Bölüm 20

945 79 35
                                    

~Keyifli okumalar✨
-------------------------------------------
Genç adam işten yorgunlukla gelmiş kızının kıyafetlerini yıkayıp astıktan sonra uyumayı planlıyordu. Küçük kız ise babası yatağa girdiği an gözlerini açmış ve babasının göğsünde kendine yer yapmıştı. Genç adam kollarını küçük kızına sarıp gözlerini kapattı. Kendisi uyumayı amaçlarken küçük kız kafasını babasının boynuna gömmüş  ardından geri çekilince babasının burnunu ısırmıştı. Şayet küçük kız uykusunu almış ve oyun istiyordu. Genç adam küçük bebeğini kendinden uzaklaştırmış yüzünü buruşturup konuşmuştu:
"Daha iki küçük dişin yeni çıkmışken nasıl bu kadar keskin ola biliyor. Hala anlamış değilim."

Küçük kız ellerini ağzına almış ve yemeğe başlamıştı. Babasını dinleyip dinlemediği meçhuldü. Genç adam kendisini dinlemeyen kızına hafif kaşlarını çatıp tekrardan konuştu:
"Ne kadar ayıp bu yaptığın? Baba ısırılır mı hiç? Hem dinlemiyorsun da... Bak bu yaptığın resmen saygısızlık. Baba uyumak istiyor küçük meleğim. Sende yanıma yatıp uyuyorsun. Anlaştık mı?"

Küçük bebek eğlencesine devam ederken genç adam küçük kızını yanına yatırarak öpücüklere boğmuştu. Bebeğinin saçlarını okşayan genç adamla küçük kızın uykusu gelmeye başlamıştı bile.
-------------------------------------------

Cemre'yi düzgün şekilde arabaya yerleştirdikten sonra arkasını dönüp kızına kısa bir bakış attı genç adam. Kızının arkasında duran Arda'yı fark edince etrafa baktı hızlıca. Onların yanına gelen Berra'yı görünceye yüksek sesle konuştu:
"Berra, Hilal sana emanet."

Genç kadın Ali'nin dediklerini duyunca gözlerini üstünde gezdirdi. Beyaz tişörtün üzerindeki kanı görünce telaşlandı. Genç adamın birşeyi yoktu görünürde. Genç kadın Ali'nin yanına gitmek istese de genç adam bir saniye bile beklemeden arabaya bindi. Furkan arabayı hızla sürerken tekerlekten çıkan çığlığa benzer ses etrafta yankı yaptı. Genç kadın hemen çocukları arkasına alırken 'Allah yardımcınız olsun' diye fısıldadı.

Oğlunun babası ve çok yakın arkadaşı sayılıyordu genç adam. Hatta sayılmak ne demek, gerçek bir baba ve dürüst bir arkadaştı kendisi. Genç kadın buruk bir tebessüm edip çocuklara döndü yüzünü:
"Babanızın acil bir işi çıktı çocuklar. Hadi biz eve geçelim. Akşam gelecek. O gelene kadar biz de evde yemek ve kek yapalım ne dersiniz?"

Çocuklar kafalarını sallayarak ilerlerken genç kadın derin bir soluk bıraktı. Onları olay yerinden uzaklaştırmıştı neticede. Genç adamın evine doğru yol aldıklarında Hilal'in aklı hep babasının üstündeki kırmızı renkteydi. Sahi neyin nesiydi o kırmızılık? Küçük kızın düşünceli halini gören Berra sordu:
"Ne oldu Hilal'im? Ne düşünüyorsun böyle kara kara?"

Küçük kız dolu gözlerini genç kadının gözlerine dikip konuştu:
"Babamın tişöytü neden kıymızıydı Beyya teyze?"

Berra bu soruyla kendini çıkmaz bir sokakta his ederken yanıtladı küçük kızı:
"Şimdi şöyle ki, tam olarak bende bilmiyorum Hilal'im. Ama baban bu gün çalışmaya gitmişti hani. Hatırlıyor musun? Belki de kırmızı bir boya ile duvar boyamışlardır? O yüzden kirlenmiştir üstü? Hm? Ne dersin?"

Küçük kız elini çenesine atıp bilmiş bir edayla konuştu:
"Belki de kıymızı biy dolap yapıyoylaydı."

Küçük kızın fikrinden sonra Arda da araya girerek kendi fikrini ortaya attı:
"Belki de bir arabayı kırmızı renge boyuyorlardı?"

Küçük kız:
"Motosiklet de ola biliyley." derken Arda:
"Yeni biy yesim de yapmış ola biliyley." diye konuşmuştu. Böylece bu konuşma eve varana kadar devam etmişti.

KAHRAMAN BABAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin