Elif ve Berfin ile erkenden kalkmış, avluda sohbet ediyorduk. Aradan birkaç gün geçmişti. Bugün Narin'in düğünü vardı. Çalışanlar ile ev dolup taşıyordu. Çok kalabalıktı. Hazırlıklar yapılıyordu. Elif ve Berfin ile birkaç işe de yardım etmiştik. Kızlar ile sohbet ederken Eyşan denen kız ve iki abisi Halil Candaroğlu ve Kendal Candaroğlu gelmişti. Halil'i otogardan tanıyordum. Bir masum insanı haksız yere vurmuştu. Asla unutmamıştım.
Eyşan denen kız yanımıza gelerek yanı başımızda durdu.
" Hayırlı olsun Berfin. Bacın gelin gidiyor. Sıra sana da gelecek. Seninki de yanındadır. " dedi. Dilaver Ağa'nın Demirhanlara Berfin'i vermesinden bahsediyordu.
Berfin, Eyşan'a alaylıca gülümsedi.
" O iş iptal oldu Eysancım. Abim halletti valla. " dedi.Eyşan'ın yüzü düşerken, bakışları ben ve Elif'e baktı. Hoşnutsuzca bakarken yanımıza abisi Kendal ve Halil gelmişti. Daha düne kadar birbirlerine silah çeken adam nasıl buraya geliyordu anlamıyordum. Gülsüm teyzenin kardeşinin akrabalarıydı ama sonuçta silah çekmişlerdi. Ve hiç bir şey olmamış gibi konağa geliyorlardı.
Halil denen adam beni izlemeye başlayınca rahatsızca kıpırdandım. Kendal denen herifte Elif'e bakıyordu. Elif benim kadar dayanmamış olacaktı ki Kendal'a ters bakışlarla. " ne bakıyorsun? " diye sordu.
Kendal rahat bir tavırla, sırıtarak,
" heeç. " dedi.Elif kaşlarını çatarak kollarını göğsünde birleştirdi ve Kendal'a
" o pis bakışlarını çek gözlerini oyarım." dedi. Sırma ve Elmas Kendal'dan bahsetmişti. Kızları rahatsız eden biriydi. Özelikle Fatma Teyze'nin kızı Nazarı rahatsız ediyordu. Elif'te bunu bilerek Kendal'a hak ettiği şekilde davranıyordu.Kendal'ın kaşları çatılırken, Halil sadece beni izliyordu. Eyşan'ın da kaşları çatılmıştı.
" Benimle doğru konuş. Yoksa. " diyen Kendal'ın sesini merdivenlerden inen Devran kesmişti.
" Ne yaparsın? Şöyle bizde bilelim!" dedi yüzü gibi olan sert sesiyle. Jilet gibi takım elbisesinin kol düğmesini düzelterek merdivenden inip yanımıza geldi. Sert beton gibi suratıyla yanımıza gelerek kollarını belinin arkasında birleştirdi ve Kendal denen adama sert ketum yüzüyle ne yaparsın anlamında bir bakış attı.
Kendal, ona dönüp alaylı bir gülüş attı. Birbirlerinden hiç hazzetmiyorlardı. Zira birbirlerine olan bakışlarından belliydi.
" Küçük Ağa konuştu, " dedi, dudağının köşesini kıvırırarak. Söylediği laf ile Devran'ın sakağı kasıldı.
" Uzun zamandır tadına bakmadığın yumruğumu konuşturma mı ister misin?" dedi, Devran tek kaşını kaldırarak.
Devran'ın gözleri Elif'e kayınca Elif'in gözleri ona kayıp; sizinle muhatap olunmaz bakışı attıktan sonra çekirdek kabını alıp çekirdek çitletmeye başlarken bu umursamazlığına adının Eyşan olduğunu öğrendiğim kız ağzını bir karış açık şaşkınlıkla baktı, Elif'e. Bakışını fark eden Elif yediği çekirdeği sesli şekilde inadına yapar gibi çitleyip umursamaz bir bakış gönderdi.
" Eee Mirza Ağamız yok mudur? " diyerek söze giren, Halil konuşmaya başlayınca, bakışlarımı Elif ve Eyşan'ın bakışma savaşından çekip, Halile çevirdim. Devran sorusu üzerine ağzını açıp cevap verecekti ki ondan önce bir ses konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP UMUTLAR ( ASKIYA ALINDI )
Ficción GeneralMezopotomya topraklarına genç bir kız gelip geçti. Adı: Azra Öztürk'tü! Hayallerinin peşinden koşan umut dolu genç bir Öğretmendi Azra. İstanbul'un elit kesiminden sosyetenin gözden düşmeyen Öztürk ailesinin evlatlık, yetim kızıydı. Mücadeleci ve in...