1.2

467 48 57
                                    

Bölümü NurAy381'e armağan ediyorum bana küsüp darılmasın diye yeni bölüm isteyen tek okuyucum sanırım o zaman 🥳♨️
Keyifli okumalar

Dillerimiz birbirine dolanıp birbirinin tamamlarken olanları sisli bir bulutun arkasından izleyen benliğim çığlık atıyordu. 'yapma pişman olacaksın'

Kulaklarımı gerçeklere ve ait olduğumuz dünyaya kapattım. Odaklandığım tek şey ısıttığım dudaklardı. Öpüşmemiz yavaş ve birbirimiz olmadan geçen yılları telafi edercesineydi.

Kollarım boynuna gevşekçe dolandığında yüzümü kavrayan eli boynuma indi. Soluklarımız tükense de umursamadan öpüşmeye devam ettik.

Soluklarımı aldığım tek yer sıcak ağzıydı. Tam şu an yıllarca hayalini kurduğum şeyi yapıyorduk.

Peki neden eksik hissediyordum. Sanırım cevabı biliyorum hiçbir hayalimin verdiği heyecan on yedi yaşında onunla ilgili kurduğum ilk hayaller kadar güzel olmayacak

Birden dudaklarımızı hafifçe ayırıp üst üste kelebek öpücükleriyle öpmeye başladı. Sanki öpmeye doyamıyormuş gibiydi dudaklarıma değen aralıklı öpücükler.

Oyun oynar gibi geri çekilerek verdiği öpücükler çıldırmamı sağlarken sabrederek tekrar beni uzunca öpmesini bekledim. Sonunda bana istediğimi vererek biraz daha tempolu bir şekilde öpücüğünü hızlandırdı. Hızlı temposuna ayak uydururken soğuk elleri gömleğimi hafifçe sıyırarak sıcak tenimi buldu.

Temasına aç bedenimin tüylerini diken diken etti. Tutkulu öpüşmemizi bitiren ve diğer benliğimi sislerin arsından çıkaran şey sessiz otoparkta gürültüyle çalan telefonum oldu.

Birden irkilerek benliğimi kazandım ve  Yoongi'yi ittim. İtmemin etkisiyle birkaç adım uzaklaşan Yoongi ağzından bir küfür savurdu. Hızla telefonumu çıkarıp arayana baktım. Bu arada ona bakmamaya özen gösterdim tuhaf bir an yaşamıştık çünkü.

Marcellio.
Tamamen unutmuştumo çoktan  inmiş olmalıydı. Zaten geç kalmıştım.

Hızla cevaplandırdım. "Alo."dedim nefes nefese.
"Alo. Hope nerdesin?"
"Özür dilerim Marc geliyorum 15 20 dakikaya biraz bekle lütfen hemen geliyorum." dedim. Ben bunları derken
Yoongi de nefes nefese dikkatle beni dinliyordu.
"Sorun değil Hope bekliyorum geldiğinde haber ver. Seni seviyorum."
"Tamam Marc." bunu dedikten sonra Yoongi'nin gözlerine bakarak son cümlemi söyledim. "Ben de seni seviyorum Marc." dedim.

Gözlerindeki hayal kırıklığını izledim. Bu ifadeyi defalarca aynada görmüştüm şimdi onun yüzünde görmek ilginçti.

Telefon kapandığında çantama atıp arkamı döndüm. Arabanın kapısını açıp içeri girecekken kırgın sesini duydum. "Hey! Ne olacak şimdi?"diye sordu. Ona dönmeden hafifçe güldüm. "Hiç hiçbir şey olmayacak Yoongi. Unutmayı iyi biliyorsun ya. Bunu da unut." dedikten sonra arkamda kırgın olduğunu hissettiğim bir Yoongi bırakarak çıktım otoparktan.

***
Marc da arabaya yerleştiğinde arabayı çalıştırdım. Bana bakıp "Beni nereye götüreceksin?"diye sordu. Aç olduğunu bildiğim için gülümseyerek "Çok seveceğin bir yere götüreceğim" dedim.

Başını sallayıp her zaman yaptığı elini şıklatma hareketini yapıp "Sana güveniyorum bebeğim." dedi. Arabayı uzun zamandır gitmediğim ve özlediğim çin restorantına sürdüm. Yol boyunca sohbet ettik neler yapacağımızı konuştuk. Araba restoranta yaklaştığında sağa yanaşıp park ettim. Marc'a dönüp "geleneksel çin yemeklerini özlemişsindir." dedim.
"Ahh la mia vita harikasın"

Gülerek başımı iki yana sallayıp arabadan indim.

***

Yemeklerimizi yerken bir yandan da konuşuyorduk. Ben konuyu nasıl açacağımı düşünürken elimi enseme atıp kaşıdım. Yedi yıldır hep yanımda olan adamın gözünden kaçmamıştı tabi bu hallerim.
"Neyin var geldiğimizden beri gerginsin."
"Baktığım dans stüdyosu ile ilgili"
"Ne oldu bir sıkıntısı mı var?"
"Hayır hiçbir sıkıntısı yok hatta yeri de mükemmel."
"O zaman sorun ne?"
"Sorun üst katında Yoongi'nin olması"
"Yoongi mi? tanrım tahmin ettiğim şey mi? yoksa şu çıkış yaptırdığı grubun mu şirketinin binasıymış?" diye sordu.

Onun zaten her şeyden haberi vardı. Ona her şeyimi anlatırdım.Çocuklarla çıktığımız gece de olanları telefon görüşmemizde anlatmıştım.

"Aynen öyleymiş. bugün asansörde karşılaştık hatta Jimin de yanındaydı. Sanırım düşündüğümden de yakınlar."
"Peki bu konuda ne hissettin yani onları birlikte gördüğünde."
yine terapistim kişiliğine bürünmüştü o olmasaydı ne yapardım acaba?

"Hiç hiçbir şey hissetmedim." dedim duygularımı gizleyerek. Yalandı nasıl bir şey hissetmeyebilirdim ki? onu deliler gibi kıskanmıştım.

Tabi yedi yıldır her anımda yanımda olan adam inanmamıştı sözlerime. "Bana yalan söyleme bebeğim sen yedi yıl boyunca adını bile anmadın. Onu biraz bile unutmadın. ikimizde biliyoruz. Eğer hala bir şeyler hissediyorsan kabullen. Duygularından kaçmak sadece sana zarar verir" Çok güzel konuşuyordu ama kaçmalıydım. Onu tekrar sevip de acı çekemezdim. Bu yüzden duygularımı saklamaya devam edeceğim. Ne olursa olsun Yoongi onu sevdiğimi bilmeyecek. Deliler gibi sevsem de bu aşk bana saklı kalacak.

"Haklısın ama tekrar aynı şeyleri kaldırıp kaldıramayacağımı bilmiyorum marc. Bu yüzden kaçmak istiyorum. Bugün otoparkta seni almaya gelirken yanıma geldi."

"Hadi ya ne konuştunuz?"

"Konuşmadık öpüştük." dedim. Suratı şaşkınlıkla çarpılırken "Ciddi misin?" diye sordu. Başımı sallayıp onayldım ve dikkatimi tekrar yola çevirdim. Konuşmaya devam etti
"Ne hissettin peki?"
"Şaşırdım. Ve itiraf etmek istemesem de yanımda olmasını sıcaklığını özlediğimi fark ettim."
"Peki sonra ne oldu?"
"Sen aradın. Ben de öpüşmemizi unutmasını söyleyerek onu öylece orada bıraktım çok kırıldı biliyorum gözlerinden belliydi"
"Tüh keşke aramasaydım en kritik yerde aramışım"
"Sorun değil artık bir önemi yok. Bu çok uzun zaman önce olsaydı heyecandan bayılabilirdim. Artık olsa da pek bir önemi kalmadı." dedim konuyu geçiştirir gibi.

gerçekten artık bir önemi yoktu sanırım beni sevmesinin. Çok uzun zaman önce bir şeyler için hevesimi kurutmuştum. İlk öpücüğümü sakladığım ilk sevişmemi sakladığım her şeyi başkalarıyla yaşamıştım. Yoongi de eminim ki başkalarıyla bir şeyler yaşamıştı belki Jimin'le bilmiyorum.

Dediğim gibi artık umursamıyordum. Marc da anlamış gibi daha fazla konuşmamış konuyu kpatmıştı. Arabadaki tek ses radyodaki yavaş ritimli şarkıydı. İç çekerek yola baktım.

Güneş batarken bir günü daha böyle bitirmiştim. Yine kollarında olmak istediğim kişinin sıcaklığından çok çok uzaktaydım. Ama üzgün değildim. Alışmıştım kabullenmiştim ve büyümüştüm.

Kısa olan yaşam üç gündü. Dün geçmişti. Yarın meçhüldü. Elimde olan tek zaman şimdimdi. Ben de onu doyasıya yaşayacaktım

Hem ne olacağını kim bilebilirdi ki?

Ne olacağını kim bilebilir di mi bakalım neler olacak?
Sanırım bu fic'in de yavaş yavaş sonladndıracağım çok yormak istemiyorum. Her şey tadında değil mi?
Umarım gününüz güzel geçer
Öpüldünüz
(Fazla hüzünlü konuştum yeto)
hadi bayy🤸🏼‍♀️🤸🏼‍♀️🤸🏼‍♀️

DANCE | SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin