By My Side

391 23 15
                                    

Bölüm şarkısı: the paper kites (ft. rosie carney) By My Side

Bölüm 4: Ölüm gelir son perdenin sesinde.

Bir rüya görüyordum. Rüyanın içinde bana benzeyen çocukların çığlıklarını duyuyordum. Gözlerinde kırgınlık görüyordum. Çocuk yüzleriyle bazen fısıldaşıyorlar bazen bana bakıp susuyorlardı. Ellerin de tuttukları cam parçaları düştüklerinde avuçlarını kanatıyordu.

Şimdi o kırıklar bir başkasının nefesinden nefesime akıyor bir meleği ölüm uykusuna yatırıyordu.
Üzerimde ki ağır beden vücuduma bir tabut misali uzanıyor elleri ruhumu sökmek ister gibi içime akıyordu.

"Top," dedi nefesleri hâlâ bir düzene girmemişken. Bedenim yanıyordu ve buna engel olmak çok zordu. Aldığım soluklar canıma batıyordu. Kalbimin atışları hızlıydı. Kalbimin atışları niye hızlıydı?

Peki sağ boşluğumu dolduran bu hızlı darbelerde neyin nesiydi? Vücutlarımız bir bütün olarak böyle dururken, neden ikimiz de sadece gözlerimize bakıyorduk? Neden gözleri gözlerimden bir an olsun çekilmiyor ve kalp atışları dinmiyordu? Biz bu hale nasıl gelmiştik?

"Top," dedim başımı sallayıp onu anladığımı belirtmek ister gibi. Çok sakindik. Ama aynı zamanda çok gergin ve fazlasıyla terliydik.

Beni topun darbesinden korumak için mi üzerime atlamıştı? Eğer öyleyse, üzerime topun gelmesine izin verseydi canım daha az acırdı. Yere öyle sert düşmüştüm ki kemiklerimin derime geçtiğini hissediyordum. Belki de ben aniden dönmeseydim yere düşmezdik.

Gözlerimin içine gözlerinde gördüğüm şaşkınlık ile bakmaya devam ediyordu. Aynı şekilde ben de ona şaşkınlıkla bakıyordum. Taehyung'un vücudu neden bu kadar kaskatıydı?

"Kalkmayı düşünmüyor musun?" dedim fısıltıyla. Nefesim mesafeden dolayı dudaklarında can bulmuştu. Çok fazla yakındık. Nefesi nefesimdeydi.  Dudaklarıma kayan bakışları bir an için midemi bulandırdı. 

Karnımda çok fazla hareketlilik vardı. Dudaklarımı izledi bir süre. Sanki çok normal bir andaymışız gibi bana cevap vermedi ve dudaklarımı izledi. Kalbimin bu hızı beni deli ediyordu.

Çok saçma bir durumun içerisindeydik. Ne o kalkmak için bir harekette bulunuyordu ne de ben bunun için bir hamlede bulunuyordum. Kimse sesini çıkartmıyordu. Koca salonda sadece biz varmışız gibi hissediyordum. Ve bu dengemi alt üst ediyor kafamı bulandırıyordu. Garip bir atmosferdi.

Bir daha yaşamak istemeyeceğim türden bir durumdu. Taehyung'un çoktan sinirimi bozacak şeyler yapması gerekiyordu. Bizim şuan çoktan birbirimize girmemiz gerekiyordu.

"Ee, daha kalacak mısınız öyle?"

Yoongi'nin çıkan yüksek sesi onu kendine getirdi ve gözlerini yavaşça  dudaklarımdan çekip yüzüme odakladı. Hâlâ bacaklarımın arasında duruyordu. Kolları hâlâ başımın iki tarafında yere sabitliydi. Kaç dakikadır böyle durduğumuzu bilmiyordum. Göğsünde duran ellerim ıslanmıştı. Dudakları arasından çıkan sıcak nefesleri genzime doldu, beni boğdu. 

Bu an bitsin istiyordum bir an önce. Neden aptal gibi birbirimizi izleyip duruyorduk ki?

"Taehyung, kalk," dedim zorla fısıldayarak. Çok ağırdı. Artık taşıyamıyordum onu. Zaten sırtım fena halde acıyordu.

Taehyung hızlı bir hareketle üzerimden doğruldu ve ayağa kalktı. Bedeni bedenimin üzerinden çekildiğinde vücuduma soğuk bir rüzgar esti. Titredim.
Hemen ardından kendimi toplayıp acıyan bedenimle ayağa kalktım. Sırtımdaki sızıyla inleyip yüzümü buruşturdum. Eğer kafama bir top inseydi canım gerçekten daha az acırdı.

After The Match •Taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin