Bölüm şarkısı: Cigarettes After Sex- You'r All I WantBölüm 1: Yangında en son küller ölmez.
Sırtıma yama yapılan zaman, dikişlerinden kopup ruhuma pençe atıyordu. Yıllar önce iğne ipliğin delip geçtiği ve onarmayı umduğu zihnim şimdi kanlar ağlayarak buzlar nehrine akıyor, her şeyi kırmızıya boyuyordu.
Giyotin de verilen canların kalbi şimdi sanki benim ayaklarıma dolanıyordu. Toprağa değen her bir insanın yaşamı avuçlarımda atıyordu.
Amansızca bir annenin kucağına konan küçük bir yavru, büyüyüp yüzüne ellerini yerleştiriyor geleceğe bir umut olarak bakıyordu.Günlerden bir gün, gecenin doğurduğu çocuk güneş açıyordu. Hatta sabaha doğuyor, gökyüzünü aydınlatıyordu.
Tanrı bir alıyor, bin veriyor, birazı bile eksiltiye uğramıyordu.
Kaderin biçtiği hayat üzerimizde şekillenip, bazen koca bir kırık oluyordu.İşte o zaman, yarına kalan hiçbir gerçek, yalanı örtemiyordu.
"Hava bugün ayrı bir sıcak."
Hissettiğim derin yorgunluk ile gözlerimi zar zor açıp Jimin'e baktım. Gözlerime ilk değen siyah, düzgün saçları olmuştu. Üzerinde ki tişörtün yakasını çekiştiriyor, sinirli mırıltılarını bana duyuruyordu. Bir dersten yeni çıkmışken herkes huysuz olabiliyordu.
Özellikle hava böyle sıcak ve ten emiciyken daha da huysuz olunabiliyordu.
Hava gerçekten sıcaktı. Güneş tepede parlıyor, insanı canından bezdirecek derece de bunaltıcı oluyordu. Sıcağı sevmezdim. Kesinlikle soğuk hava insanıydım.
Benim için hayat sıcakken ilerlemiyordu. Belki de doğumumla alakalı olan bir şeydi bu, bilmiyordum.
Sonbaharda doğmuştum ve aynı zamanda sonbaharda ölmüştüm de. Bu yüzden soğuktum sıcağa.
Sırtımı yasladığım ağacın sert engebeli gövdesi canımı yakınca biraz ileri çektim bedenimi. Saçlarım terlemeye başlamıştı ve bu beni çok rahatsız ederken bunu kafama takmamaya çalışıyordum.
Jimin çimlerin üstünde sırt üstü uzanıyor etrafı izliyordu. Gözlerin de bezginlik yaşıyordu. Dans eğitimi aldığı için vücudu çok yorgun düşüyordu.
"Birazdan buhar olup göğe doğru yükselecek gibi hissediyorum," dedim onu onaylayarak. Üzerimde ki her şey bana fazla geliyordu ve bazen tek istediğim hepsini çıkarıp atmak oluyordu.
Etrafta konuşan, oradan oraya derse yetişmek için koşan insanlar vardı. Herkes de bir tedirginlik boy gösteriyordu. Üniversite böyle bir yerdi. Her türden telaş ve ağrıyı barındırabiliyordu. Gerçi, bu sadece üniversiteye özel bir durum değildi. Sadece daha fazla artıyordu o kadar.
Daha fazla sorumluluk oluyordu, daha fazla yoruluyorduk. Lisedeyken böyle düşünülmüyordu ama. Lise bitince daha iyisi olur, daha iyi yaşanır gibi bir hisse kapılıyordu gençler. Fakat böyle bir şey yoktu.
Maalesef asıl hayat üniversiteye geçince başlıyordu ardından bitip daha gerçek bir hayata geçiriyordu bizi. Hayır yani, düşündüğümüz kadar masum bir hayat beklemiyordu bizi burada.
Yerimde biraz daha doğrulmaya çalıştığım da yüzümü buruşturdum.
Vücudumun ağrısından hareket bile edemiyordum doğru düzgün. Bu sırada Jimin'in bakışlarını üzerimde hissettim. Tepkilerimi izliyordu ve sinirli görünüyordu."Yüzünü buruşturup durma. Bir tane de ben geçireceğim şimdi." dedi yerinden yavaşça doğrulurken.
Karşımda, ellerini geriye, çimenlere yaslayarak oturdu. Bağdaş kurup bana kaşlarını çatarak baktı. Bu haliyle vahşi bir aslanı andırıyordu. Fakat bunun için fazlaca da sevimlilik barındırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After The Match •Taekook•
FanfictionÖyle tutkulu sevişiyoruz ki Aklım başımdan gidiyor her zerren için. Başka aşk tanımıyorum ben. Sadece seni biliyorum. •●•