Bölüm Şarkısı: Maneskin - Coraline
Bölüm 20: Aldığın nefes olacağım, içinde olanı anlayacağım.
Ölümle yaşam arasında bir yerde, her bedenin takılı kaldığı bir döngü olurdu. Nefes almaya devam eden insanlar oluşları buna engel olmazdı.
Geçmiş, her insanın ağına takıldığı bir yaşanmışlık pişmanlığıydı. Ve insanlar bu pişmanlığı geride bıraktıklarını söyleseler de, her söylenen doğru olmuyordu.
Yapılan yanlışlar doğruları alıp götürüyordu. İnsanoğlu üzüntülerinin ardındaki mutluluğu görmek istemez gibi gözlerini kapatarak bir duvar örüyordu.
Oysa ki geçmişi yok etmek için uğraştıkları kadar birazda mutluluğu görmek için çabalasalar her şey hallolacak. Ama öyle büyük bir istekle geçmişi düşünüyorlar ki, bunu yapmaları için fırsatları kaçırıyorlar.
Geçmiş silinmez. Geçmiş unutulmaz ya da kaybolmaz.
Yapılması gereken tek şey, geçmişin kaybolmayacağını kabullenmek ve pişmanlıkların önüne geçebilmesi için mutluluklarla dolu fırsatları yakalamak.
En başta başaramazsak bile sorun değil. Biz istedik diye her şey olacak değil ya sonuçta. Yine de çabalamış olmamız bile yeter kendimizle gurur duymamıza. Pes etmememiz gerekiyor, inatla çabalamaya devam etmemiz gerekiyor.
En nihayetinde hayat bizlere kaderimizde yazılı olanı sunuyor, diyerek geriye çekilip olanı biteni izlemek yanlış. Çünkü her insanın kaderi kendi çabasıyla bir tutulmuş. Böyle bir şey varken hangi insan oturup güzelliklerin ayağına gelmesini bekler ki?
Güzellikler kendiliğinden oluşup bir insanın ruhuna yanaşmaz. Bu yüzden çabalayıp o güzelliği hak etmemiz gerekiyor.
Oturduğum koltukta vücudumu daha rahat ettirmek adına tamamen uzanıp telefonu göğsüme koydum yavaşça. Karın ağrım hafiflerken, zihnimdeki ağrı baş gösteriyordu hafiften.
Nefeslerimi dikkatle almaya çalıştığım her saniye biraz daha uyku moduna geçiyor gibiydim ama uyumak istediğim söylenemezdi.
Uykumu engellemek adına da hem şarkı mırıldanıyor hem de parmaklarımla söylediğim şarkıya ritim tutuyordum. Ne kadar yardımcı olduğu tartışılırdı ama tavanı izlerken şarkı söylemek hoşuma gidiyordu sanırım.
Özellikle dün gece fark etmiştim bunu. Eve yarı uyku halinde geldiğimde kendimi sakinleştirmek adına tavana bakarak yine bir şeyler mırıldanmıştım, çoğu zaman yaptığım gibi. Zaten onun ardından koltukta uyuyarak sabahlamıştım.
Zor bir günün yine zor bir gecesinde aklımı kaybedeceğimi sanarak uyumuştum ama güneş açıp uyandığımda aklım sapasağlam bir şekilde yerinde duruyordu. Ağrılarımda öyle tabii.
Zihnim düne dair düşüncelere dalmışken göğsümde duran telefonumun titremesiyle beraber irkildim. Saat henüz öğleden önce dokuzdu. Derslerim de on iki gibi başlayacağı için rahattım.
Tekrar bir mesaj sesi geldiğinde telefonu elime alıp grup sohbetinden gelen mesajın üzerine tıkladım. Sohbete girdiğimde önce grup fotoğrafına bakıp gülümsedim ardından atılan mesajlara dikkat kesildim.
Grup Sohbeti: best topçular
Koç: Gençler okulda olan var mı?
Jee: Lanetler okuyarak on dakika sonra olacak dersime hazırlanıyorum koç.
Koç: Senden de bu beklenir zaten, oğlum.
Jee: Pardon koç, ne dediğinizi pek anlayamadım da?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After The Match •Taekook•
FanfictionÖyle tutkulu sevişiyoruz ki Aklım başımdan gidiyor her zerren için. Başka aşk tanımıyorum ben. Sadece seni biliyorum. •●•