ayaktakımı

643 103 55
                                    

HIM - Wings of a Butterfly

Soobin gelmedi.

O gece annemler dışarı çıktığında kalbimi tekletecek kapı zili çalmadı. Orada değildi.

Bekledim. Bekledim. Bekledim.

Odamın kapısının arkasında yere çökmüş bir vaziyette onu bekledim. Ondan bir mesaj, bir arama, bir haber...Hiçbiri yoktu. Soobin yoktu. Merak ettim ama arayamadım. Başına bir şey geleceğinden korksam bile Soobin'di bu, kendisini korurdu.

Dakikalar, saatler geçti ama zaman hiç geçmiyor gibiydi. Dolu gözlerimle, kulaklarım kapıda, elimde telefonum onu beklerken ne kadar da acizdim!

Heyecanlanmıştım. Bana "Geleceğim." demişti. Umut vermişti. Ondan ayrıldıktan sonra tüm gün hayal kurmuştum. Kafamda gerçekleşmeyi bekleyen hayallerimle yaşamak zorundayım artık ve o bunu bilmiyordu.

O benim ne halde olduğumu bilmiyordu.

Annemler gecenin bir yarısı geldi. Sessizce odalarına geçtiler. Eğer bu akşam gelmiş olsaydı gece yarılarına kadar vaktimiz olacaktı. Düşünmemeye çalıştıkça daha çok düşündüm, Soobin'den umudumu kesmeye çalıştıkça daha çok umutlandım. Hep kendi kafamda kurup her şeyi kendi kendime yaşadım. Ne bir eşlik eden oldu ne de bir bilen. Tektim. Hissettiklerimi hep tek yaşadım.

Yanımda olur sandım ama olmadı.

Başımı yastığa koyduğumda gözlerimden akan yaşlar durmak bilmiyordu. Bu kadar çabuk bağlanmış olmam benim hatam mıydı bilmiyorum ama bana kesinlikle umut veren kendisiydi. Benden hoşlandığını belli eden ama asla söylemeyecek olan o'ydu. Akşam geleceğini söyleyip de gelmeyen yine O'ydu.

Kendime kızdım. En çok kendime kızıyordum zaten. Bu kadar çabuk bağlanmak ve umut beklemek insanı küçük düşürüyordu. Acizdim. Saçlarıma şarkı yazan çocuğu evime davet edecek kadar da gözü dönmüş.

Ertesi sabah yatağımdan kalkıp Yuta ile buluşup okula giderken sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak kolaydı. Kimse Soobin'in akşam beni ektiğini ve bir mesaj dahi atmadığını bilmiyordu.

"Yanında olamadığım için özür dilerim."

Kafamı omzumun üzerinden Yuta'ya çevirdim. "Ne dedin?"

Yürümeyi bıraktık. Okul koridorunda herkes yanımızdan geçerken Yuta tam karşımda pişman suratıyla duruyordu.

"Yeonjun." İç çekti. Gözleri ellerimi buldu. Bakmasından rahatsız olmadım ama saklamak istedim. Kimse görsün istemiyordum.

Tekrardan gözlerime baktı. "Yanında olamadığım için özür dilerim. Seni yalnız bırakmamalıydım. Ben de hatalıyım. Birbirimize her şeyi anlatacağız, sır saklamayacağız derken Haru gibi olmamızdan korkuyorum. Ya ellerinin aptal Dante üyeleri yüzünden böyle olmadığını düşünseydik?! Ya gitar çalmaktan kanadığını sansaydık!"

Gerildim. Yuta benim yalanımı nereden biliyordu? Yoksa Soobin anlatmış mıydı? Korktum. Soobin gizlice ona anlattıklarımı bizimkilere mi anlatıyordu yoksa?

Omuzlarımdan tuttu. "Okula birlikte gidip gelmek çok doğru bir karardı. Seni asla yalnız bırakmayacağım, asla şüphe etme. Ve de korkma! Asıl şimdi onlar korksun."

"Yuta bilmediğim bir şey mi var?"

Yanımızdan geçen birkaç öğrencinin bize bakarak fısıldaşması dikkatimi çekti. Gözlerim okul koridorunda gezindiğinde sadece onların değil de bütün öğrencilerin aynı şekilde bize bakarak kendi aralarında fısıltdaştıklarını gördüm.

Kanım çekildi. Adeta elim ayağım tutmaz bir hâlde, halsiz hissediyordum. Kötü bir şey olmuştu kesin. Haru'yla ilgili bir sırrım mı ortaya çıkmıştı? Herkes erkeklerden hoşlandığımı mı öğrenmişti? Soobin? Soobin neredeydi?

"Yuta." Korkumu belli etmemeye çalışarak sadece Yuta'nın duyacağı bir şekilde konuştum. "Neler oluyor?"

Etrafına bakındı. "Bilmiyorum Yeonjun." derken endişeliydi.

Yanımızdan geçen bir grup çocuğu durdurdu. Ne olduğunu sordu. Çocuklar panoya bakmamızı söylediklerinde korkuyla birbirimize baktık. Yuta kolumdan tutup beni çekiştirdi. Koridorun sonuna doğru peşinden sürükledi ama ciddi anlamda sürükledi çünkü adım atacak gücü kendimde bulamıyordum.

Bir sürü öğrenci koridordaki büyük panonun önüne toplanmıştı. Karnım kasıldı. Neler olup bittiğini bir an önce öğrenmek istiyordum. Bizimle ilgiliydi. Herkes bize bakarak konuşuyordu.

Yuta aralarından geçti, kolumu bırakmadı, bende peşinden gittim. Öğrencileri aşıp panonun önüne geldiğimizde gördüğüm şeyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

Haru ve Soobin'in öpüştüğü fotoğraf panoda asılıydı.

Önce bana göstermişti. Sonra Yuta'nın görmesini sağlamış şimdi de tüm okula yaymıştı.

Bunu yapacak tek bir kişi vardı o'da Soobin'di. Çünkü fotoğraf ona aitti. Sadece ondaydı.

Bacaklarım tir tir titrerken bulanık gözlerimle zar zor fotoğrafın altındaki yazıyı okudum.

"Ayaktakımı'nın yaşayan ve ölü gay solistleri!"

"Ayaktakımı'nın yaşayan ve ölü gay solistleri!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

merhaba!

ben valjie.

biliyorum cok uzun zaman oldu ama üniversiteye başladım ve benim için biraz zorlu geçti alışamadım sevmedim ve eve geri dönmeyi bekledim. eve geldiğimde gerçekten kendime geldiğimi hissettiğimden tekrardan yazmak için oturdum.

bu bölümü daha uzun yazdım ama tamamlayamadigim için burada kesiyim dedim. normalde bu kadar kısa degildi. kestiğim kısmı hemen tamamlayıp atmayı planlıyorum.

bakalımmm

sizi beklettigim icin ozur dilerim. yazmak istemedigim bir süreçti umarım beni anlayışla karşılarsınız.

okuduğunuz için teşekkür ederiimmm

ayaktakımı | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin