15︙ ❝Dünya... Korkutucu biliyorum bebeğim.❞

286 26 0
                                    

Bölüm şarkısı; neon lights, pim stones

İyi okumalar.

Düşünüyordum.

Birçok şey hakkında düşünüyor, odanın kenarında kendi kendimi yiyordum. Ne hakkında düşündüğümü de bilmiyordum ne yazık ki. Bilseydim, ortadan kaldırmanın bir yolunu arar bir şekilde kendimi bu durumdan kurtarmaya çalışırdım. Fakat olmuyordu işte, Jeongguk olmadan aklımdaki düşüncelerden bile kurtulamıyordum.

Nefret ettim kendimden, ben ona muhtaç mıydım ki? Birkaç ay önce varlığından haberim dahi yoktu. Fakat şimdi, onu özlemiş her şeyimi onun yapmasına alışmış bir şekildeydim.  Kollarımı etrafıma sardım ve çıplak ayaklarıma bakmaya başladım. Onun ayaklarını kendi ayaklarımın yanında görmeyi çok özlemiştim.

Yerimden kalktım ve yavaş adımlarla bulunduğum Jeongguk'un odasından çıktım. Günler gerçekten de geçmek bilmiyordu. İşinin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu, sormaya fırsatım olmamıştı. Zira; Jeongguk bana yüz yüze bile gidiyorum dememiş, sadece sehpanım üzerine el yazısı ile, "İlk önce, günaydın Taehyung'um. Bir süreliğine işim var, yani bir süre burada olmayacağım. Çok uzamayacağından emin olabilirsin. Bunu yüz yüzeyken de söylemek isterdim lakin, anlarsın ya çok güzel uyuyorsun ve ben seni kaldırmak istemiyorum." yazmıştı. Uyanınca uzun bir süre notla bakışmış, karnım guruldayınca anca kalkabilmiştim yerimden.

Merdivenlerden birisinin çıktığını duyduğumda, merakla merdivenlere doğru yürümüş gelene bakmaya çalışmıştım. Meraklanmamın nedeni ise; Jeongguk'un buraya ikimizden başkasının giremeyeceğini söylemesiydi. Duyduğum ses ile gözlerimi far görmüş tavşan gibi açmış, yavaş adımlarla merdivene doğru yürümeye başlamıştım. Üstüne atlayarak onu şoka sokmak istemiyordum.

"Taehyung...?"

Jeongguk'un adımı seslenmesi ile hızla ona doğru koştum, yanına ulaştığım gibi kucağına zıpladım ve sanki son sarılmamızmışçasına sarıldım bedenine. Kolları belimi sarınca, istemsizce göz yaşlarım aktı. Bu duygusallığıma şaşırırken, yanındaki yaşlı diyebileceğim kadın hafifçe eğildikten sonra elindeki bavulları yere koymuş, merdivenlerden inerek bizi yalnız bırakmıştı. 

"Beni çok mu özledin?" dediğinde başımı kaldırmış, alnına dudaklarımı bastırdıktan sonra başımı geri boynuna gömmüştüm. Cevabımı bu şekilde verdiğimi anlamış, konuşmam için beni zorlamamıştı.

Yavaşça kucağından inmiş, biraz geri çekildikten sonra gözlerimden akan yaşları silerek gülmüştüm.

"İyice bebeğe benzedim." dediğimde gülmüş, yerden bavulları alarak odasına doğru gitmeye başlamıştı. Hemen arkasından gitmiş, kapıyı onun için açtıktan sonra koltuğa oturmuş, onu izlemeye başlamıştım. Birkaç dakika sonra, eşyalarını yerleştirmiş, bir valizi alarak yanıma gelmişti. Şaşkınca ona bakarken, o hemen önüme oturmuş valizi aramıza alarak fermuarını çekerek açılmasını sağlamıştı.

İçinde çeşit çeşit mumlar, kitaplar, giysiler, çikolatalar ve diğer hoşuma giden birçok şey vardı. Bunları nereden bildiğine şaşırmış, bunu ona sormak için konuşmaya başlamıştım.

"Bunları sevdiğimi nereden biliyorsun?" dediğimde omuz silkmiş, gülerek konuşmuştu.

"Kuşlar söyledi diyelim."

Gülmüş, getirdiği çikolatalardan herhangi birini alarak yemeye başlamıştım. Bu onu güldürürken, ben kıyafetlere bakmaya başlamıştım. Buraya gelmeden önce giydiğim tarzda kıyafetlerin olması beni şaşırtmıştı.

"Bunlar..."

"İnsanların yaşadığı yere gideceğiz." dediğinde kaşlarımı çatmış, bunun gerek olup olmadığını sorgulamıştım.

masquerade | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin