Bölüm Şarkısı: Pinhani - Bilir o beni
Bölüm 18: Bana acımadı ama sever o beni.
Hayatın neresinden tutarsam, oradan kopuyordu gelecek.
Parmaklarım arasından fütursuzca akan kan gidenlerin eseri iken, yalvaran dudaklarımın sızısı benim içimi eziyordu. Tıpkı saatin içinde ezilerek hareketlilik halini yitiren akrep gibi.
Elimi uzatıyordum kurtulmak için. Gururu bir kenara bırakıyordum ve hayatım için savaşmak adına elimi yardım dilenircesine insanlara uzatıyordum. Ama tutmuyorlardı, tutsalar bile sonunda bırakıyorlardı.
Belki beni anlayabilirsiniz.
Eğer birini yanınızda istiyorsanız ve karşınızdaki kişi istemeyerek, sırf sizin gönlünüz olsun diye yanınızda kalıyorsa, kalmasının ne manası var ki? Kalmasın, gitsin daha iyi.
Çünkü hiç sevilmeyen bir kalp, yalan sevgiye bulanmış bir kalpten daha az hasarlıdır.
Daha fazla acı vermek yerine, bırakın ellerimizi, bırakın ellerini. En başında tutulmayan ellerimiz için en büyük acı bu diyeceğiz fakat böyle olmadığını geçte olsa anlayacağız.
Ellerimiz tutulup, ruhumuz terk edildikten sonra en büyük acının yalan sevgi olduğunu anlayacağız.
Yalvarıyorum, hayatıma giren, girmeye çalışan her insana yalvarıyorum. Ya şimdi gidin devam etmeyecekse sevginiz. Ya şimdi çekin elinizi kendinizden emin değilseniz.
Ya da hiç tutmayın ellerimi.
Çünkü ben artık kanı ruhuma sıçramış insanları uzaktan izlemek istemiyorum.
"Kim Sung ve Jeon Yang Lee."
Sesler kulaklarıma doluyordu. Kimin sesi olduğunu biliyordum fakat bu sesten başka onlarca ses daha duyuyordum. Hepsi o kadar farklıydı ki, hissettirdikleri aynı olsa da farklıydı işte.
"Üçüncü kat, salonun sonunda sağ tarafta olan oda efendim."
Her yer bembeyazdı. Bu beyazlık iyi hissettirmiyordu ama, diğer beyazlardan çok daha farklıydı. İçinde tonlarca kan vardı, tonlarca acı, gözyaşı...
Bu beyaz hayatta ki en kirli beyazdı, en ölümlü beyazdı.
Hastaneler neden beyaz olur ki?
Beyaz renk, temizliği temsil eder çünkü.
Hastaneler temiz görünse bile öyle değildir ki.
Evet, öyle.
Peki ne diye beyaz o zaman?
'Ben temizim' demek istiyorlar.
Beyaz rengin üzerinde kir çok belli olur.
İşte bu yüzden beyaz her yer.
Anlamıyorum.
'Bak, ben beyazım ve karşında en saf halimle duruyorum. Çünkü bana güven istiyorum, beyazıma kir bulaşırsa bunu en saf haliyle gör istiyorum.' demek.
"Teşekkür ederiz."
Yürümeye başladık tekrar. Soluk soluğa kalmıştık. Peki neden soluk soluğa kalmıştım ben? Korku muydu bu içimde ki yoksa boşluk muydu, bilmiyordum.
Babamız ölüyor mu, diye bir ses duyuyordum içimde bir yerde ama cevap veremiyordum. O bizim babamız değil diye haykırmak istiyordum ama hiçbir şey yapamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After The Match •Taekook•
FanfictionÖyle tutkulu sevişiyoruz ki Aklım başımdan gidiyor her zerren için. Başka aşk tanımıyorum ben. Sadece seni biliyorum. •●•