Merhabalar canlar iyi okumalar dilerim🌸
Üzgünüm ama bunu Baban istedi. Bu senin babanın eseri.
Merhaba Akın Çetiner tekrardan tanışalım. Ben Erva SEFİROĞLU babanın eseri olup babanın canını almaya geliyorum.
Öyle bir tufan ile ortalığı birbirine katmaya geliyorum. Yüzeyde sizden bir parça bırakmamaya geliyorum.
Gelecekteki müstakbel karına şimdiden gocunma olur mu.? O soyadınızın kökünü kurutmaya geliyorum. Siz soyadınızın her yere yayılacağını düşünürken ben sizin soyadınızı bu yeryüzünden silmeye geliyorum. Bunu yapacak mıyım.?Evet tam olarak bunu yapacağım. Bana bunu yaptırmak zorunda bırakan herkese, yaptıklarımın mislini hesap sora sora onlara yapacağım.
Keşke soyadınızı kime vereceğinizi iki kere düşünseydiniz. Çünkü soyadınızı vereceğiniz kişi Erva Sefiroğlu sıradan bir kadın değilim ve hiç bir kadın hiç bir zaman sıradan değildir.
Herkes bir kadının acısından doğan intikamdan korkmalıydı. Ve eğer bir kadın intikamı kolay yoldan değilde zor yoldan seçtiyse, işte o zaman daha çok korkmalıydı. Çünkü bir kadın intikamı sever ama kolayı olanı değil, zor olanı severdi.
Kolay oyunlar ile mağlubiyeti sevmeyiz. Bize zor gelen her zaman daha çok haz vermiştir. Bizler kolay lokmaları değil. Çiğnemekten zevk alabileceğimiz oyunları oynamayı severiz.
Ama benim amacım intikam değil. Onlardan istediğim sıradan bir şey değildi. Onlardan istediğim benim elime bulaştıkları bu kanı ait olduğu yere ulaştırmaktı.
Yani benim amacım...
Ellerime bir sıcaklık yayıldı. Bu his bütün bendemi altüst etti. Öyle bir sıcaklıktı ki bu beni içine çekiyordu.
Hayır hayır hayır bu olmamalıydı bunu yapmamamlayım hayır.! Ben buna izin vermemeliyim.
Hayır lütfen hayır!
Ellerimde yayılan sıcaklık hissine baktım. Avuçlarım kan içindeydi. Gecenin karanlığında bir ışık gibi parlayan bu sıvı beynimde patlama etkisi yarattı. Avuçlarımdan damlayan kıpkırmızı kan bedenimi delip geçiyor. Yerdeki cansız bedenin oluşturduğu kan gölüne damlıyordu. O göl gecenin karanlığında bir kara delik gibi duruyordu. Ve ben o deliğe baktıkça içim gidiyordu.
Bakışlarımı tekrardan kanlarla boyanmış ellerime döndürdüm. Midem bulandı. Midem o kadar bulandı kokusu ciğerimi yaktı. Ama beynim yaşananları idrak edemedi. Gördüklerine inanamadı. Duyduklarına anlam veremedi. Sadece bildiğim ve hissettiğim ölümün nefesiydi. Yanı başımdaydı. Kısık ve sessiz aldığı nefesler ölümün habercisiydi. Bu kadar yakın mıydı ölüm? İlk defa ölümün bu kadar yakın olduğunu hissetmiştim.
Gözlerim ellerime ve yerde yatan bedene kaydı. Ve ben o an akan zamanın durduğunu hissettim. O yerde yana düşmüş kum saati gibi benim içinde zaman durmuştu. Kulaklarıma bir uğultu yankılandı. O an bir ses...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Misterio / SuspensoGerçeklerim aydınlığa kavuşmayı beklerken benim ise karanlığı ayırt etmem gerekiyordu. Öyle çıkmaz bir yolun ortasındaydım ki yolların birbirinden hiç bir farkı yoktu. Belkide köşeme çekilip hayatın akışını izlemeliydim. Ama benim öyle bir şansım yo...