Kayıp Yirmi İki: Kalbe Dayanan İhanet Hançeri

87 45 0
                                    

.

Sia ~ Courage To Change

Lana Del Rey ~ Video Games

Taylor Swift ~ Red

"Sapladığım bıçağı fark etmedi ama çektiğim vicdan azabını en yakından o gördü."

.

Işıklar.

Zihnimdeki karmaşıklığa neden olan ışıklar, dudaklarımı sımsıkı kapamama neden olan, ışıklar.

Karşımdaki kadını daha net görmeme neden olan, ışıklar. Geniş sorgu odasını aydınlatmaya yetmeyen, ışıklar...

"Seni dinliyorum, Özer. Bize neler anlatmak istersin?" Ekin'in oldukça sabırlı sesi, sakin ve temkinliydi. Bakışlarım masanın üzerindeki ellerime düştü. Sakindim, eğer o ışık daha fazla yüzüme vurmasa daha da sakin kalabileceğime emindim.

"Bence," dedim sesimdeki ifadesizlikle, başımı kaldırıp gözlerimi ona diktim. "Bir şeyler anlatması gereken sizsiniz." Söylediklerimi beklemiyordu, duruşunu dikleştirdi. Tek kaşını havaya kaldırdığında devam ettim. Başımı hafifçe sağa yatırdım, "Bana ait olan şey neden sizde?"

Soruma karşılık sakince güldü, "Neden bir kadının canına kıyıldıysa aynı sebepten olmalı?" dediğinde bu sefer bu cevabı beklemeyen bendim fakat bakışlarımı değiştirmedim. Maskelerimin iplerini daha sıkı bağladım. "Sahi," dedi merakla bana bir adım atarken. "Neden o kadının canına kıyıldı?"

O kadın değil, annem demek istesem de sorusunu cevapsız bırakmam gerekiyordu. Bendeki bu ifadesizliğe karşı bakışları masaya döndü, ahşap masanın eskimeye yüz tuttuğu belliydi. Uzun, bakımlı, siyah ojeli parmakları masanın üzerindeki dosyalardan bir tane seçti önüne alıp okurken kalçasını masaya yasladı.

"Bir bakalım..." derken kapağı açtı, parmaklar sayfaları yavaşça karıştırdı, gözleri karşısına çıkan bir şeyle duraksadı, bakışları yavaşça bana döndü, "Senin emanetine bakmaya ne dersin?"

Zarf... diye geçirdim içimden, onlardaydı.

Cinayet günün sabahı o zarf kapıma bırakılmıştı, öylesine çantama atmış okumamıştım sonra okurum diye. Akşamında ise o cinayet işlenmiş bende bıçaklanmıştım. Çantam o evde kalmıştı, polisler bizden hemen sonra geldiğinde artık ne çantam ne de zarf benimleydi. Cinayet dosyasını devralan Kod ekibi ise tüm delilleri eline geçirmişti.

Yakasındaki telsize dokundu, "Ege az bakar mısın?" Bir kaç dakika geçmeden sorgu odasının kapısı açıldı. İçeriye giren kişi uzun boyluydu, kumral saçları dağınık sevimli bir yüzü vardı. Onu şu an ki üniforması haricinde gören biri asla polis olduğunu söyleyemezdi.

"Buyurun komiserim?" derken bakışları bir kaç saniye bana düşüt, gözlerinde şaşkınlık yerine ifadesizlik gördüm ama bakışları sorgulayıcıydı. Ekin başını dosyadan kaldırıp ona döndü, "Bana A11 deki kutuyu getir." Ege sorgulayıcı bakışlarını devam ettirirken başını sallayıp odadan çıktı. Ardından bakışları tekrar bana döndü, "Ege," dedi tanıtır sesle. "Ekibimizin en değerlilerinden." Daha sonra sahte bir tavırla hatırlar gibi oldu, "Bekle, siz zaten bunları biliyorsunuz, değil mi?"

Gözlerimi devirdim, gerçekten sıkmaya başlıyordu.

"Tıpkı sizin ekipten Aras Karaca gibi..." dediği an tüm vücudumdan titreme dalgası geçti. İfadesizliğimi korumaya devam etmem gerekiyordu fakat o bundan faydalanarak üzerime geldi, "Yazık," derken sesine alay karıştırdı. "Daha önce kaçırılmıştı değil mi?" Olduğum yerde duruşumu dikleştirdim. "Küçük kardeşiniz Aras gerçekten çok sevimli fakat gün geldiğinde tam burada..." derken gözlerine tehditkar halini takındı, parmakları oturduğum yeri gösterdi. "Karşımda ağlayacak, kurtulmak için." Kalçasını yasladığı yerden kaldırdı ardında yüzüne sahte gülümsemesini yaydı, "Neyse ki Derin ablası onu kurtarmak için burada, değil mi?"

KAYIP RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin