Young Rising Sons - In My Room
Bu ilk değildi. Son da olmayacaktı. Last Emo Kids'in varlığından yok oluşuna kadar sürüp gidecek, artık gelenek haline gelmiş bir tür kanlı törendi. Dante işin başında ve onların solisti Uruha en önde bayrak sallıyor. Bütün pislikler onun başının altından çıkıyor. Beomgyu onun yancısı, gitarcı olan o. Mor saçları her seferinde bir sürü övgü alır. Bir dönem birbirimizden habersiz aynı renge boyattığımız saçlarım yüzünden beni bir sapık gibi her yerden taciz edip durmuştu. Beomgyu'dan nefret ediyorum.
Uruha Dante'nin kurucusu. Bizden sadece bir yıl önce kuruldular ama buna rağmen bizi rakip olarak gördüler. Her zaman. Yarışmayı bir kez kazanmamız bile onlara yetti de arttı. Çekemediler bizi. Bir kere yaptığımızı gördüler ya ikincisi de olacak diye korkuyorlar. Elbette olacak! Meydanı onlara bırakmayacağız. Kıçı kırık gitarım bütün şarkıları parmaklarımdan kanlar akarken çalacak. Buna rağmen biz galip geleceğiz!
Eğer sonunda kazanmak varsa bu acıyı çekmeye razıyım. Eğer parmaklarım her seferinde kanayacaksa ama insanlar bizi sevip desteklemeye devam edecekse varım, ben bunu yapmaya devam ederim. Penamı tutar, Maslow'un karşısında onu gürültüden ağlatacak en zor parçaları bile çalarım.
Ama sonunda kazanmak yoksa yaptığım tek şey kendime zarar vermek olur. Bunu çok iyi biliyorum. Tek savaşıyormuşum gibi hissettiriyor ama arkadaşlarımın yanımda olduklarını görüyorum. Hep olacaklar mı bilmiyorum ama eminim. Bir kişinin beni bırakmayacağından eminim.
Soobin'in.
Parmaklarımı gördü. Ondan saklayamadım. Hemen teslim oldum. Bu kadar çabuk pes edişim iyi olmuştu çünkü neden daha önceden söylemedin diye baya bir kızmıştı.
"Yeonjun."
Gözlerimi kırpıştırdım. Hemen yanımda oturuyordu. Arabadaydık, onun arabasında. Ellerimi görmesinden beş dakika sonrası.
"Saklandığın kişi olmak istiyorum." Ona bakamadım. Konuşurken rahat değildi. Hissedebiliyordum. Korkuyordu ama yine de konuşuyordu. Kendisini durduramıyordu. "Benim arkama saklan. Benden saklanma."
Kafamı salladım. Kurumuş yanaklarım, dağılmış saçım başım ve kan olmuş gömleğim...Soobin hiçbirini toparlamaya çalışmadı. Tek ilgilendiği benim nasıl olduğumdu.
"Yeonjun." Ona bakmamı istiyordu. Eliyle çenemden tuttu, parmakları tenimi yaktı. Arabanın içinde sadece ikimizin nefesleri duyuluyor. Kalbim hızlı hızlı atıyor. Gözlerimi kaçırmak istedim ama yapamadım. Ona baktım. Gözlerine.
"Bunu sana kim yaptı?"
Sinirliydi. Belli etmemeye çalışıyordu ama öyleydi işte. Çocuk değildim anlardım.
"Neden yaptılar? Tek bir kişi miydi? Çete mi? Grup mu? Senden nefret mi ediyorlar? Öylesine mi yaptılar? Haraç mı kesiyorlardı? Söyle bana. Anlat. Sessiz kalma. Hepsini, her şeyi, nasıl olup bittiğini bilmek istiyorum."
İlk defa.
Annem ve babam bile beni bu kadar önemsemezken Soobin her şeyi bilmek istiyordu. Merakından değil, benimle ilgilendiği için. Durmadım. Ona söylemeye karar verdim. Geri çevirmek ahmaklık olurdu. Birisinin benim için savaşması, beni koruması, sonunda kendi başıma olmayacağım düşüncesi bütün bedenimi ele geçirdi. Soobin o kişiydi. Soobin doğru kişiydi.
"Soobin." diyebildim. "İlk değil."
Söylemek istediğim tek şey buydu. İlk dövülüp çöp gibi kenara atılışım değil.
Gözlerini kırpıştırdı. "Ne?"
"Alıştım. Sürekli olur bu. 2 yıldır. Ne zaman olacağını bilemem ama bir gün olacağını bilirim. Hep bununla yaşadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ayaktakımı | yeonbin
Fanfiction"Kaç kez hükmettim sana düşlerimde." başlangıç: 17/07/2022 bitiş: 30/01/2024