Bölüm 5

150 88 74
                                    

Hellooo!

Merhabalar canlarım benim, yeni bir bölümle karşınızdayım. Girişim biraz YouTube girişi gibi oldu ama olsun. Önceki bölümüzden bu yana nasılsınız? Ben yeni bölümü yazıyor olmakta yada paylaşıyor olmakta çok heyecanlıyım. Umarım bölümü beğenirsiniz.
OY ve Yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar dilerim.

"Merhaba Erva doğru bir zamanda mı aradım bilmiyorum ama hastaneye acil gelseniz iyi olacak."

Bir şey olmuştu Sevgi'ye, Yaman'a bir şey olmuştu. Hızlıca oturduğum sandalyeden kalktım. Kalkışımla sandalye geriye düşmüştü. O an bütün gözler bana döndüğünde Akın da benimle beraber ayağa kalkmıştı.

"Ne oldu? Onlara ne oldu Pelin?" dedim. Sesim o kadar can yakıcı ve yüksek çıkmıştı ki değil buradaki insanlar dünya beni duymuş olabilirdi.

"Erva seni endişelendirmek istemiyorum. Sevgi'nin tansiyonu yükselmiş. Biliyorsun zor bir hamilelik geçiri..." dediğinde gözlerimi yumarak sözünü yarıda kestim.

"Sana ne oldu dedim Pelin..."

"Erken doğum olabilir bebeğin kalp atışlarında sorun tespit ettik." dediğinde beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Kulaklarım duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu. Elimdeki telefon yere düştüğünde yerin altımdan çekildiğini hissediyordum. Beynim uyuşuyordu.

Yaman... Yamanıma bir şey olmuştu. Abimin bana emanet ettiği evladına bir şey olmuştu.

Ellerimle masadan destek aldığımda gözlerim dejavu yaşarcasına o an'a gitmişti. O günü tekrar yaşıyor gibiydim. Çığlıklar tekrardan kulağımda yankılanıyordu. Ellerimin üstüne bir el kapandığında bunun Akın olduğunu gördüm. Bana bir şey söylüyordu. Bir şeyler anlatıyordu. Ama sesini duyamıyordum. Yada ne dediğini anlamıyordum. Benim gitmem gerekiyordu. Benim Sevgi ile Yaman'ın yanına gitmem gerekiyordu.

Burada zaman kaybedemezdim. Onların bana ihtiyacı vardı. Benim onların yanında olmam gerekiyor. Burada zaman kaybedemezdim.

Ellerimi Akından kurtardım ve hızlıca yerdeki telefonumu aldım. O beni şaşkın bakışlarla izlerken gideceğimi anlamış ve kendi eşyalarınıda almıştı. Ben onu beklemeyerek hızlı hareketlerle mekandan çıkarak koşmaya başladım. Zemin yağmurdan dolayı ıslanmıştı ve çamur koşuşumu yavaşlatıyordu.

"Erva dur!" Akın arkamdan sesleniyordu ama onu dinlemiyordum. Şuan lanet olası bir yerde onlardan çok uzaktaydım. Ve lanet olsun ki ben yine başaramamıştım. Bana emanet edilen insanları tek başına bırakmıştım. Onları koruyamamıştım.

Ne diye buraya gelmiştim ki onları tek başına, yalnız bırakmıştım. Yanlış yapmıştım. Benim onları yalnız bırakmamam gerekiyordu. Şaun bana ihtiyaçları vardı ama ben onlardan çok uzaktaydım.

"Erva!"

Akın tekrardan bana seslendiğinde ona döndüm. Arabanın yanına gelmiştik. Derin nefes alarak yanıma geldi. Ben ise sinirli gözlerle ona baktım. Onun yüzünden gelmiştim bu dağ başına ve arabam yoktu. Ne gereği vardı bu gün bilmişlik yapmanın.

"Şu lanet arabayı aç ve beni hemen hastaneye götür.!" dediğimde hiç bir şey demeden yanımdan geçip hızlıca arabayı açmıştı. Bende onun ardından bindiğimde arabayı çalıştırdı.

"Ne olduğunu anlatacak mısın.? Birine bir şey mi oldu.?" dedi ana yola çıktığında, sesi o kadar sakin çıkmıştı ki istemsizce gözlerimin dolmasına sebep olmuştu."Erva birşey der misin kime ne oldu?" bakışlarımı camdan çekerek Akına döndürdüm. O benim gözlerime anlamadığım bir şekilde bakarken benim gözlerimden yaşlar akıyordu. Dudaklarımı yalayarak dudaklarımı araladım.

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin