Bir ay, tam bir aydır Ekoton'da, Stray Kids'in alanında kalıyordu. Onlara ayak uydurmak oldukça zor olsa da Kim Seungmin bunu başarabilmişti. Diğerleri daha önce gelen birçok kişinin bir haftadan fazla dayanamadığını ve buradan ayrıldığını söylemişti. Fakat kim böyle eğlenceli insanlar ve güzel bir ormana sahip yerden uzaklaşmak isterdi ki?
Bu soruya bir cevap bulamadı prens, renkler ve zevkler tartışılmazdı.
Her zamanki gibi alışmaya başladığı ağaçların arasından tempolu bir şekilde koşar adımlarla yürüyordu. Doğanın güzelliği onun gülümsemesine de yansırken bugün farklı bir şeyler denemek istedi. Artık çevreyi daha iyi tanıdığından ve ayırt edebildiğinden dolayı da kendine güveniyordu, Hyunjin'in onu daha önce kırlangıç otu bulmak için götürdüğü yere gidecekti.
Yolu az çok hatırlıyor, aynı zamanda eğer bulamazsa da yeni yerler keşfedebileceğini düşündüğünden kaybolmayı umursamıyordu. Zaten bir sorun çıkar da geri dönemezse Chan onu kolayca bulup getirebileceği onayını vermişti.
Uzun süre yürüyüşün ardından derinlerden duyduğu su sesini takip etmeye başladı prens. Kaybetmemek adına hızlı adımlarla ilerlerken geçen seferki gibi sık ağaçların arasından geçiyor, etrafta bir sürü çalılık görüyordu.
Sesin şiddetini arttırması nedeniyle heyecanlanarak koşmaya başlarken suyu görebilmişti. Birkaç ağacı daha geçerek açıklık alana ulaştığında ilk geldiği gibi hayranlıkla etrafa bakıyordu. Fakat farklı bir şeyler vardı. Evet, dere aynı dereydi fakat geldiği kısmı farklıydı. Seungmin berrak akarsunun kaynağına, bir mağaraya gelmişti.
Merakla suyun aktığı yerin yanındaki geniş aralığa doğru ilerledi prens. İri kayalardan oluşan bu yer biraz büyük bir alandı. Aralık ağzıyla içeri doğru birkaç adım attı genç, bu yapı harikaydı.
Bir yanından su akıyor diğer yanında ise geniş bir açıklık bulunuyordu. Prens gözlerini biraz ileriye çevirdiğinde bir şeyler daha gördü. Fakat ne olduğunu anlamak için yanına gitmesi gerekiyordu. Bu nedenle hiç düşünmeden adımlarını yeniden hızlandırdı. Bu yerin fazla karanlık olmaması da onun için ayrı bir merak konusuydu.
Adımları bir masa ve duvarda kağıtların asılı olduğu alana yaklaştığında kaşları çatılmıştı. Burası çizimler ve boyalara ayrılmış bir yerdi fakat prensin dikkatini başka bir şey çekmişti. Çeşit çeşit kalem veya boya kullanılan bu çizimlerde kendisi vardı. Değişik açılardan, bir şeyler yaparken, uyurken, ormanda ağaçların arasında kestirirken, Lena ile ilgilenirken, diğer üyelerle vakit geçirirken... O dahil tüm üyeler...
Korkmaya başladı Seungmin, onun resimlerini çizen de kimdi? Ve bunu neden yapıyordu? Biraz daha ileriden bir çıtırtı sesi duyarken irkilerek geriledi. Ancak devamında başka bir şey işitmemişti.
Kararsız kalsa da çizeri merak ediyor ve kim olduğunu öğrenmek istiyordu. Ayrıca kulağına dolan çıtırtıyı kontrol etme isteği ile doluydu. Bu nedenle yeniden yürümeye başlarken az öncekine nazaran çok daha temkinliydi.
Bakışları taşların arasındaki boşluktan sızan ışığın aydınlattığı yere takılırken ilk farkettiği şey birinin yerde oturuyor oluşuydu. Bunun dışında önünde bir şövale, boyalar, yarım boyanmış bir tuval ve hemen önündeki tabureye yere çökmüş bir şekilde yaslanan biri. Fakat gencin bakışlarının Seungmin'e dönmesiyle prensin korkusu yerini yüzünde bir gülümsemeye bıraktı. Bu çizer Hyunjin'den başkası değildi.
Aynı zamanda gülüşü de çabucak solmuştu çünkü vampir olan iyi durmuyordu. Dudaklarından oldukça sessiz kelimeler dökülürken bitkin halde görünüyordu. Bu nedenle hızlıca yanına adımladı ve dizlerinin üstüne çökerek Hyunjin'i tuttu. Ona destek olmaya çalışırken bir yandan kırmızılaşan gözlerin sahibinin dediği tek bir kısık kelimeyi işitti.
"Kan."
Korku, en net hissettiği duyguydu o an. Sonrasında endişe ve heyecan geliyordu. Büyük ihtimalle kolları arasındaki vampir şimdi bir kriz geçiriyordu, ona iyi gelen tek şey ise kendinde de bulunan kandı.
Titreyen elleri ile önündeki bedeni tabureye yaslayıp başını hemen üzerine koydu sonrasında ise gözlerini sıkıca kapatarak boynunu Hyunjin'in gözleri önüne sunmuştu. Onayı alan vampir hiç tereddüt etmeden uzayan dişlerini yumuşak tene geçirirken ellerini gencin belinde sabitledi.
Büyük bir açlıkla oldukça güzel kokan kırmızı renkli kanı kendi bedenine geçirirken normalde olduğundan daha hızlı ve acı verici yapıyordu. Bunun en büyük sebepleri uzun süredir çektiği susuzluk ve prensin belki de kraliyet ailesinden olduğundan özel olan kanının tadıydı.
Seungmin ise boynundaki dişler, ilk defa böyle bir deneyim yaşadığından hissettiği korku ve vücudundan alınan kanı nedeniyle sıkıca önündeki omuzlara tutunuyordu. Canı fazlasıyla yanarken vampirin işinin çabucak bitmesini diliyor, son gücüyle dayanıyordu.
Hyunjin kendini alıkoyamıyordu prensten, kırmızı sıvısı oldukça lezzetli ve güzel kokuluydu. En başından beri merak ettiği bu tadı şimdi içiyor fakat asla doyamıyordu. Yine de zorla da olsa geri dişlerini geri çekti vampir, genci fazla zorlamamalıydı. Fakat üzerine yığılan genç durmasının biraz geciktiğini belirtircesine kapalı gözleriyle duruyordu.
İç çekti Hyunjin, biraz ileri gitmişti.
Kendine yeni gelen bedeni içinde dolaşan yoğun enerji ile Seungmin'i kucaklayarak ayaklandı. Onu kendisinin sadece uzanmak için kullandığı yatağına yatırıp boynundaki küçük yaraya bir bez bağlandıktan sonra genci yalnız bırakarak Jeongin'i getirmek adına ayaklandı. Büyük ihtimalle yaşadığı bu baygınlık fazla büyük bir şey değildi ve çabucak iyileşmesi için de şifacının küçük bir dokunuşu yardımcı olurdu.
Yine de fazlasıyla minnettardı prense, uzun süreli susuzluk nedeniyle geçirdiği kriz sırasında gelmiş ve onu kurtarmıştı. Belki de o olmasa Hyunjin uzun bir süre acı çeker ve üyelerden biri ortalıkta görünmeyen onu kontrol etmek için geldiğinde durumunu farkederdi. Tabii vampir olan sürekli olarak fazla görünürde olmadığından bunu farketmeleri biraz zaman alırdı ve sonuç olarak fazlasıyla acı çekerdi.
Prense güzel bir teşekkür sunmayı aklının köşesine not ederken ulaştığı kulübeden içeri adımladı. Bakışları masasında bir şeyler ile uğraşan bedene kayarken hızlıca isteğini söyledi.
"Susuzluk krizi geçirdiğim sırada Seungmin geldi. Sanırım biraz fazla yüklendim ona, bayıldı. Daha hızlı iyileşmesi için yardıma gelir misin?"
Jeongin birkaç saniye duyduğu şeyi sindirdikten sonra diğerini onaylayarak ayaklandı. Yolu bildiği için önden giderken vampir olan hemen arkasındaydı.
"Orayı nereden bulmuş, kimseyi götürmezsin sen oraya. Ben bile sadece bir-iki kere gitmiştim sanırım."
"Ben de bunu merak ediyorum, getirmemiştim onu ama bir anda geldi."
Şifacı da yürümeye devam ederken onu onayladı. "İyi olmuş ama gelmesi, yoksa bir süre orada öylece kalırsın. Bundan sonra seni her gün kontrol edelim."
Hyunjin birkaç kelime ile reddetse de başarısız olacağını bildiğinden çok da bir şey demedi. Devamındaysa gizli yerine ulaşarak hala baygın halde olan gencin yanına ulaştılar. Şifacı olan gücünü kullanarak prensin bedenini yokladıktan sonra elinden gelen bir şeyin olmadığını söyledi. Çünkü yeteneği sadece canlıların yaralarını iyileştirebiliyor, onları ayıltamıyordu. Yalnızca boynundaki normalden daha büyük olan diş izini düzeltmek ile yetindi.
O gittikten sonra ise Hyunjin uyuyan güzel ile baş başa kalmıştı. Zarif yüz hatları yeniden gözleri önündeyken bunu kağıda aktarmamak onun için bir hakaret sayılırdı. Bu nedenle hemen kalem, kağıt ve silgisini alarak gencin dibine oturdu. İlham perisi hemen yanı başındayken bu fırsatı kaçıramazdı.
________
Hyunjin simdiden enayi olmus amk
![](https://img.wattpad.com/cover/307112987-288-k745771.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ecotone // Hyunmin ✓
FanfictionEkoton, farklı türlerden bireylerin barış içinde yaşadığı az nüfuslu ve güvenli bölgeye denir. Kim Seungmin de saraydan kaçarken sığınak olarak sadece eğitim sırasında adını duyduğu bu yeri seçmişti.