gözlerimdeki kördüğüm

626 90 64
                                    

Years of Silence - Thurisaz

Uykulu, bir o kadar da yorgun. Canım sıkkın, suratım asık. Dillendiremediğim şeyler oluyor, gözlerim bile anlatamıyor. Konuşmak istiyorum ama kelimeler beni terk ediyor. Tek başımayım. Bu delilik havuzunda ne yüzüyorum ne de boğuluyorum.

Aklım bir karış havada. İki gündür evden çıkmıyorum. Annem ve babam yoğun çalışıyorlar, odama bile uğramadılar. Bütün hafta sonunu yatağımda tavanımı ve telefonumu izleyerek geçirdim. Tek bir mesaja bakıyordum.

Harikaydın Junnie'm!

Kimseye söylemedim. Kimse bilmiyor. Soobin birkaç kez aradı, konuştuk ve ona çaktırmamaya çalıştım. Ne olup bittiğini hemen anladığı için zor olmuştu. Ses tonumdaki değişikliği bile fark ediyordu. Bir bakışım beni ele veriyordu.

İki gün boyunca düşündüm.

Eğer yaşıyorsalarla başlayan düşüncelerim susmadı, hiçbirine kilit vuramadım. Aynadaki bakışlarım değişti. Eski beni hatırlamaya çalıştım. Birkaç ay öncesini. En azından yazı. Hatırlayamadım. Acı veriyordu bu yüzden beynim hepsini silmişti.

Bugün pazartesi. Telefonum susmadı. Yuta telefonumu açmayınca bana bir şey olduğunu düşünüp korkmuş. Hemen peşinden Soobin aradı. Onunla konuşmak daha kötüydü çünkü her şeyi anlayacaktı.

İyi olduğuma dair mesaj attım. Tekrardan aradı ama yine açmadım. Çok zorluyordu.

Bugün okula gitmedim. İnsanları bu hareketimle daha çok endişelendirdiğimin farkındaydım fakat berbat hissediyordum. Hayal mi gördüm diye düşünüp durmuş, gelen mesaja saatlerce bakmış ve onun yaşayıp yaşamadığını bulmaya çalışmıştım.

Deli değildim. Gelen mesaj her şeyi kanıtlıyordu aslında. Ya birisi bana oyun oynuyordu ya da bu kişi gerçekten O'ydu. Unutmaya çalıştığım kişi, ölmüş olan o, Haru.

Siktiğimin Haru'su. Soobin böyle demişti. Aptal, küçük beyinli...Soobin'in hakaretleri beynimde dolandı ve istemsizce gülümsememe neden oldu. Eğer Soobin benimle Haru yaşarken tanışsaydı beni de elinden alacaktı. Tıpkı diğerlerine yaptığı gibi.

Telefonumu elime aldım. "Çok bile dayandın Yeonjun." diyerek bir mesaj yazdım.

"Kimsin?"

Telefonu kapatıp yanıma koydum ve tavanı izlemeye devam ettim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Alacağım mesajdan korkuyordum. Beklenti içindeydim. Çıksın, ben Haru'yum desin istiyordum.

Mesaj sesi...Telefonu alıp gelen mesaja bakmak beni geriyordu. Aklımdan bir sürü düşünce geçti. Eğer bu o'ysa neden saklandı? Neden şimdi ortaya çıkıyor? Neden ben? Hani benden nefret ediyordu? Soobin bana yalan mı söylemişti?

Hâlâ Soobin'i sorguluyorsun, diye kızdım kendime. Düşüncelerim susmuyordu ki! Siktiğimin düşünceleri!

"Bilmek istiyor musun?"

Siktir! Tabii ki!

"Evet." Yazdım.

Bu sefer telefon elimde, sımsıkı tuttum. Gözlerimi kırpıştırdım ve kalbim ağzımda atarken beklemeye koyuldum.

"Bu akşam 11'de okulda ol."

Harika! Sıçtım.

Akşam? O karanlıkta okulda kimse yokken? Bilinmeyen kişi ve ben?

Birkaç saniye içinde bizimkilere söyleyip söylememeyi düşünürken bir mesaj daha geldi.

"Tek geldiğinden emin ol."

ayaktakımı | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin