ayağı kırık midilli

748 111 67
                                    

Arctic Monkeys - Diamonds Are Forever

Burası artık güvende hissettirmiyor. Gelip saklanacağım, kimseye anlatmadıklarımı anlatacağım bir yer olmayı bıraktı. İsmi bile huzur vermiyor. İçeriye girmek istiyor muyum istemiyor muyum onu bile bilmiyorum. Burası onun yeriydi. O hep burada takılırdı. Bize söylemedikleriyle burada tek başına kalırdı. Bütün acıyı o çekerdi, hiçbirinden haberimiz olmadan.

Ruki kapıyı aralayıp bana baktı. "Ne dikiliyorsun, gelsene."

İç çektim. Bu hiç kolay olmayacaktı. Adımlarım onun peşinden giderken aslında tam tersini yapmak istiyordum. İçeride o vardı. Onun kokusu, onun hatıraları. Ağır siyah kapıyı ittirip girdim. Kokusu burnuma doldu. Etrafta öyle bir koku olup olmadığını bilmiyordum ama aldım. Haru'nun yoğun kokusunu aldım.

Gözlerim korkakça etrafta gezindi. Herkes buradaydı, herkes. O bile gelmişti. Yabancı. Gözlerim onunkilere değdi. Çekmek istedim ama yapamadım. Ona sormak istediğim şeyler vardı. Beni merakta bırakmıştı. Haru'yu daha iyi tanıdığını iddia ederek sinirlerimi tepeme çıkarmış, içimdeki kıskançlığı ortaya çıkarmıştı.

"Yeonjun!" Huening koşar adımlarla yanıma geldi, kolunu omzuna atıp sarıldı. "Niye geç geldin böyle? Herkes seni bekliyordu."

Geri çekildi, birbirimize baktık. "Bu doğru değil Huening." dedim sadece ikimizin duyacağı bir şekilde. "Ne doğru değil?"

"Bugün Haru'nun doğum günü. Mutlu olmamamız gerekir." Huening bana 'ciddi misin' der gibi baktı.

"Yeonjun fazla dramatiksin. Her yıl Haru'nun doğum gününde siyahlara bürünüp hiçbir şey yapmadan oturalım o zaman."

"Öyle değil-"

Omzumu pat patladı. "Hadi hadi, boş ver, yanımıza gel, düşünme bunları." Beni arkasında bırakıp gitti. "En azından kutlama yapmamalıyız." diye kendi kendime mırıldandım.

Huening neden böyleydi? Haru onun için neydi? Birbirimizi kardeşimiz gibi görmüyor muyduk? Birbirimiz için ölmez miydik? Ben ölürdüm, ben onlar için her şeyi yapardım.

Toplandıkları masaya doğru yürüdüm. Yavaş adımlarım isyan ederek gidiyordu. Burada olmak istemiyordum. Burada olmamak için her şeyi yapardım. Onlar böylesine eğlenirken suçlu benmişim gibi hissettiriyorlardı. Eğlenmem mi gerekiyordu illa? Mutlu mu olmalıydım? Onlar öyleydi.

Huening'in tavrı hiç hoşuma gitmemişti. Ona Haru'nun kendisi için ne ifade ettiğini sormak istedim.

"Uzaksın." Bakışlarım aniden yanımda beliren bedeni buldu. Yabancı bana bakmadan benimle konuşuyordu. "Arkadaşlarına uzaksın gitarcı çocuk."

"Gitarcı çocuk deme bana."

Takmadı. Kendi bildiğini konuştu. "Neden arkadaşlarından uzaksın?"

Omuz silktim. "Sen neden geldin? Doğum günü bugün. Ona benden daha yakın olan sen değil misin? Nasıl hiçbir şey olmamış gibi eğleniyorsun?"

Bana baktı. Yüzündeki ifadesizliği aslında dediklerimin tersini söyler nitelikteydi. Sadece buradaydı, benim gibi.

"Eğleniyor olsaydım yanında olmazdım." Bir şey demedim. Ama o devam etti. "Ayrıca evet, ona senden daha yakınım."

Yalan söylüyordu. İki haftadır ona bok gibi davrandığım için bunu yapıyordu. Haru'yu tanıdığını iddia ediyordu ama tanımıyordu. Ona geçen gün söylediğim gibiydi, gruba geldiğinde öğrenmişti. Ruki söylemişti işte. Ruki her şeyi söylerdi.

ayaktakımı | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin