Sızlayan minik bir yara gibi onu rahatsız eden zihni nedeniyle bedenini uyku tutmamıştı. Bu sebeple de evden ayrılıp minik bir gezintiye çıkmıştı. Ancak adımlarının onu sürüklediği adama yalnışlıkla gitmediğini biliyordu. Belirsizliğe dayanamadığından belki de, Hyunjin'siz yapamamış da olabilirdi. Sebep kesin değildi ama kendinden saklamaya çalıştığı hedefi geceleri etrafta dolaşan vampirin yanıydı.
Çok geçmeden de kalbinden geçen bedeni bir ağaca yaslanmış, gözleri kapalı gecenin sessizliğini dinlerken buldu. Adeta ince fırça darbeleriyle çizilmiş duran yüzü, ay ışığı sayesinde belirgindi. Kendini yaptığı işe öyle adamıştı ki gerçekten uyuyor gibi görünüyordu ancak Seungmin vampirin sessiz ormanı dinlediğini anlamıştı.
Yavaşça yaklaştı, Hyunjin'in yanına oturdu. Sırtını ağacın geniş göğsüne yasladıktan sonra da bakışları yukarıya kayarken ortam kurulmuştu. Havada sakinlik uçuşuyor ancak araya sızan hafif merak ve gerginlik de hissediliyordu. İkisi de hangi sözcüğü fısıldayacağını hesaplamaya çalışırken ambians sayesinde biraz olsun rahatlardı.
"Bugün teslim olma günün mü? Kaçmaya devam etmek yerine direkt ayağıma kadar geldin."
Hyunjin dakikalar sonra ilk sözcükleri dudaklarından dökerken prens sonunda başlayan konuşma ile rahatlamıştı. Fakat onun için sert bir başlangıca benziyordu, buna güzel bir karşılık vermeli, kendini güzel açıklamalıydı.
"Yüzleşmek istedim diyelim, daha fazla beklemek işleri yoluna sokmuyor."
Yine her söz arası koydukları sessizlik ortama hakim olurken Hyunjin'in yanıtını fazla düşünmesine gerek yoktu. Bu nedenle gözlerini aralayıp bakışlarını yanındaki prense çevirdi, gencin de dikkatini çektiğinden irisleri buluşmuştu. Bu kesişme da kısa süreli düşünce bulutlarını durdururken devamında sıra vampirdeydi.
"Benden gerçekten hoşlanıyor musun? O geceki sözlerinde ciddi miydin yoksa sarhoşluğun getirisi miydi? Lütfen gerçeği söyle, ne olursa olsun bilmek istediğim şey gerçekler."
Birbirinin düşüncelerini okurcasına derin bir bakışma söz konusuyken normalde yalan söylemekte zorlanan prens bu konumda asla yapamazdı. Özellikle sevdiğine, Hyunjin'e aslı olmayan cümleler kuramazdı.
"Senden hoşlanıyorum. Tüm gerçekliğim ve benliğimle söylüyorum bunu, sarhoşluğun arkasına saklanıp yalan söyleyemem. Bir süredir de var bu duygular, her bakışmamız veya temasımızda ise iyice yoğunlaşıyor, seni yanımda hissettiğim her saniye kalbim sanki göğsüme sığmayacakmış gibi kabarıyor. Sana karşı cidden bir şeyler besliyorum ve zaman geçtikçe de sabırsızlanmaya devam ediyorum. Biliyorum bunun bir karşılığı olmayabilir de ancak hayatımda ilk defa bana birinin o bakışlarla baktığını gördüm. İlk kez birinin beni beğendiğinden apaçık emin oldum. Bana hissettirdiklerin hayalimin de ötesinde, sanki bir peri masalındaymış gibi."
Seungmin bu duygular ile ilk defa tanışıyordu. Hayatında ilk defa kendi olağanüstüymüş gibi bakışlar almıştı. Hyunjin ona bakarken gencin büyüsüne öyle kapılıyordu ki kimi zaman derin gözleri prensin üzerinde dalıyor ve kendine geri dönemiyordu. Seungmin'den deliler gibi etkileniyor, bunu isteyerek veya istemeyerek her şekilde fazlasıyla her şeye yansıtıyordu. Tavırlarına, sanatına, sözlerine, alışkanlıklarına kadar etki göstermişti.
Seungmin ilk defa en içten beğenilmenin şokunu atlatamadan Hyunjin'in benliğiyle tanışmıştı. Vampir hakkında her bir düşünce, fikir, hareket o kadar hoşuna gidiyordu ki! İşleri yapma biçiminden, farklı olaylara karşı sunduğu farklı gülümsemelere kadar ezberlemişti uzun boylu adamı. Hoşuna gitmekle kalmıyordu işte, o nasıl prense kapılıyorsa prens de onda dalgalanıyordu.
Aslında aralarındaki iletişim oldukça basit ve netti. Birlikte sessiz hareket eder, yavaşça ancak derin konuşur, birbirini saygı koşullarında sürekli incelerlerdi. Aralarında yumuşak ve temiz bir bağ bulunuyordu. Bu bağ kısa zamanda onlar anlayamadan sağlamlaşmış ve ikilinin kendilerini aniden aşkın pençelerine çekilirken bulmasını sağlamıştı.
Gözlerini ayırmadan duygu yüklü sözlerini sıraladıktan sonra ise ona aynı şefkatle bakan adamı dinlemeye başladı. Kendini ifade etmesi gereken kişi yalnızca Seungmin değildi.
"Seni ilk gördüğümden beri herhangi bir saç telinin duruşu dahi bana ilham oluyordu. Sürekli seni incelemek, bir bilim insanının içindeki o deney tutkusu gibi her saniye seni keşfetmek istiyordum. Tüm vaktimi seni resmetmeye harcamak sensizliğin tek ilacıydı bana. Aniden ortaya çıkan bağımlılığımı yenmeye çalışmak sen böylesine güzelken zor oldu. Yendim bağımlılığımı ancak sana olan ilgim son bulmadı. Seni tanıdıkça daha da hoşuma gitmeye başladın Prens'im. İnan bana, seni, senin beni sevdiğinden daha çok seviyorum."
Hyunjin'den gelen itiraf genci şaşırtmıştı. Vampirin ilgisinin farkında olsa da kendisininkinden daha fazla ve yoğun olan duygular beklemediği bir şeydi. Bu sayede yeni bir duyguyu daha ilk defa tadımladı: Annesinden başka biri tarafından sevilmek.
Karşılıklıydı, vampir de ondan hoşlanıyordu hatta seviyordu. Prens nasıl diğeriyle geçirdiği her saniyede farklı bir evrene ışınlanırken Hyunjin de onunla birlikte geliyordu. Bazı hareketlerinin altında aradığı anlamların boş olmadığını, gerçekten de prense bir ima amacı taşıdığını farketti.
Fakat kaçırdığı büyük bir nokta vardı.
"Biliyorsun Seungmin, ben bir vampirim, insanlardan çok daha uzun yaşarım. Belki benden yıllar sonra doğan bir bebeğin ölümüne şahitlik ederim. Ve hep böyle oldu da. Sevdiğim herkesin ölümünü gördüm, hepsinin acısı bende birikti. Daha fazlasını istemediğimden de artık çoğu kişiden uzak duruyorum, bağlanmamaya çalışıyorum. Ancak sen beni çok fazla zorluyorsun be prensim. Sana uzak kalamıyorum, zihnimden kısa süreliğine dahi çıkaramıyorum. Şimdi daha da korkuyorum prensim, sana her geçen saniye daha da bağlanmaya devam ederken koptuğumuz gün çekeceğim acıyı anımsadıkça korkuyorum. Ben senden uzak kalamazken seni benden mahrum bırakmak istemiyorum, çünkü sen de benim gibisin. Özür dilerim prensim, bu kadar aciz olmayı istemezdim."
İlk Hyunjin döktü gözyaşlarını, devamında ise onu ilk defa böyle gören genç dayanamamıştı. Ancak kelimelerini sakınmayarak vampirin sol yanağını avcu arasına aldı.
"Aciz olan benken kendini suçlama. Senin için acı verici olan noktayı anlıyorum ve bu nedenle ikimizin de çaresizliği nedeniyle kısıtlanıyoruz. Ama merak etme, bir çözüm yolu bulacağım, üstesinden geleceğim. Bana güven."
Hyunjin umut dolu bakışlarını ay ışığında parlayan gözleriyle yollarken Seungmin de ondan farksız değildi. İkili biraz olsun imkansızlığın yok edilebileciği fikrine kapılırken oldukça mutluydu. Sıkıca hem birbirine hem hayallerine sarıldılar.
Seungmin bir süre önce bölgenin cadısı olan Jisung ile konuşmuş ve yaşam süresini uzatma hakkında bir iksir olup olmadığını sormuştu. Bunun yanında alternatifler de üretmişti. Alacağı karar ne kadar ağır olsa da değeceği fikrinde bulunuyordu. Şimdi vampir olandan aldığı karşılık ile de fikirlerini işleme dökmeye karar verdi. Yarın ilk işi ise Jisung'u darlamak olacaktı.
Vampir olan ise kısa süreli olarak kendini sevdiğinin kollarıma bırakmış, kendini her şeyin yolunu bulacağı yalanına inandırmıştı. Sonrasında yine aynı hüzün bulutuna dalacak, inancını kaybedip içten içe bir düşüş yaşayacaktı. Ancak prensin teni tenine çarparken merhemi sürülüyordu.
İtiraflar edilmişti belki ama daha sonuç belirsizdi. Hyunjin tamamen ümitsizken Seungmin'in planı yararlı olacak mıydı ki?
________
Dlmlu(dont let me love you) cok uyuyor bu ficteki hyuna
Ay basta yanlis fice girdim sandim sanki cold nightstaki Chan hyunjinine gidiyormus gibiydi benzer bir bolum var
Finali yazdim coktan surekli bölüm atmayi planliyorum 👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ecotone // Hyunmin ✓
FanfictionEkoton, farklı türlerden bireylerin barış içinde yaşadığı az nüfuslu ve güvenli bölgeye denir. Kim Seungmin de saraydan kaçarken sığınak olarak sadece eğitim sırasında adını duyduğu bu yeri seçmişti.