1.0

509 43 38
                                    




Adımlarım evime yaklaşırken birden olduğum yerde durdum. Sebebi kaldırıma çökmüş bir adet Yoongi'ydi. Saat gece yarısına varmak üzereydi. Soğuk havada yaklaşık iki saat boyunca boş boş yürümüştüm. En sonunda dizlerim yorulduğunda eve dönmeye karar vermiştim.

Yoongi başını kaldırıp beni gördüğünde ayağa kalkıp yanıma yaklaştı. Saklamak istesem de çoktan kızarmış gözlerimi görmüştü yanan sokak lambasının altında.Ben ne olduğunu anlamadan bugün yaptığı gibi hiç düşünmeden beni kolları arasına aldı. Soğuk gecede hisettiğim bu sıcak kollara daha fazla karşı gelemedim ve ben de kollarımı boynuna sardım özlemle. Çok uzun zaman olmuştu içimdeki hissler uzun bir süre beni mahvetmişti. Ve ben istemeden teslim olmuştum.

Yoongi'den

Sonunda ince kolları boynuma dolandığında güzel belini daha sıkı kavrayıp özlemle sıcak boynuna dudağımı bastırdım.

Sonunda bana karşılık verdiği için özlemimizi giderene kadar sıkıca sarıldım. Hope kendisini geri çektiğinde hiç istemesem de kollarımı gevşettim.

Kırılgan ve dolu gözleri gözlerime bakarken o gözlerin söylediklerini bir bir okudum. Hala beni sevdiğini haykıran gözlerine aynı şekilde karşılık verdim
O bunu anladı mı orası meçhul tabi.
"Niye geldin? Çocukları bıraktın mı?" diye sordu. Ağlamamak için konuyu değiştirme çabası o kadar tatlıydı ki aramız eskisi gibi olsa ağzını burnunu mıncırırdım o an.

Lanet soğukluk beni durduruyordu. Ama bundan sonra durmayacaktım. Hope ne kadar arkamdan beklediyse ben de beklemeye hazırdım. Ona olan özlemimin içimi yakması için yedi yıl yetmişti. Daha fazla zaman kaynetmeyecektim. Ne olursa olsun Hope'u benim yapacaktım. Daha sonra yanımdan ayrılmasına izin vermeyecektim.

Güzel suratını ellerim arasına alıp kızarık göz altlarını başparmağımla okşadım. O an nefesimin kesilmesine yol açacak bir şey yaptı. Başını sol elime yaslayıp yavaşça elime sürtündü. Bütün hücrelerimin soğuk havada uyandığını hissettim. Kedi yavrusu gibi olan bu hali onu kaburgalarımın arasına saklama isteği uyandırdı.

Gözlerini açıp bana baktı. Sokağın ışığından bile daha parlak gözleri bütün gecemi aydınlatıyordu.
"Jimin'i hala seviyor musun Yoongi" diye sordu. Sorduğu soruyla şaşırıp kalmıştım. Kesinlikle beklediğim bir şey değildi. Birkaç kere ağzım açılıp kapandı. Ben cevap vermedikçe yumuşak ifadesi kaybolup yerini alaycı bir soğukluğa bıraktı. Yanlış anlaşılmıştım. Hala Jimin'i sevdiğimi düşünecekti. Ellerini hızla ellerimin üstüne yerleştirip yüzünden indirdi ve birkaç adım uzklaştı.

Kişisel alanımdan çıkmasıyla huzursuz olmuştum. Tam konuşup kendimi açıklayacakken konuşmaya ve beni parçalayan sözleri dudaklarından hiç acımadan dökmeye başladı.

"Ne bekliyordum ki? Hala Jimin'e aşıksın. Hala ona aynı aşkla bakıyorsun tekrardan ümit etmem aptallıktı. Barda söylediğim gibi benden uzak dur Yoongi. Ben arkadaşlığımızı yedi yıl önce bitirdim zaten. Gerekirse ortak buluşmalara ben gelmem ama sen de benden uzak dur." dedi öfkeyle.

Az önce mırıldanan kedi gitmiş yerine her an saldıracak gibi duran hırçın bir kaplan gelmişti. Arkasını dönüp giderken tutulan dilime lanet ettim. Sözleri kalbimi o kadar kırmıştı ki. Benden iki anlamda da vazgeçtiğini hissetmek canımı yakmıştı. Kollarıma atlamasını zaten beklemiyordum ama kaç yıllık arkadaşlığımızı yedi yıldır bir çöp gibi atması beni hayal kırıklığına uğratan esas şey olmuştu.

Kapının kapanma sesiyle evine girdiğini anlayıp ağır adımlarla arkamı döndüm. Kendimi açıklayamamıştım bile.Yaklaşık yarım saat aklımdaki bunaltıcı düşüncelerle yürüdüm.

DANCE | SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin