Bölüm Şarkısı: Miley Cyrus - Angels like you
Bölüm 19: Senin gibi melekler benimle cehenneme uçamaz.
Yaşanılan çoğu şeyin insanlar üzerinde büyük ya da küçük fark etmeden etkileri olurdu.
Söylenilen herhangi bir söz, bir sohbet esnasında arka fonda duyulan kısık sesli bir şarkı, öylesine bir sokakta dolanırken altından geçtiğin sokak lambası...
Önemli olan sohbettir ve sohbetiniz devam ederken arkada duyulan şarkı kaç zaman geçerse geçsin tekrar duyduğunuzda size o sohbeti hatırlatır.
Belki de öylesine geçtiğiniz bir sokakta altında dinlendiğiniz sokak lambası önemsizdir fakat hangi duygu ve hislerle o sokak lambasının altında olduğunuz sizin için değerli ve unutulmazdır.
Belki asla ama asla aklınıza bir kelime esmez, o kelimeyi saatlerce düşünmezsiniz. Ama sizin için önemli olan bir insanın kurduğu cümle içinde geçtiği için artık önemsiz bir kelime olmaktan çıkar.
İnsanlar kabul etmese bile her şeye anlamlar yükleyerek yaşar. Yasak bir aşka anlam yükler, bir efsanenin meyvesine kesin olmasa bile anlam yükler. Çünkü anlamlar hayata renk katar.
Canın yanması da bir renktir. Tıpkı gülmek gibi ağlamakta bir var oluştur, yaşamaktır, nefes almaktır. Hayatın anlamı yalnızca gülmek, eğlenmek değildir. Gülmek varsa eğer yaşamda ağlamakta vardır.
Çünkü insan ağlamayı bilmezse gülmek ne demek anlayamaz. Her zaman gülüp eğlenirse bir insan hayatın anlamı kalmaz. Ağlasın, zorluk çeksin ki sıkıntısı geçtikten sonra gülümsemenin bir anlamı olsun.
Düzen düzen deyip duruşu bundandı.
Tanrı bir düzen var diyorsa, o düzen bundandı.
Hiç yağmazsa yağmur, çıkar mı gökkuşağı? Hiç çekilmezse bir dert, sıkıntısız günler anlam kazanır mı? Hiç yanlış yapılmazsa, doğruların cevabı bulunur mu?
Bu yüzden anlamlıydı her şey. Çünkü nefes alıyorduk ve nefes alırken çok fazla şey yaşıyorduk. Kötü ya da iyi, hiç fark etmiyordu. Her şey bir düzenin eşiğinde yaşıyordu.
"Jungkook, uğraşmana gerek yok."
"Evet gel artık, yorgunsun zaten."
Yoongi'yi onaylayarak konuşan Yujun'a karşı göz devirdim. "Elim kopuk değil ya, saçma sapan konuşmayın." dedim son olarak küçük küçük dilimlediğim narları meyve tabağının ortasına koyarken.
Sanki ölümden dönmüşüm gibi davranıyorlardı. Alt tarafı biraz dayak yemiştim ve şu an çok olmasa da iyiydim. Yalnızca meyve tabağı hazırlıyordum ayrıca, ekstra zor bir uğraşım yoktu.
Nardan arta kalan parçaları tezgahın üzerinden alıp çöpe attım ve kızaran parmaklarımı suya tuttum bir süre. Ardından meyve tabağı ile içeriye geçip Yujun'un yanına oturdum.
"Ne çattın kaşlarını?" dedi Yujun saçlarımı karıştırıp. Meyve tabağından bir dilim elma alarak koltukta geriye yaslandı.
"Sinir ettiniz beni." dedim Yujun gibi arkama yaslanarak. Yoongi gülüp ayaklarını orta sehpaya uzattı. "Ölmüşüm gibi davranmayın bana."
"Tamam ağlama hemen turp gibisin." dedi Yoongi dalga geçer gibi. "Sevgiden de anlamıyorsun." Sırıtıp bir nar parçasını aldı eline ve keyifle yemeye başladı. Aynı zamanda gözlerini üzerimde gezdiriyordu.
Akılları sıra benimle eğleniyorlardı. "Bir de seni pataklayacağım, Yoongi kaşınma." dedim keyifsiz ama onlar gibi eğlendiğimi belirten bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After The Match •Taekook•
FanficÖyle tutkulu sevişiyoruz ki Aklım başımdan gidiyor her zerren için. Başka aşk tanımıyorum ben. Sadece seni biliyorum. •●•