Merhaba canlarımm... Yeni bölüm ile karşınızdayım. Gecen bölümü çok heyecanlı bir yerde bıraktığımı biliyorum. Onun için arayı çok açmayarak yeni bölüm ile heyecanınızı sonlandırmaya geldim. Şimdiden size iyi okumalar dilerim
"Niye.? Abimi sen mi öldürdün Çetiner " dedim .
Sözlerimle gözleri gözlerimde dona kalmıştı. Sanki o yeşil gözlerinin bir anlığına alev aldığını gördüm. Kır bahçesi gözleri anlığına alev almıştı. Ama o kadar kısa bir zamandı ki ateş birden sönmüş. Ateşin alevleri yerine sis dumanları çökmüştü. yeşil gözleri bir anlığına çam yeşiline dönmüştü.
Ne zamandır nefes almadığı fark ettiğimde ciğerlerime temiz havayı doldurdum. Ama birbirimize çok yakın olduğumuzdan dolayı ciğerlerime onun kokusu da dolmuştu.
Gözleri gözlerimdeydi hala, o sis dumanı gözlerinde süzülerek yavaşça kaybolmaya başladığında, o dumanın benim genzimi yaktığını hissetmiştim. Boğazımdaki yanma ve kurulukluğu geçirmek için yutkunduğumda, aramızda yutkunuşumun sesi yankılanmıştı.
O bir anda gözlerini kapatıp geri açtığında artık o gözlerde ne bir yangın nede yangından kalan küller vardı. Ellerini birden yanaklarımdan çektiğinde bedenim üşümüştü. Ne zamandır elleri yanaklarımdaydı.? Çünkü yanaklarımdan ellerini çekince soğuya çekilmişe dönmüştüm. Bedenim kısa anlığına sıcaklığına hapsolmuştu.
Akın bedenini benden uzaklaştırdığında, artık eski yerindeydi.
"Neyden bahsediyorsun.?"Tepkisizdi. Bir katile göre fazla şaşkın görünse de soğuk kanlı olup mantıklı düşünebilecek bir zekaya sahipti. Bunu kısa zamanda anlamamla alakası yoktu. Bunu duruşundan, konuşmasından ve gözlerinden anlayabiliyordum.
Uzun zamandır o kadar kedini zeki sanmış insanların arasındaydım ki zekaya sahip birini gördüğümde bunu fark edebiliyordum. Tabi kendini zeki sanmış kişilerin başında onun babası yer alıyordu.
Orhan Çetiner kendini övmeden geçmeyen, ukala, gözünü hırs büyümüş. Para için her işi gözü kara girecek ve her şeyi onlar için yok edecek. Ve bildiğim bir çok şey. Aslında Akın ile ukala kısmı benzemiyor değildi. Fakat ikisi de birbirleri ile zıtlardı. Tabi bunu öğrenmek için daha erkendi. Belkide Akının bilmediğim bir çok şeyi olabilirdi. Çünkü şuan bildiklerim 5 parmağımı geçmiyordu.
"Bildiğini düşünüyorum." dediğimde bende bedenimi eski yerime döndürmüştüm. Beni sarsarken koltuğun ucuna kadar çekmişti. Onun için kalcamı koltuğun sonuna kadar ittirerek ayaklarımı eski haline getirdim.
"Erva açık konuş" dedi. Sesi bana bu zamana kadar kullandığı, ses tonundan daha hiddetliydi.
"Sen emin misin.? O gün bu gün mü.?" dedim sorumu çelişki haline getirerek. O dediklerim ile afallamış ve gözlerin benden kaçırmıştı. Başını başka bir yere çevirdiğinde boyunun sol tarafındaki damarın şiştiği gözüme çarptı. O mavi damarlı kalın damar, kızıla dönerek etrafında kızarıklar oluşturduğunda doğru yolda olduğumu fark ettim. Akın sinirleniyordu. Ve bu ilk defa oluyordu. Akın konuştuğumuzdan beri ilk defa bana karşı içindeki gerçeği yüzüne vuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Mystery / ThrillerGerçeklerim aydınlığa kavuşmayı beklerken benim ise karanlığı ayırt etmem gerekiyordu. Öyle çıkmaz bir yolun ortasındaydım ki yolların birbirinden hiç bir farkı yoktu. Belkide köşeme çekilip hayatın akışını izlemeliydim. Ama benim öyle bir şansım yo...