•10

656 88 17
                                    

Bütün dikkatini elindeki şeye veren bir yüz hafifçe gözlerini araladığında karşısına gelen ilk görüntüydü. Zihni biraz daha ayılıp kendine geldiğinde ise son yaşanan şeyleri hatırlayarak doğruldu. Bu hareketiyle Hyunjin'in dikkatini çekmeyi sonunda başarabilirken vampir olan tüm odağını ona çevirerek sordu.

"Daha iyi misin?"

Konuşmaya pek mecali olmadığından sadece başı ile onaylarken elini kafasına yaslayarak o da soru sordu. "Sen peki?"

Hyunjin de diğerini onayladığı sırada prensin bakışları onun elindeki kağıtta bulunan çizime kaydı. Yine kendi siması ile karşı karşıya gelirken vampir olan kendini açıklama gereksinimi duydu.

"Güzel şeyleri çizmeyi severim ve bir prens de fazlasıyla dikkatimi çekiyor. Yüz hatların ve hareketlerin gerçekten zarif ve bir kraliyet üyesi olduğun çok açık. Hatta son zamanlarda seni fazlasıyla çizdim, belki görmüşsündür. Masama asmıştım bir kısmını, bakmak ister misin diğerlerine de?"

Seungmin daha yeni yeni kendine geliyor olsa da küçük bir baş işareti ile diğerine onay verdi, dahasını merak ediyordu. Ayrıca aldığı üstü kapalı iltifatlar da onu birazcık utandırmış ve aynı zamanda sevindirmişti de.

İkili prensin yavaş adımları ve dönen başı nedeniyle yavaş hareket ederken Hyunjin ne olur ne olmaz diye gencin beline parmaklarını doladı. Böylece ona destek olurken aynı zamanda tuhaf hissetirdiğinin farkında değildi. Sonuçta yakın temasta bulunduğu bu vampir onu güzel bulup sürekli resimlerini çiziyordu.

Hyunjin eşyalarını koyduğu masaya ulaşır ulaşmaz diğerini boyuna uygun bir tabureye oturtarak deste deste duran kağıtlardan bir kısmını çıkardı. Yaklaşık on beş-yirmi tane çizim bulunurken birkaç tane de duvara asılı halde vardı. Prens elindekileri tek tek incelerken ise ayaktaki beden konuşuyordu.

"Aslında sadece seni değil, birçok şeyi çiziyorum. Genelde çiçeklerden ve doğadan ilham alıyorum. Bir de üyeler var, mesela Lena'nın doğumundan bu yana bir sürü çizimini yaptım. Biliyorsun, vampir olduğumdan uyku ihtiyacı hissetmiyorum ve oldukça fazla boş vaktim oluyor. Ben bu zamanı bir şeyler çizerek değerlendiriyorum. Sen de görünüşünle ve mimiklerinle gerçekten ilgimi çekiyorsun. Umarım rahatsız hissetmemişsindir kendini, aslında sana gösterecektim fakat çizimlerindem emin olamadığım için çekindim."

Son duyduğu cümle ile kaşlarını çatarken çabucak diğerine çıkıştı. "Bence gayet güzel yapıyorsun, keşke en başından gösterseydin. Buraya ilk geldiğimde kendi resimlerimi görüp korkmazdım en azından."

Hyunjin duyduğu şeye sevinip gülümserken hatrına gelen şey nedeniyle diğerine yönelik sordu. "Aklıma takıldı, burayı nasıl buldun? Seni hiç getirmemiştim."

Prens elindeki kağıt yığınını incelemeyi bitirdiğinden masanın üzerine bırakırken vampirin sorusuna yanıt verdi.

"Aslında kırlangıç otu bulmak için geldiğimiz yeri arıyordum fakat sonra kayboldum ve burayı buldum. Ardından da içeri girip etrafa bakarken seninle karşılaştım. Devamını biliyorsun zaten."

Hyunjin kaybolan soru işaretleri ile aydınlığa kavuşurken gencin dikkatini çeken diğer çalışmalarını göstermeyi de ihmal etmemişti. Masasında daha çok çiçek çizimleri bulunurken bunun dışında üyelere vermediği onların portre veya resimleri ya da Felix'in almayı unuttuğu bir-iki kağıt üzerinde Lena vardı. Ayrıca doğadan bir şeyler de bulunurken ikili bir sürü şey incelemişti. Seungmin neredeyse hepsine olumlu tepki gösterdiğinden diğeri mutluluk hissederken eserleri beğenildiği için gururluydu.

Sonrasında prens birkaç kendi çizimini saklamak adına aldı ve daha ayrıntılı bir portre için de Hyunjin'in mankeni olmaya söz verdi. İkili devamında ormanlık alana geçerek orada biraz da yeşilliğin içinde vakit geçirirken Seungmin gözlerini kapatarak kendini yere bıraktı. Kollarını başının altına yaslayıp özgürlük ve rahatlığın tadını çıkarırken aralarında küçük bir konuşma geçiyordu.

"Doğa bizim için ne kadar da güzel bir lütuf."

Bulunduğu ortam nedeniyle oldukça huzurlu olan prensin sözlerine Hyunjin de katılıyordu. Ancak bir farkla.

"Ben de aynısını düşünüyorum fakat çoğu kişi bunun farkında değil. Doğayı, ormanları, başka türleri, canlıları iğrenç bir vahşilik ile katlediyorlar. Biliyorum biraz Jeongin gibi konuştum fakat bu durum böyle. Kimisi çiçekleri sadece canı istediği için üzerine basarak eziyor ve berbat ediyor. Ben ise onları ezerken başka bir amaç adına kullanıyorum. İleride solacak olan çiçeğin rengini kullanarak uzun süre kalıcı olacak resimler yapıyorum."

İç çekti Seungmin, çoğu kişi bunu önemsemiyor çevresindekilere saygı duyması gerektiğini unutarak istediği gibi yaşıyordu. Ama bu doğru değildi, bir toplum içerisinde yaşanıyor veya aynı yaşam alanı olan yer paylaşılıyor ise kurallara uyulması gerekliydi. Bencil kimseler ise bunu akıl etse bile uygulamayacak olduğundan çoğu şey boşaydı.

Prens onunla benzer düşünceleri paylaşan birileri daha olduğundan sevinirken bir süre daha bulunduğu yerin keyfini çıkardı. Yüzüne çarpan hafif rüzgar, düşük tonda kuşların sesi, biraz da hemen ilerisindeki akarsudan toprağa çarpan suyun kulağa gelen hoş tınısı, bol oksijen ve anlayışlı bir dost.

Tabii bu sakinleştirici ortamın bölünmesi de çok uzun sürmemişti. Duyduğu sert adım sesleri ile gözlerini açıp başını geriye çevirirken ileride onlara doğru yaklaşan tanıdık kurt ve sırtında taşıdığı ailesi vardı.

Oturur pozisyona geçerek üçlünün gelişini izlerken Hyunjin de ondan farksızdı. Yanlarına ulaşır ulaşmaz Felix kucağındaki yavrusu ile inip diğerlerinin yanına gelirken Seungmin vampir olana fırsat vermeden Lena'yı kucakladı. O sırada omega olan ise insan formuna geçen eşine söyleniyordu.

"Chan, aşkım ne yapıyorsun? Çırılçıplak olduğunun farkındasın değil mi?"

Alfa yere özel kısımlarını kapatarak otururken Felix'in dediklerini pek umursamıyor gibiydi. Sessizce çifte gülen Hyunjin ise üzerindeki tişörtü hiç düşünmeden çıkartarak kıyafetsiz bedene uzattı. Chan teşekkürünü göz kırparak verirken sarı saçlı beden eşini biraz kıskandırmak istemişti.

"Sen de hiç fena değilsin Hyunjin." Yaşlı ama türünden dolayı genç duran bedenin dibine sokularak beline sarıldı. "Acaba Chan'ı bırakıp sana mı kaçsam? Hem Lena'yla daha çok ilgileniyor."

Alfa olan eşinin yapmaya çalıştığı şeyi farkedip ona göre bir karşılık verdi. "İlgileniyor dediğin gece uyumadığından arada yanına alıp göz kulak oluyor, biz biraz rahat edelim diye. Ki bunu yaparken de çoğu zaman ben rica ettiğim için yapıyor. Eşimle biraz özel vakit geçireceğim diyorum anlıyor o."

Felix duyduğu şey ile hem utançtan hem de biraz sinirlendiğinden kızarırken yanındaki bedenin omzunu ısırarak eski yerine geri döndü. "Kandırılmışım, Hyunjin'den yar olmaz bana." bakış açısında olan bir diğer bedene -Seungmin'e- doğru ilerlerken ekledi. "Ben de beyaz atlı prensime kaçarım. Gezdirir bizi atıyla, değil mi kızım?" Gencin kucağında tuhaf sesler çıkartan Lena'ya da laf atarken onu umursamaz tavrıyla Chan cevapladı.

"İki gün sonra gelir 'Seni seviyorum Chan.' diyerek sarılır barışırsın."

Alfanın tavrı eşinin kırılmasına neden olurken dolan gözlerini belli etmemeye çalışarak ayaklandı. Aynı zamanda sinirli bir tutum sergilerken uzaklara doğru sert adımlarla ilerlemeden hemen önce son cümlerini kurmuştu.

"Öyle mi Chan? Peki o zaman, iki gün sonra ne olduğunu görürsün. Sakın yaklaşma bana."

Hepsi bu ani ruh değişimine anlam veremezken alfa olan eşinin peşinden giderken ne ara küçük bir şakadan buraya geldiklerine anlam yükleyememişti. Aynı zamanda geride bıraktıkları üçlü de ne olduğunu anlayamazken ellerinde kavgalı bir çift ve bu çiftin ailesine muhtaç bebekleri vardı.

"Bunlar ne için gelmişti ki?"



________

Niye hep bir olay var amk lndlendc neyse lenayi yerim

Ecotone // Hyunmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin