses gibi, hem sana hazırladığım için hiç yorulmuş hissetmiyorum tam tersi keyif alıyorum.'' dedikten sonra öpücük kondurup kalkıp lavaboya gitti. Komidinin üzerinden telefonumu alınca şarjının bittiğini gördüm.
''Emre şarj aletin nerde?''
''Bilmiyorum oralarda olması gerek.'' deyince etrafa bakınmaya başladım. Yatağın altına, masasının oralara baktıktan sonra komidinin çekmecesini açınca şarj aletiyle beraber kondomlar, kırmızı reçeteler, ve bir sürü antidepresan kutularıyla doluydu. Bu kadar antidepresanlar neydi? O sırada Emre bir anda tuvaletten çıkınca şarjı alıp çekmeceyi hemen kapayıp ayağa kalktım.
''Buldun mu şarjı?''
''Buldum buldum.'' deyip ayağa kalktım şarj aletini sallayarak. Odadan çıkıp kahvaltı yapmak için aşağıya indik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘊𝘢𝘯'𝘵 𝘵𝘢𝘬𝘦 𝘮𝘺 𝘦𝘺𝘦𝘴 𝘰𝘧𝘧 𝘺𝘰𝘶 || 𝘔𝘦𝘯𝘨𝘰𝘭𝘢
Teen Fiction'Sen beyazsın, ben ise griydim tekrar siyah oldum. İstemedim beyaza siyah damlasın, istemedim beyaz kirlensin...' ⚠️Bu hikaye İRONİ amaçlıdır! ⚠️ Saçma sapan düşüncelerinizi lütfen kendinize saklayın ve hoşnut değilseniz hikayeden çıkın. Tw/küfür...