Bölüm 22

938 63 4
                                    

İki aydır gelmeyen bölüm için kusura bakmayın... İyi okumalar dilerim 💚
-------------------------------------------
Genç adam küçük kızının peşinden yavaş adımlarla koşarken küçük kız daha da hızlanıyordu. Arada bağırarak:
"Baba çok yavaşsın..." diye konuşuyordu.

Genç adam kıkırdayarak:
"Meleğim yavaşlaman gerek, yoksa düşeceksin." diye uyarmayı ihmal etmedi. Küçük kız babasını duymamış gibi daha hızlanırken ayakları bir birine takıldı ve yüz üstü yere düştü. Genç adam hızını artırıp koştu kızının yanına. Küçük kızın kollarından tutup kaldıran genç adam Hilal'in ağlamadığını gördü. Küçük kız aniden kahkaha atmaya başladı. Genç adam endişe içinde kızını gözleri ile tararken hasar tespiti yapıyordu. Küçük kızın sadece dizleri kızarmıştı o kadar. Ama yinede o küçücük kızarıklık bile nasıl acıtmıştı canını. Kızı herşeyiydi genç adamın. Genç adam kızının dizlerindeki toprağı temizleyip öptü tek tek. Ardından kızının yüzüne öpücük konduran genç adam kızının bu durumundan endişe duyuyordu. Neden ağlamıyordu kızı? İçindeki korku ile sordu:
"Meleğim, neden bir tepki vermiyorsun? Yoksa acımadı mı?"

Küçük kız şirince sırıtıp yanıtladı genç adamı:
"Acıdı babacığım. Ama sen öpünce geçti. Hem geçen gün Semih amca ile konuşuyken duymuştum sizi. Kendi düşen ağlamaz demiştiniz. Öyle de oldu işte baba. Ben kendim düştüğüm için ağlamadım."

Genç adam küçük kızının bu dediklerine çok şaşırdı. Zorlukla gülümseyip söyledi:
"Anlıyorum meleğim. Hadi gel bakayım kucağıma eve gidelim. Ama bir dahaki sefere önüne bak tamam mı?"

Genç adam küçük meleğini kucağına alıp 2 yana ayrılmış saçlarının ortasına öpücük kondurdu. Bir kaç saniye kokusunu ciğerlerine haps edip devam etti konuşmasına:
"Canımın içisin sen benim. Varlığım, yaşamım, herşeyimsin sen. Seni veren Allahıma kurban olurum ben. Ne olursa olsun dikkat et kendine. Sana birşey olunca babanın da kalbi acıyor meleğim. Anlıyorsun beni değil mi?"

Küçük kız dudaklarını sarkıtıp gözlerini doldurdu anında. Babasının yüzünü avuçları içerisine alarak söyledi:
"Doldurma hemen boncuk boncuk gözlerini. Baba kötü söz söylemiyor. Senin incinmeni istemiyorum asla. Ne fiziki ne de manevi olarak kimseler kırmasın seni. Bu yüzdendir her çabam. Seni dünyanın tüm kötü insanlarından korumak istiyorum. Babayı yalnış anlama tamam mı?"

Küçük kız doldurduğu gözlerle babasına bakıp tebessüm ederken genç adam daha fazla dayanamamış birer öpücük kondurmuştu meleğinin boncuk boncuk olan gözlerine.

-------------------------------------------

"Çelebi amca yani." diye devam etti konuşmasına.

Genç adam duyduğu sözlerle bir anlık dondu kaldı. Nasıl yani?! Yaşlı adamın yıllardır arayıp sormayan kızı Cemre ve Osman'ın annesi miydi şimdi? Neler oluyordu böyle? Bu kadar tesadüf de neyin nesiydi? Genç adam bir yandan mutluluk ile tebessüm edip diğer taraftan bunları yaşlı adama nasıl anlatacaklarını düşündü. Sahi, nasıl söylenirdi bu gerçek? Yılların özleminin yaşlı adamın kalbinde yaptığı ağırlığı genç adam görmüştü elbette. Şimdi bunu söylerlerse kalbine inmez miydi yaşlı adamın?!

Furkan arkadaşının düşünceli yüz ifadesini görünce burukça tebessüm edip konuştu:
"Sen de bu gerçeği nasıl söyleyeceğini düşünüyorsun değil mi?"

Genç adam kafasını sallayarak:
"Öyle Furkan, öyle kardeşim." diye konuştu.

Ardından:
"Çelebi amca kalp hastası olmasaydı inan koşarak gider sonrasını düşünmeden söylerdim. Ama işte..." diye konuşan Furkan devamını getiremeden gökyüzüne dikti gözlerini.

KAHRAMAN BABAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin