1︙ ❝Beklenmedik misafirler.❞ (değiştirildi)

1.5K 102 34
                                    

Uyumaya çalışıyordum ve birden ilk bölümde maskeli baloya dair hiçbir şey olmadığı aklıma geldi, özür dilerim. Bölüm değiştirildi.

Bölüm şarkısı; toxic, 2WEI (cover)

İyi okumalar.

"Dans edelim mi?"

Ellerim ile oynamayı kesmiş, bana dans teklifi sunan güzel kıza bakmıştım. Pembe renkteki maskesi, mavi gozleri ile çok uyumlu gözüküyordu. Dans etmek çok isterdim ama, başım çatlıyordu. Bu yüzden kızı nazikçe reddetmiş arkama yaslandıktan sonra önümde duran flut şampanyayı elime almış tek dikişte bitirmiştim.

Dışarıdan tuhaf sesler gelirken, bardağı sertçe masaya koymuştum. Sesleri ormanın derinliklerinde oluşumuza veriyordum. Neden korunaklı olmayan bir ormandaki mezuniyet partisine geldin derseniz -normalde okulda yapılacaktı, ancak müdürün şımarık kızı kendine üniversiteye geçmeden önce aksiyon aradığı için müdür mezuniyeti buraya taşımıştı. Üstüne de kız istedi diye maskeli balo yapılmıştı.-  buradaki arkadaşlarım ile bir daha görüşemeyecektik, çünkü babam yurt dışından teklif almıştı ve bu teklif reddetmek için fazla güzeldi. Cama yeniden baktığımda kanlı ellerini cama sürten, uzun saçlı, bembeyaz tenli, kırmızı dudaklı bir kıza denk geldim. Gördüklerime inanamayıp, başımı hızla iki yana salladım. Hayır, hayır gerçek olamazdı bu. Gözlerimi açtığımda camda sadece kan lekeleri vardı. Etraftaki sesler artınca, Namjoon'un omzunu dürtmüş bana bakmasını sağlamıştım. "Ne oldu Taehyung?" Titreyen elimin işaret parmağını cama doğru kaldırmıştım. Namjoon gördüğü manzara ile yutkunmuş, elimi tutarak beni masadan kaldırmıştı.

Ancak kapının kırılma sesi kulaklarımızı doldurunca olduğumuz yerde beklemek zorunda kalmıştık. Korkumu dizginleyemiyordum. Ayaklarımın bile titrediğini hissediyordum. Bu son muydu yani, ölecek miydik?

Kulaklarımızı boğuk bir kahkaha doldurunca resmen herkes anlaşmış gibi sesin geldiği yöne bakmıştı. Ağzından kanlar akan, bembeyaz tenli, uzun dişli bir adam kahkaha atıyordu. Vampir demek istiyordum ama, bilirisiniz ya vampirler sadece kurgudan ibaretti. Öyle değil mi?

"Partinize neden bizi davet etmediniz ki? Bizim yaşam alanımızda, bizden habersiz yaptığınız partinize?"

Son kelimelerini bağırarak söylediğinde irkilmiştim. Bununla birlikte Namjoon elimi olabilirmiş gibi daha da sıkı tutmuştu. Önümdeki çocuk ilk kendine gelenimiz olmuştu. Koşarak kırdıkları kapıya gitmeyi hedeflerken en önde duran, az önce bağıran adam onu tutmuş üstündeki saten gömleği yırtarak uzun köpek dişlerini çocuğun esmer boynuna geçirmişti. Sanırım bu kişiler gerçekten vampirdi. Bu arkasında duran belki yüzlerce vampiri harekete geçirmiş hepsi bize doğru koşmaya başlamıştı. Herkes çığlıklarla birbirini itiyor, maskelini yere atıyordu. Namjoon beni çekiştirmeye çalışıyordu ama ben hala o çocuğun kanını sonuna kadar emen adamı izliyordum. Adamın gözleri mıknatıs gibi beni bulduğunda gözlerini irice açtı, çocuğu tutan kolları gevşedi ardından ben daha ne olduğunu anlayamadan bana doğru koşturmaya başladı. Namjoon adamı görünce hemen önüme geçmiş adamın bana saldırmasını engellemişti. Adam çok hızlı bir şekilde yanımıza gelmiş, Namjoon bana ulaşmasını engellediği için Namjoon'un bir şey yapmasına izin vermeden boynuna kanlarla kaplı olan dişlerini geçirmişti. Namjoon ölesiye çığlık attığında, gözümden yaşlar akmaya başlamış, yanaklarımı ıslatmıştı. Bir şey yapmam gerekiyordu, kaçmam gerekiyordu. Ancak ben sadece Namjoon'un kanını emerken gözlerini bana odaklamış olan adama bakıyordum. Göz tamasını kesmemi engelleyen bir şeyler vardı. Çok yoğundu gözleri. Sanki hayatım boyunca hissettiğim bütün duygular orada toplanmıştı.

Ayrıca, tanrım Namjoon benim yüzümden ölmüştü. Sırf ben kendime gelemediğim için, sırf, sırf hareket edemediğim için ölmüştü.

Adam Namjoon'u papuç gibi kenara fırlatmış, kanlı elleri ile benim yaşlarla ıslanmış olan yanağımı tutup, baş parmağı ile sanki kristalden yapılmışım gibi yanağımı okşamıştı.

"Salvatore, seni o kadar özledim ki..."

Yavaşça maskemi başımdan geçirerek çıkarmış, kanlı dudaklarını, dudaklarıma bastırmıştı. Kan tadı, gerçekten berbattı. Üstüme bir ağırlık basarken kendimi yabancı adamın -yani vampirin- kollarına bırakırken, duyduğum son söz; "Seni yuvana geri götüreceğim." olmuştu.

selam, bayağı kısa oldu ama ilk bölüm olduğu için diyelim, umarım beğenirsiniz artık ne zaman okursanız.

selam, bayağı kısa oldu ama ilk bölüm olduğu için diyelim, umarım beğenirsiniz artık ne zaman okursanız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Diğer bölümde görüşmek üzere.


masquerade | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin