•6

620 95 21
                                    

Seungmin asık suratıyla onunla konuşmaya çalışan bedenden kaçmaya devam etti. Kaşıntısını geçirecek diye sürdüğü ve Jisung'un sorun olmayacağını garanti ettiği merhem yüzünün rengini değiştirmişti. On beş dakika sonra kendiliğinden geçse de prens hala surat asıyordu. Bir şeyler söylerken peşinden gelen cadıdan kaçmak için koşmaya başladığı sırada dikkatini çeken bir şey duydu.

"Çiçeğin düştü."

Prens anlayamayarak arkasına döndüğünde yerdeki küçük bir çiçeği parmakları arasına alan Jisung ile karşılaşmıştı. Ayağa kalkıp pembe yapraklara sahip bitkiyi Seungmin'e uzatarak gülümserken prens çiçeğin nereden geldiğini sorguluyordu. Bir süre anlamlandıramaz bakışlarla avucuna bırakılan şeyi inceledi. Ardından sorma ihtiyacı hisssetti.

"Neremden düştü?"

Şaşırtıcı bir şekilde suskun olan cadı prense işaret parmağıyla da göstererek yanıtladı. "Kulağının arkasındaydı."

Seungmin bir süre daha hatırlamaya çalıştığında Hyunjin'in yanına gelişini anımsadı. Kulağının arkasında bir dokunuş hissetmiş ama o an irkilmekle meşgul olduğundan fazla dikkat edememişti.

"Ah, anladım. Affettim bu arada seni, daha fazla özür dilemene gerek yok."

Ona gülümseyen Jisung'a veda ederken nereye olduğunu bilmediği adımlarını atmaya başladı. Bir yandan da parmakları arasındaki çiçeği incelerken Hyunjin'in nerede olduğunu düşünüyordu, bu hoş kokulu bitki için teşekkür etmek istemişti. Fakat tüm Stray Kids üyeleri arasında nerede olduğuna dair hiçbir fikri olmayan tek kişi Hyunjin'di.

Derin bir iç çekip öylesine etrafta dolaşmaya başladı, şimdilik yapabileceği bir şey yoktu ve ona bir görev de verilmemişti. Bu nedenle cebine yerleştirdiği pembe çiçek ile çevrede yürüyüşe çıktı. Daha biraz ilerlemişti ağaçların arasında oturan minik bir tavşan farketti. Onu ürkütmemek adına yavaşça hareket ederken minik adımlarla yanına geldi. Usulca yere oturup ondan kaçmayan üzerinde sadece küçük bir kahverengi leke bulunan beyaz tavşana gülümsedi.

Tatlı canlıyı korkutmadan yavaş yavaş kürküne okşamaya başladığında sesini çıkarmadığından sevindi. Minik bedenini parmaklarıyla severken oldukça güzel hissediyordu. Hayvanın sakin bir tavşan olduğunu farkettiğinde dikkatlice tutarak kucağına çekti. Bacakları üzerine yayılan canlı nedeniyle gülümsemesinin büyüdüğünü hissederken aynı sırada kısık sesli bir kelime işitmişti.

"Tatlı."

Arkasına dönüp uzun boylu bir beden ile karşılaşırken bakışları Hyunjin ile kesişmişti. Bunu beklemeyen vampir ise afallamışa benziyordu, kelimeyi dışından dediğini farketmemişti.

"Otursana."

Prensten gelen teklifi emin olamayarak onaylarken yanına yerleşti ve yakalanmanın verdiği utançla sessizce diğerinin konuşmasını bekledi.

"Yine kendini belli etmeden geldin. Bunu nasıl başarıyorsun?"

Parmaklarını tavşanın başından çekmeden yanındaki bedene çevirdiğinde vampir olan yanıt verdi.

"Bilmiyorum, alışkanlık sanırım."

Seungmin onu başıyla minik bir şekilde onaylarken aklına gelen şeyle istemsizce sesini biraz yükselterek konuştu.

"Ah, şu çiçeği kulağıma sen mi taktın? Pembe yapraklı."

Cevap olarak sadece bir mimik onayı alırken ikisinin de şimdilik konuşacak konusu bitmişti. Bu nedenle aralarında sessizlik hakim olurken Seungmin sadece kucağındaki canlı ile ilgileniyor, diğeri ise onu izliyordu. Bu, vampirin çevresindekilere fazla yaptığı bir davranıştı. Özellikle dikkatini çeken kişileri gizlice izler ve hareketlerini hafızasına kazırdı.

Ecotone // Hyunmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin