Bölüm şarkısı; Carla Morrison - Devuélvete
Bölüm 23: Sen benim için hayatisin.
Genç adam, önce dükkanda dolanmaya başladı. Gireli dört beş dakika olmuştu ama henüz dükkan sahibini görmemişti. Bu yüzden rahat bir tavırla etrafına bakınıyor, yapacağı şeyi daha ayrıntılı bir şekilde düşünüyordu.
Aslında bir anda karar vermişti bu yapacağına. Plan yapmak ona göre değildi. İçinden geleni yapmak istemişti, bu yüzden buradaydı. Gelmesinin sebebi de oldukça güzel bir sebepti. Öyle düşünüyordu. Güzel bir sebep, diyordu ısrarla.
Onu, dikkatle bir şeye bakarken gördüğünde neye bu kadar dikkatli baktığını merak etmişti. Baktığı her neyse, hoşuna gitmiş olmalı, diye düşünerek onu izlemişti bir süre. Jungkook, güzel şeyleri severdi. Güzeldi çünkü. Kendisi güzel, sevdiği şeyler de güzel.
Aklından geçenlerin birazı da böyleydi. Jungkook, diyordu zihninden geçen sesler. Jungkook, ne kadar güzel bir çocuk. Bir insan olmaktan çok uzak. İnsan olamayacak kadar güzel.
Dudaklarında tuhaf bir tebessüm oluşurken, bir kaç saat önce Jungkook'un dikkatle baktığı saate doğru ilerledi. Gözleri saatin hoş dizayn edilen içeriğine dikkat kesilirken, onu izleyen yaşlı adamı fark etmedi bile. Uzun kemikli parmakları saatin kayışına değdiğinde, yumuşak deri onu hafifçe şaşırttı. Dışarıdan sert duruyor olsa da gerçekten yumuşak hissettirmişti.
Dikkatle saate bakmaya devam etti. Çiçek desenli olan akrep ve yelkovanın uyumunu sevmişti. Demişti ya, Jungkook güzeldi, sevdiği şeylerde öyle.
Sonra birden çiçek desenini görmek ona çok farklı bir anıyı hatırlattı. Ay sarmaşığı. Jungkook, böyle söylemişti. Dudakları arasından bir mırıltı döküldü ve saati minderiyle beraber eline aldı. Ay sarmaşığı, evet. Saatin içeriğini görmek ona direkt olarak bunu anımsatmıştı.
Ayçiçeği'nin ölümüne sebep olan aşık sarmaşık.
Ve ona asla yüz vermeyen güneşe aşık Ayçiçeği.
Taehyung, bir süre Jungkook'un ona anlattığı hikayeyi zihninde tekrarladı durdu. Aklına güzel bir şeyler gelmişti ama bunu yapabilir miydi bilmiyordu. Jungkook severdi, hatta bayılırdı böyle bir şeye.
O alamamıştı ama ben alabilirim, diye geçirdi içinden. Neden almadığını da bilmiyordu. Bunu da merak ediyordu. Alacak gücü vardı ama hayran hayran izlediği saati almamıştı.
Saate bakarak tüm bu düşünceler içerisinde kaybolduğunda, dükkanın sahibi yaşlı adam, onu korkutmamak adına önce hafif bir ses çıkardı ve genç adam ona döndüğünde yüzündeki tebessümle beraber yanına ilerledi yavaşça.
Taehyung da aynı şekilde ona küçük bir tebessümle karşılık verdi ve yaşlı adam tam yanında durduğunda elinde ki saate baktı usulca. Yaşlı adam, saatin onun için değerli olduğunu belli edecek şekilde bakıyordu saate. Taehyung bu bakışları bilirdi. Onun için özel bir saat olmalıydı.
"Bugün bu saate dokunan ikinci kişisin." Diye konuştu adam kısık bir sesle. Taehyung o an kendini İspanyolca derslerini aksatmadan dinlediği için tebrik etmek istedi. Öyle olmasaydı, şu an burada konuşuyor olmazlardı. "Onun kadar da anlamlı bakıyorsun saatime. Senin için bu saati bu kadar anlamlı kılan nedir?"
Taehyung önce adama öylece baktı. Anlamlı mı? Diye bir soru sordu kendi kendine. Yaşlı adam gülerek elini Taehyung'un omzuna vurdu çok hafif bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After The Match •Taekook•
أدب الهواةÖyle tutkulu sevişiyoruz ki Aklım başımdan gidiyor her zerren için. Başka aşk tanımıyorum ben. Sadece seni biliyorum. •●•