Yazar
"Ne kuzeni mi?"
"Evet kuzeni!"
“Lütfen şaka deyin bana!"
"Jeongin gerçekten kuzeni. Hatta çok yakınlar!"
"Eee bir insan neden böyle bir şey yapar kuzenine Jisung?"
"Şaka olsun diye yapmış olabilir"
Jeongin Jisung'un dediğine bir şey söylemezken ayağa kalktı.
“Ben onun yanına gidiyorum!"
"Git bence de. Ama sana cidden çok kırılmış galiba.”
"Off halledeceğim bir şekilde!"
"Sen cuma günü haberi öğrenmiştin değil mi?" Chan'ın sorduğu soruya kafa sallarken çantasını sırtına takmaya başlamıştı bile Jeongin.
"Daha bir hafta bile olmamış!" Felix konuşunca Seungmin
'Evet kolayca hallettik. Yani gerçekten aldatmadığını hallettik. Sıra affedilmede, bu daha zor gibi gözüküyor."
"Ben gidiyorum size haber vereceğim!" Jeongin masayı öne itip hızla kapıya doğru gitmişti. Son kez çocuklara baktıktan sonra sınıftan çıkmış ve aşağı inmeye başlamıştı. Şu an o kadar pişmandı ki söylediklerinden duvara kafa atmak istiyordu. Hyunjin'e nasıl öyle derdi. Nasıl 'Sırf benimle gönül eğlendirmek için sevgili oldun!' diyebilmişti.
Hızla okulun bahçesine çıktığında geldiğinden beri çıkartmadığı monta sarılmıştı. Bahçeden de koşarak çıktığında güvenlik görevlisine bir şey söylememişti. Adam onun arkasından bağırırken o hiç önemsemiyor adımlarını hızlandırıyordu. Şu an Hyunjin'i görmesi lazımdı!
En azından onların evi yakındı. Bu yüzden koşarak kolayca varabilmişti. Güvenlik zorla gülümseyerek ismini sorduğunda "Jeongin!" diye söylemişti. Bir andan da çok koştuğu için nefes nefese kalmıştı.
Adam kapıyı açtığında hızla onların binaya doğru gitmişti. Girişte kapının açık olduğunu gördüğünde derin bir nefes vermişti. Asansörü beklemeden merdivenden çıkarken Hyunjin'le konuşacağı için rahatlamaya çalışıyordu. Onların katına geldiğinde duraksamış ve nefes alışverişini düzenlemeye çalışmıştı. En sonunda kapıyı çaldığında dik bir pozisyona gelmişti.
Sevgilisi, pardon eski sevgilisi değil de annesi kapıyı açınca zoraki gülümsemişti.
"Buyur Jeongin?"
"Ben Hyunjin'le konuşmaya gelmiştim!"
"O sizde değil mi?"
"Neden ki?"
"Salı günü evden sana uğrayacağını ve son kez konuşacağını söyleyip çıkmıştı. Sonra bana barıştığınızı söyleyip birkaç gün eve gelmeyeceğini demişti. Sizde değil mi?"
Jeongin duydukları ile ellerini kütletmeye başlamıştı. Bu onun korktuğunda yaptığı bir şeydi. Jeongin korkmuştu çünkü Hyunjin ona hiç gelmemişti.
"Oğlum cevap versene, sizde değil mi?" Kadın sakince konuştuğunda cevap olarak kafasını iki yana sallamıştı. Kadın hızla cebindeki telefonu çıkartırken
"Nerde o zaman bu çocuk!" diye mırıldanmıştı. Kadın hızla oğlunu ararken Jeongin kötü düşüncelerine hakim olamaya çalışıyordu. Ya ona bir şey olmuşsa ne yapacaktı o zaman? Hepsi onun suçuydu bir kez bile onu adam akıllı dinlememişti. Şimdi ise nerde olduğunu bile bilmiyordu.
"Açmıyor..." Tekrar aramaya çalıştığında Jeongin
"Benden başka gitme ihtimali olduğu bir yer var mıydı?" diye sordu. Artık korkudan bedeninin titrediğini hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Stupid For Loving You / Hyunin
Fanfiction"Ben onu çok seviyorum ama nasıl sevmek bak anlatıyorum. Bakışları herkesinkinden daha güzel. Kolları ateşten daha sıcak. Ağlaması denizde boğulmaktan beter. Etrafında olmak en güvenli yerden daha güvenilir. Her yönden en iyisi o. Hiç bir şeyde kötü...