•7

633 90 7
                                    

Saraydayken her yıl yapılan geleneksel av etkinlikleri sırasında at üstünde birkaç ok atarak formalite icabı bir şeyler avlarlardı. Fakat bunun dışında ayrıca krallıklarının özel korusunda fazla vakit geçirmemişti Seungmin ve şimdi de ilk defa gerçek bir avın içinde bulunuyordu.

Çalıların arasına çöküp biraz ilerideki ceylandan saklanırken çıkardıkları tek ses Changbin'in gerilen yayıydı. Avcı hayvanın bedenini hedef alıp en iyi anı kollarken aniden yayını aşağı indirerek ceylana göz gezdirdi. Ne olduğunu anlayamayan Seungmin ise sormuştu.

"Neden onu vurmuyorsun? Şimdi tam zamanı değil mi?"

Az da olsa birikimine dayanarak kurduğu soru cümleleri sonrası Changbin ona dönerek yanıt verdi.

"Ayağı yaralı ve zaten kaçamayacak bir halde olan hayvanı vurmak etik değil. En azından mücadele gösterebilecek veya koşup kurtulabilecek durumda olmalı benim fikrimce."

Prens duyduğu şeyleri başıyla onaylarken cani insanların içinde büyüyen birinin nasıl bu kadar şefkatli ve düşünceli olduğunu sorguluyordu. Bir başkası olsa büyük ihtimalle hayvanın yarasını fırsat bilip hemen okunu çekerdi.

"Onu Jeongin'e götürmeliyiz fakat beni tanıyor olabilir. Bu nedenle korkacaktır, ona sen yaklaşabilir misin?"

Emin olamasa da yanındaki bedeni onayladı Seungmin, ne yapacağını tam olarak bilmiyor olsa da bir şeyler deneyebilirdi. Bu nedenle elindeki ok ve yayı avcıya bırakıp yavaşça ayaklandı. İleri doğru birkaç adım atmıştı ki yerde uzanan hayvanın dikkatini hemencecik çekmişti. Bir yabancının yaklaştığını farkeden ceylan kulaklarını kabartıp irkilirken bakışları prensin üzerindeydi. Kaçmak için bedenini hazırlasa da ayağı nedeniyle hareket edememişti.

"Merhaba küçük şey, korkma sana zarar vermeyeceğim."

Seungmin yavaş ve temkinli adımlarla hareket ederken zararsız olduğunu göstermeye çalışıyordu. Bu nedenle hayvanın yanına ulaşır ulaşmaz diz çöktü ve bir süre sessizce bekledi. Ardından onu izlemeye devam eden ceylana çekingence dokundu. Başta ürkse de başka bir tepki vermediğinden kısa tüyleri okşamaya başladı Seungmin, bu esnada da başını çalılara çevirmişti fakat Changbin ortalıkta gözükmüyordu.

Yeniden hayvanın kürkünü okşama işine dönerken yavru ceylan yumuşak dokunuşlara alışmış ve yanındaki bedenin güvenilir olduğu kanaatine varmıştı. Bir süre daha aynı pozisyonu korurlarken çok geçmeden Changbin ve Jeongin ikilisi gelmişti. Avcı olan geride durup diğerine yol verirken şifacı yaralı bedene endişeyle yaklaştı.

Prens beyaz tenli gence yol verirken hepsinin de gözleri hayvanın ayakları üzerindeydi. Jeongin parmaklarını ceylanın sırtında gezdirip sakinleştirmeye çalışırken diğer bir yandan da dikkatlice yarasına dokundu. Gözleri parlayıp gücünü kullanırken Seungmin bu büyüleyici görüntüye yakından şahit olmuştu.

Kısa bir süre sonra yaradan iz dahi kalmayıp hayvan iyileşirken Jeongin de durgundu. Prens onun bu donuk ifadesine bir anlam verememişti çünkü her bir canlıya yardım ettiğinde mutlu olur ve gülümserdi. Hatta bir süre daha ceylana sevinip onunla ilgilenmesi gerekirdi.

Bunun yerine işi biter bitmez ayağa kalkmaya çalışmıştı ancak daha tam olarak bile doğrulamadan aniden yere düşmüştü. Onun bu halini farkeden ikili ise hızlıca yanına koştu. Seungmin böyle bir duruma ilk defa şahit olduğundan paniklerken diğeri deneyimliydi. Bu nedenle hiç düşünmeden baygın gencin sırtından ve dizlerinin altından geçirdiği kolları ile kucakladı. Ayaklanır ayaklanmaz da hızlı adımlarla yürümeye başlarken prens de hemen peşindeydi.

Changbin'in isteği ile çalıların arkasındaki yayları alıp peşinden koşarken endişeliydi. Jeongin Stray Kids'in göz bebeğiydi ve aynı zamanda görevi nedeniyle de önemli bir yapı taşıydı. Onun bu ani baygınlığı prensi oldukça korkutmuştu.

Avcıyı Jeongin'in kulübesine kadar takip edip paravanın arka kısmında bulunan yatağına yatırırken oldukça dikkatli bir şekilde izliyordu. Ne yapacağını bilmediğinden bir kenara geçerken deneyimli olan hızlıca küçük dolabı açarak içinden bir kavanoz çıkardı. Parıltılı bir şeylerle dolu olan cam eşyanın kapağını hızlıca açtıktan sonra masanın üzerine bıraktı. Gence yönelip tişörtünü aceleyle çıkarttığı esnada ise Seungmin ilk defa gördüğü şey nedeniyle biraz şaşkındı.

Şifacının kalbi göğsünde ışıldayarak belirgin bir şekilde yavaşça atıyordu. Prens bu bilgiyi zaten daha önce öğrenmişti fakat tanık olmak çok ayrı bir şeydi. Beyaz teninde kalbinin olduğu göğüs kısmı saydam gibi duruyordu fakat aslında değildi, kalbinin şekli ve oldukça açık rengi gözüküyordu. Belki de içinin güzelliği dışına vurmuş sözü buradan geliyordu.

Seungmin şifacının üst bedenine hayran bir şekilde bakarken diğeri hiç beklemeden masanın üzerine bıraktığı peri tozunu gencin yavaşlayan kalbine serpmişti. Dökülmemesi adına kapağı kapatıp tekrar kenara bıraktıktan sonra yeniden gence döndü.

Belki bu sahneyi daha önce birçok kere yaşamıştı fakat her seferinde şimdiki olduğu gibi oldukça korkuyordu. Çünkü bu ona tanıştıkları ilk günü hatırlatıyordu.

Gücünü fazla kullandığından bitap düşmüştü ve bir yandan da peşindeki avcılardan kaçıyordu şifacı. Changbin de genci saklayıp tehlike geçene kadar onu uzun bir süre kaldığı mağaranın derinliklerinde yalnız bırakmıştı. O dışarıda başka avcıların gelmesini önlerken diğerinin içeride ölümle burun buruna olduğundan habersizdi.

Dakikalar sonra şifacıyı kontrol etmek adına geri döndüğünde ise çıplak üst gövdesi ve elinde sıkıca tuttuğu küçük bir kutuyla baygın halde bulmuştu. Bir avcı olması sebebiyle şifacılar hakkında fazla bilgiye sahip olmasından dolayı da onun enerjisinin bitmek üzere olduğunu farketmişti. Özellikle belirgin kalbinin atışlarının oldukça düşük olması nedeniyle de ölmek üzere olduğunu farketti.

Hızla atılıp gencin elinde bulunan kutudaki tozun hepsini göğsüne döktüğünde ise başka bir hata yapmıştı fakat farkında değildi. Yaklaşık on beş dakika sonra şifacı ayıldığında Changbin sevinmişti ama bu sevinci çok uzun sürmemişti de.

Peri tozunu fazla kullandığından dolayı Jeongin enerji ile dolmuştu ve damarlarında dolaşan gücü bedenini adeta yakıyordu. Bu tarz bir olaya daha önce de şahit olduğundan neler yaşandığını çabucak kavrayabilmişti avcı. Yerde duran bıçağını hızlıca alıp hiç düşünmeden bileğine derin bir kesik atarken kanlar damlayan kolunu önünde kriz geçirmek üzere olan gence doğru tutmuştu.

Jeongin ise bir saniye bile düşünmeden yarayı iyileştirirken diğeri şifacının kalbi gibi belirginleşen beyaz damarları normale dönene kadar kendi bedenini kesmişti. Bu işlem onun için ne kadar acı verici olsa o anki tek isteği genci kurtarmaktı ve başarılı oluşu onu sevindirmişti.

Ölümden dönen genç ise ilk defa bir avcının şifacıya yardım ettiğini gördüğünden şaşkındı. Onu bileğindeki avcı olduğunu gösteren kızgın demir izinden tanımış ve kesiği iyileştirirken yanlışlıkla yok etmişti.

Onlar için bir başlangıç olan bu olay birçok kez daha yaşanmış ve Changbin her seferinde mağaradakini anımsamıştı. Şimdi de onları izlemekte olan Seungmin'i umursamazken usulca gencin yanına uzandı. Tek kolunu gövdesine dolayıp başını da diğerininkine yaslarken kötü hissettiği her halinden belli olan bir tonda konuştu.

"Av işini Chan ile yapar mısın? Benim daha çabuk iyileşebilmesi için Jeongin ile kalmam lazım."

Prens onu onaylayıp odadan çıkarken Changbin söylediği yalan nedeniyle üzgün değildi. Zaten Jeongin kendini ondan uzaklaştırdığından beri kokusuna hasretti ve şimdi baygınken bir süre onun huzuruyla sakinleşmek istemişti.




________

Bu ikiliyi cok seviyorum ya

Bir de peri tozu kismini tamamen kendi hayal gucumle yazdim nasill?

Ecotone // Hyunmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin