Bölüm:6malum günün üstünden yaklaşık 2 ay geçmişti bu süreçte ne yoongi ne de hope birbirlerine çok fazla yaklaşmamışlardı olaylar tam da hope'un tahmin ettiği gibi olmuştu
arada arkadaşlarıyla buluştuğunda aynı ortamda oluyorlardı onun dışında koridorda karşılaştıklarında bile birbirlerini görmezden gelip öylece geçiyorlardı sanırım artık arkadaş bile değillerdi
bütün olaylardan haberi olan tek kişiyse çok güvendiği jin hyung'du. ona olan her şeyi anlatmıştı
jin hyung geçeceğini söyleyip kocaman sarılmıştı kendisine.
günlerinin kalanıysa sir marcellio'yla geçiyordu arada evine davet ediyor yemek yapıyor bazen de onda kalıyordu ona da her şeyi anlatmıştı
sir marcellio ona ilk aşkın her zaman en acı verici oladuğunu sebebininse daha önce ayrılığı hiç tecrübe etmeyen insanın ayrılığın acısını nasıl içinden söküp atacağını bilememesi olduğunu söylemişti
gerçekten hope'ta böyle hissediyordu hiç
kavuşmamışladı peki ama neden o zaman ayrılık acısı çekiyordu.kalbi neden bu kadar acıyordu. hiç olmamış bir ilişkinin bile ayrılığı bu kadar acıtıyorsa kim bilir olan bir ilişkinin ayrılığı ne kadar acıtıyordur canı.
bu duygudan daha baskın gelen duyguysa özlemdi yoongi'yi özlemişti eski arkadaşlıklarını, yoongi'nin jimin'e aşık olmadan önceki halini özlemişti.beraber anime izledikleri günleri birbirlerine sarılarak uyudukları zamanı
şimdi hepsi çok uzak geliyordu muhtemelen bunların hiçbirini bir daha yapamayacaklardı
hope hiç onunla tanışmamış olmayı diledi
keşke o gün parkta kedileri seven beyaz tenli soğuk çocuğun yanına hiç gitmeseydi belki o zaman canı bu kadar yanmazdısuga içinse son iki aydır durumlar çok karışıktı içten içe o da hope'u özlüyordu beraber yaptıkları her şeyi arkadaşlıklarını beraber güldükleri zamanları
babasıyla ne zaman kavga etse saatlerce hope kendisini dinler anlar ve tavsiyeler verirdi babası piyanist olmasını istemiyordu abisi gibi okuyup adam gibi bir işinin olması gerekiyormuş yapmak istediği işi soytarılar yaparmış
her kavgalarını sebebi buydu hope'sa babasıyla tartıştıkları gün gelir saatlerce teselli ederdi ta ki suga kendisini iyi hissedene kadar
babasını haklı olmadığını yapmak istediği her şeyin peşinden gitmesi gerektiğini söylerdi o yüzden suga hiç bırakmamıştı piyano çalmayı.
bugün basket maçı vardı 1 saat sonra basketbol turnuvasının final maçı oynanacaktı suga heyecanlıydı kaybetmek istemiyordu bütün arkadaşları desteklemek için maçta olacaktı hope'tan ise emin değildi muhtemelen jimin ve o yarınki gösteri için son provalarını yaparlardı
soyunma odasına gidip üstünü değiştirdi ve sahada olan koçun yanına gitti takım kaptanı bandanasını koluna geçirdi ve maç için takımı ısıtmaya başladı
duvarda asılı saate baktığında maçın başlamasına son 5 dakika kalmıştı bütün arkadaşları buradaydı hope ve jimin hariç
muhtemelen hala yarınki gösterileri için çalışıyorlardı birden sahaya üstünde amigo kızı kıyafetleriyle jimin indi ve koşa koşa yanına gelip elindeki suyu kendisine uzattı
ona şaşkınlıkla bakan yoongi'nin yanından geçip kollarını kaldırdı ve taraftara "min yoongi" diye tezahürat yaptırdı
suga gülerek ona bakarken yanına gelip "ah olabildiğince erken çıkmaya çalıştım provadan hyung" dedi nefes nefese
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANCE | SOPE
Fanfictiontw/yeme bozukluğu Neden ben değil? Neden o? bu iki soru kafamda devir yaparak kendini tekrar etti uzun bir süre. Yıllarca elleri ellerime yakışır mı acaba ya da yanında güzel durur muyum diye düşünmüştüm. Durmazmışım. Ben Yoongi'ye hiç yakışmazmışım...