Bölüm. 16: Kaçmak.

3.8K 184 66
                                    

"Ya sen ne diyorsun? Kanlı çarşaf ne demek! Ne kanlı çarşafı!" diye bağırdım. Her şeyi beklerdim ama bunu beklemezdim gerçekten. Ne kadar adi bir kadındı böyle? Ne kadar iğrençt bir iftira atıyordu başka bir kadına. Sırf kendi oğlu için bir kadının iffetine laf atıyordu.

Han'da ki herkes öyle bir şaşkınlıkla bakıyordu ki böyle bir şey asla beklemiyordu.

"Yalan mı? Hepimiz kızım Narin'in düğününden sonra aniden bayılmanı anlayamamıştık. Oğlum Mirza seni konağa götürdü. Oğlumun kanına girmişsin. Kanlı çarşafını o gece sepette yakaladım. Bir de kimse görmesin diye saklamışsın." dedi.

Mirza anasına doğru atak yapacağı zaman Devran araya girdi ve beklemediğim bir şekilde beni savundu. "Ana yeter. Ben biliydim bu kadar ileri gideceğiniz. Ağabeyinin de uyarmıştım. Bir kadının namusuna iftira atmak ne sana, ne bizim ailemize yakışır." dedi.

Oğluna dönerek öyle bir bağırdı ki sanki gerçekte ben böyle yapmışım da oğluna haksızlık yapılıyormuş gibi.

"Ne yeteri! Asıl bu kıza yeter! Oğlumun gönlüne, kanına girip yüz üstü bırakıp, oğlumun gözü önünde nişanlısı ile konuşuyor. Oğlum acı çekiyor ama öyle seviyor ki ses etmiyor konuşmasına. Kendi şehrimizde özgürce geziyor. Oğlumu görmezden geliyor. Ama oğlum öyle yürekli ki o geceyi kimseye söylemedi." Elini kaldırarak oğluyla beni insanlara gösterdi. "Deyin hele. Töremiz, geleneklerimiz belki değil midir ey ahali. Bu kızın oğlum ile evlenmesi gerekmez mi?" Sonra da güldü. "Evlenmezse töremiz gereğince öldürülmesi gerekir ama oğlum kıyamıyor. Biliyor çünkü kabul etmeyeceğini ama kimseye demiyor."

Bunları dedikten sonra Mirza hışımla annesinin kolunu tuttu. "Yürü. Yeterince rezil ettin bizi. Ben kendimi sevdireceğim, sevmiyorsa zorla olmaz demedim mi! Nedir bu yaptıkların ana! Böyle mi sevdireceksin oğlunu ha! Aksine nefret ettiriyorsun?" Bağırarak anasının kolunu mengene gibi tutmuş bir şekilde sürükledi. Fakat Gülsüm Şahman kolunu hışımla çekti.

"Bırak. Artık bu kızı savunma. Yalanlarını örtbas etme. Yeter. Desene bu kız beni kendine sevdalandırdı. Kandırdı. Kanıma girdi. Sonra da terk edip gitti diye. Niye saklisan oğul? Yeter kendine acı çektirme!"

Mirza bir anda, "yeter!" diye gürledi. Han'daki insanlara döndü.
"Bu doğru değildir. Ne Azra bana yaklaşmaya çalıştı, ne de kandırmaya çalıştı. Eli elime, gözü gözüme değmedi. Doğru değildir. Anamın söyledikleri doğru değildir. Azra'ya sevdalanan benimdir. Bu kız bana değil umut vermek, yüzüme bile bakmadı. Ona sadece ben sevdalandım. Eğer birisi tek kelimeyle bile ederse çeker vururum!"

Annesinin yalanmasına Gülsüm Şahman kolundan tuttu ve bir anda tokat attı yanağına. Elim şaşkınlıkla ağzımı bulurken Gülsüm Şahman oğlunun sözlerine rağmen beni karalamaya devam etti.

"Demek ananın sözlerini bu kız uğruna yalanlarsın ha! Sen benim gözlerimin önünde acı çekerken hâlâ onu aklamaya çalışırsın!"

Deli gibi bağırıyordu. Zavallı Şehmuz amca ne yapacağını şaşırmışçasın anne oğula baktı.

Mirza'nın tokattan yana dönen yüzü bana dönükken gözleri gözlerimi buldu.

Gözlerimi kaçırdım. Kendimi suçlu hissettim fakat suçum yoktu. Biraz vardı gerçi. Bilerek yanında Emirle öyle konuşmuştum. Ama böyle olacağını tahmin edememiştim. Elif'in koluna sinerken gözlerimi kaldırıp, yüzüne baktım. Bana gözlerini bile kırpmadan baktığını gördüm. Yutkundum. Elimi yumruk yapıp, kalbime bastırdım. Başını yavaşça annesine çevirdi. Tokat yememiş gibi annesinin elini alıp avuç içini sıkıca tuttu. Gözlerine keskince ama bir o kadar saygılıca baktı.

KAYIP UMUTLAR ( ASKIYA ALINDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin