(tatlı hope)
(bölüm şarkım🎧🎵)
Bölüm:18
Hope biraz sakinleştiğinde birbirlerinden ayrılıp oturmuşlardı. Hope gözündeki son yaşı da silip koltuğun üstünde uyuyan çocuğa baktı. Suga'ya dönüp "Bu kim?" diye sordu. Suga'nın neden ağladığını sormasını istemiyordu.
"Abimin kızı yeğenim adı Seji"
Hope şefkatle uyuyan meleğin başını okşadı. Ne kadar masum duruyordu. Ayrıca Jinho hyung'a çok benziyordu. Gerçi küçük kız Suga'ya da çok benziyordu. "Çok tatlı melek gibi uyuyor." dedi. Daha sonra dikkati onda olan Yoongi'ye dönüp "Bir şey sormasan sadece biraz burada kalsam söz rahatsız etmem." dedi. Hem belki çocuk uyanırsa onunla ilgilenirdi böylece kafası dağılırdı. Yoongi başını sallayıp "o zaman yemek ister misin?" diye sordu. hope "yok teşekkür ederim." diyerek teklifini reddetti. bir şeyler yiyebilecek durumda değildi. midesi alt üst olmuştu yine. lanet hastalık bedenini zehirli bir sarmaşık gibi sarmıştı yine. tartıda gördüğü sayılar lanet zihnini bulandırırken belki de nefesi kesilene kadar kusmuştu. şimdi bir şey yese yine kusardı. Yoongi'nin yanına yaklaşıp "yemek istemiyorum ama benimle içer misin? bugün yalnızım." dedi. Yoongi şaşırsa da bir şey demeden dolaptan biraları çıkarmıştı. masaya dizdiği biralarla çömelerek oturdu ve birini açıp içmeye başladılar.•••
bir süre sonra hiç konuşmadan içtikleri biralar zihinlerini bulandırmaya başlamıştı. yoongi'nin üzerine bir hüznün ağırlığı çökerken "hoba neden beni affetmiyorsun? biliyorum çok uzun zaman geçti belki beni artık eskisi gibi sevmiyorsundur ama tekrar sevsen olmaz mı?" dedi yalvararak. gözlerine yaşlar dolmuştu bile. hope da en az onun kadar kötü bir gün geçirdiği için gözleri sızladı. elindeki bira şişesine bakarken parmağıyla keskin yerini okşadı. yoongi'ye bakıp "seni neden affetmiyorum Suga biliyor musun?" diye sordu. yoongi merakla başını iki yana salladı. kendisini yaralayan sözlerine devam etti Hope.
"çünkü sana verdiğim sevgi sınırsızdı yoongi ben o zamanlar blumia denen hastalıkla savaşıyordum ve bunu kimse bilmiyordu. annem ve babam bile. ama ben kendime iyi gelmezken sana iyi gelmek istemiştim. yönünü hiç bana çevirmeyen sana dünyaları vermek istedim. kollarımda ağladığın geceler acılarını kendi yüreğime yük yapmak istedim. kimse bilmiyordu her aynaya baktığımda vicdanımla başbaşa kalıp kendimi suçluyordum. baktığım ayna dorian gray'in portresi gibi acımasızca bana gülüyordu. kim sevsin seni, yetersizsin, eksiksin. bu cümlelerin hepsini sen hisettirdin bana bugün neden ağladım biliyor musun? yıllar sonra ilk defa yine yıllar önceki kadar eksik ve yetersiz hissettim. içimde ne var ne yoksa boşalttım. boğazım acımaya başlayana kadar kustum. ama içimdeki zehirli sarmaşık bir türlü çıkmadı dışarıya. defalarca lanet ettim kendime. seni ben affedebilirim yoongi çünkü suçsuzsun benim için ama seni on yedi yaşım nasıl affeder bilmiyorum çünkü o beni bile affetmedi daha. ona yaptığım her şey çok acı vericiydi. ben onu öldürmek istedim onun sarılıp sarmalanmaya ihtiyacı varken ben de nefret ettim ondan herkes gibi. italya'ya gittiğimiz ilk zamanlar o kadar kötüydü ki marcellio'nun keskin eşyaları sakladığını gördüm. sırf o evde yokken kendime zarar vermeyeyim diye. işte seni bu yüzden affedemem yoongi." artık ağlıyordu. Yoongi ise hiç konuşmadan anlattıklarını hayretle dinledi. neler yaşamıştı içinde öyle. yaralarının bu kadar derin olduğunu tahmin bile edemezdi. kendisi o kadar bencildi ki ona hiç bakmamıştı. hep onun omzunda ağlamış dertlerini anlatmıştı. çocuk yaşadığı ve hissettiği o kadar şeye rağmen defalarca jimin'e olan aşkını dinlemişti. bencildi yoongi yaralarına bakmayacak kadar bencildi. sonra öpmek istedi birden onun her bir yarasını öpüp iyileştirmek istedi. o kendisini sevene kadar sevmek istedi onu çünkü biliyordu ki yaralı bir ruhu sadece sevgi iyileştirebilirdi. insan sadece ait olduğu yerde huzurlu olabilirdi. yoongi onu evinden bile uzaklaştırmıştı. nasıl saracaktı bu yaraları. nasıl tekrar sevmesini sağlayacaktı kendisini? hope'un yanına yanaşıp damlayan yaşları sildi parmaklarıyla. saçlarını okşayıp "keşke özür dilemekten daha çok şey yapabilsem ama özür dilerim elimden sadece bu geliyor." dedi. çocuğu göğsüne yaslayıp gözyaşlarını kabul etti
bir süre sonra göğsünün üstündeki çocuğun solukları düzensizleşirken onu kucağına aldı ve büyük siyah koltukta seji'nin yanına yatırdı kendisi de onların yanına yatmadan önce ışığı kapattı ve yanlarına uzandı. o gece dünya güneşe kavuşana kadar yoongi seji ve hope'u izleyip ara ara sessizce ağladı. güneşin sıcak ışıkları dünyayı aydınlatırken yoongi de uykuya daldı sıkıca hope ve seji'ye sarılarak.üzücü artı yumuş üzüyumuş
seji nasıl bir çocuk sizce hope'la iyi anlaşacak mı?
hope yoongi'yi affetmeli mi?
bakalım neler olacak?
neyse gittim ben bayy🤸🏼♀️🤸🏼♀️🤸🏼♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANCE | SOPE
Fanfictiontw/yeme bozukluğu Neden ben değil? Neden o? bu iki soru kafamda devir yaparak kendini tekrar etti uzun bir süre. Yıllarca elleri ellerime yakışır mı acaba ya da yanında güzel durur muyum diye düşünmüştüm. Durmazmışım. Ben Yoongi'ye hiç yakışmazmışım...