Bilgilendirme: bunu arkadaşım Melisanın yorumlarından sonra yazmayı akıl ettim bsmsbsms. Ali'nin(babanın) 29 yaşı var şuan. Hilal (kız) da 4 yaşında. Bir kaç ay sonra 5 yaşına basacak.
Bölüm başlarında yazdığım küçük alıntılar Ali'nin günlüklerinden kısalar yani anlayacağınız.
-------------------------------------------
Günlerden çarşamba. Kasımın başları daha. Küçük bebek büyüyor zamana ayak uyduruyor. Bu gün tam tamına 3 ayına bastı. Genç adam her şeye rağmen küçük kızını çok seviyor. Çok zorlanıyor ona bakarken lakin tek tutunduğu dal küçük meleği. Daha 25 yaşında oysaki. Ne anlar ki, bebek bakmatan?!
-------------------------------------------
Güneş gökyüzünde yerini alırken, ışıklarını her tarafa yayıyordu. Güneşin ışıklarıyla uyanan insanları dışında, bir kişi daha vardı...
Sabah uykudan önce uyanan küçük kız babasının yüzüne öpücük kondurarak onu uyandırdı. Genç adam zorlukla açtı gözlerini sabaha. Çünkü dün gece kızını uyuttuktan sonra işine devam etmişti. Daha çok para kazanıp kızına bakması lazımdı.
Kızının saçlarını öperek yataktan kalkan genç adam bir kaç saniye kendine gelmeyi bekledi. Ardından küçük kızını kucağına alıp banyoya götürdü. Her sabah rutin haline getirdikleri hazırlanmanın ardından önce küçük kız daha sonra kendiside işlerini halledip odaya geçti baba kız. Küçük kızını giydiren genç adam kendisi de kıyafetlerini değişip yatağı topladı. Ardından kızıyla beraber mutfağa geçti. Küçük kızını sandalyeye bırakıp süt ısıttı ilk olarak. Artık yıllardır yaptığı rutin işlere alıştığından dolayı hızlıca iki kişilik kahvaltı sofrası hazır etti genç adam. Küçük kız sütünü yudumlarken genç adam çayından bir yudum alıp, yağ sürüp peynir koyduğu ekmek dilimini kızı için küçük küçük lokmalar şeklinde kesip tren şeklinde dizdi. Babasının bu yaptığına kocaman tebessüm ile karşılık veren küçük kız yemeğini yemeğe devam etti. Güzel bir kahvaltıdan sonra sofrayı hızlıca toplayan genç adam küçük kızını da alıp atölyesine geçti.
Öğlen saatlerinde genç adam atölyesinde çalışırken açık kapıdan zaman zaman kızına bakıyordu. Kızının koştuğunu görünce bağırdı:
"Kızım! Koşma! Düşeceksin. Hilalll!..."
Kızı onu dinlemeyerek koşmaya devam ediyordu. O an ayağı takılıp düşen kızdan bir çığlık çıktı. Genç adam kızının düştüğünü gördüğünde onun yanına koştu. Büyük bir dikkatle kucağına aldı küçük kızı. Kızını kontrol etti. Neyse ki kötü birşeyi yoktu. Sakince söyledi:
"Dikkat etsene kızım! Bak dedim düşeceksin. Koşma. Tamam neyse. Geçti babacığım. Bak ağlama. Sen ağlarsan babanda ağlayacak."
Genç adamın gözleri dolmaya başlamıştı. Kızının ağlaması şiddetlendiğinde sarıp sarmaladı. Sanki birisi çekip alacaktı elinden onu. Dakikalarca böyle durdular. Küçük kızın ağlaması iç çekişmelerine döndüğünde yavaşça ayırdı kendinden kızını. Küçük kızının gözlerine bakarak söyledi:
"Hilalim! Birtanem benim. Burda koşmak olmaz. Anlıyor musun bebeğim? Hım? "
Küçük kız minnacık ekleriyle gözlerini silip kafasını salladı.
"Hem bak sana şeker alacağım."
Küçük kız şeker lafını duyunca kocaman gülümsedi. Minnacık ellerini babasının yüzüne yerleştirip söyledi:
"Baba Muyata da alıy mıyız?"
"Tabiki bebeğim. Sen istersin de almam mı?"
Küçük kız babasının yüzüne bir buse kondurdu. Ayağa kalkarak oyun arkadaşı Murat'a haber vermek için koşmaya başladı. Genç adam küçük kızın arkasından bağırdı:
![](https://img.wattpad.com/cover/318693742-288-k518695.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMAN BABAM
Teen Fiction~3 günlük kızıyla bir başına kalmış bir babanın hikâyesidir~ ~Yarım kalmışların nasıl kocaman bir aile oluşturduğunu anlatan aile kitabıdır~ Genç adam küçük bebeğin yüzüne incitmekten korkar gibi bir öpücük kondurup kızının kulağına kısık sesle söyl...