1.7

422 41 7
                                    

(bölüm şarkım🎧🎵)

Hayatta yapmak zorunda olduğumuz ama yaptıktan sonra pişman olduğumuz şeyler vardır. Yoongi için bu Hope'un gitmesine izin vermek olmuştu.

Burada sırf Yoongi için kalması büyük aptallık olurdu. Sebebi Yoongi'nin sevmemesi değil de onu sevdiğini kendisinin de bilmemesiyle ilgiliydi.

Hope'a gerçekten aşık olduğunu anlamak Yoongi için bir an değildi. 'Ah ben Hope'a aşık olmuşum' değildi yani.

Bir süreçti.Bu süreçte bir sürü soru dönmüştü kafasında:
Acaba Hope'u seviyor muyum? Seviyorsam da bu sevginin sebebi arkadaşlık mı?

Değildi

Arkadaşlık olmadığını anlaması en önemli soruyu yanıtlamış olmuştu. Yoongi hayatına eşlik edebilecek birini düşündüğünde bunun Hope olacağını hayal etti.

Beraber bir eve çıktıklarını, iki köpek sahiplendiklerini,evin birer köşesini kendi tutkularıyla süslediklerini hatta yılbaşında koca bir ağaç süsleyip tarçınlı kurabiye kokusunda yeni yıla girdiklerini hayal etti.

Jimin'e aşık olduğunu sanması bir an olmuştu.

İtiraf etmek istemese bile Jimin'e sevgisini bile sebebi Hope'tu. Çok küçük yaşlardayken Jimin'le arkadaş olduğunda Hope'un ona kendisi kadar yakın davranması küçük kalbini kırmıştı.

Zamanla Hope'a aşık olmak istemediği için ya da bu düşünceden kaçmak için Jimin'i yerine koymuştu. Jimin'in Hope'a benzediğini düşünmüş ve onun yerine koymuştu.

Şimdilerde sorsanız Yoongi için aşık olduğu çocuk eşsizdi.
Kalp şeklindeki dudakları,kavruk teni,uzun zarif elleri, ince beli hatta vücudun kusuru olarak gördüğü yara bile eşsizdi.

Ama bunlar güzeldi de Yoongi'nin Hope'a aşkının sebebi bunlar değildi.

Zarif ruhuydu aşkının sebebi
Ruhları bazı geceler onlardan habersiz bağlanmış gibiydi. Ne zaman babası ona kendisini yetersiz hissettirse kollarına koştuğu ya da o ne zaman kendisini yetersiz hissettse kollarında teselli ettiği zarif ruhtu aşkının sebebi. Kimsenin ona yıllarca veremediği bir aidiyet duygusunu veriyordu Hope.

Biraz çabalaması gerekti tekrar onu kazanabilmesi için çünkü bağlanan ruhlarının bağları yıpranmıştı ve ikisi de bunu yedi yıl boyunca her gün derin bir şekilde hisssetmişti.

Ama bu güçlü bağ hiç kopmamıştı. Kilometrelerce uzakta olan bir insanın varlığı size güç verir miydi? Yoongi ve Hope'a birbirlerinin varlıkları vermişti. Hope ne zaman zor bir yarışa çıksa hayal ettiği tek şey Yoongi'nin kendisini saran kolları olmuştu ya da Yoongi ne zaman babasıyla kavga etse Hope'un kollarında ağladığı zamanları hayal etmişti. Hiç habersiz iki ruh birbirini bulup onlardan gizli eşleşmişlerdi bile. Bunları bu kadar düşünmesinin sebebi yine babasıyla tartışmış olmalarıydı saat gece yarısına yaklaşıyordu ve Yoongi kötü bir ruh halinde olduğundan herkesi erkenden göndermişti.

Şu an ihtiyacı olan tek şey Hope'tu.

Kolları arasında olmak ya da kolları arasına almak hiç fark etmezdi. Koltukta uyuyan küçük kıza baktı hüzünle daha sonra.

O da şansız bir çocuktu. Babasının yıllarca kendisiyle kıyaslasa bile çok sevdiği abisinin şansız çocuğu.

Abisi iki yıl önce karısıyla beraber seji'yi almak için geldikleri yolda büyük bir kaza yapmışlardı. Kazadan sonra fazla dayanamayan ikili son yolculuklarında bile birbirlerine yoldaş olmuştu. Seji'yi bu koca dünyada yalnız bırakmıştı. Yoongi her ne kadar açığı kapatmaya çalışsa bile yalnız kalmıştı küçük kız. Bu yüzden biraz soğuktu davranışları yabancılara karşı.

Seji'ye kazadan sonra anne ve babası bakıyordu. Ama Yoongi fırsat buldukça onunla ilgilenip baba rolünü üstleniyordu bi nevi. Hatta bazen küçük kız kendisine baba diyordu. Bu da kalbini derin bir kedere sokmasına rağmen bu sözü tüm kalbiyle kabul ediyordu.

Yavaş adımlarla kızın hafif terlemiş başını okşamış ve oraya derin bir öpücük kondurmuştu.

Daha sonra yerine geçip tekrar bir şeyler yazmak için kalemi aldı. Stüdyonun çalan kapısıyla kimseyi beklemeyen Yoongi şaşırdı. Bu saatte kim acaba diye düşünüp kapıyı açtığında karşısında bir adet gözleri ağlamaktan kızarmış Hope buldu.

Şaşkınlıkla ona bakıp "Ne oldu Hope iyi misin?" diye sordu. Bir şey olduğunu anlamıştı. Hope başını iki yana sallayıp burnunu çekti. "Bir şeyim yok sadece girebilir miyim?" dedi. Yoongi bir şey demeden onu içeri aldığında Hope daha fazla dayanamayıp kollarını sevdiği adamın boynuna doladı ve hıçkırarak omzunda ağlamaya başladı.

Yoongi beklemediği bu hareket ve ağlaması karşısında hayrete düşüp o da kollarını ince bele doladı. Ne olduğunu anlamak için "Neyin var bebeğim?" diye sordu.

Hope hayatının en berbat günlerinden birini geçiriyordu ve tek ihtiyacı olan şey bu sarılmaydı. Omzuna gömdüğü başını kaldırarak bu seferde sola yatık bir şekilde yatırıp derin bir iç çekti. Yoongi sabırla cevap vermesini bekledi.
"Sadece sarılsan ve soru sormasan söz sonra anlatacağım."
Yoongi sadece "Tamam" dedi. Kabul etmemesi büyük aptallık olurdu Tanrı sesini duymuş da Hope'u göndermişti. Çünkü şuan sadece birbirlerine ihtiyaçları vardı. Huzur buldukları yerde iyi olana kadar sarıldılar.

DANCE | SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin