Esinlenilen karakterler;
1. Choi Haneul- kiiro_dinleyin
2. Hwang Soojin - Hyunjinwie
3. Park Cheonsa - Heeverything
4. Ruby Park - Currywonnie
5. Park Balam - enhypenask
6. Kang Haerin - alwayskpop_fan
7. Lee Yuin - Jiseiluwy_
Kurgu tamamen hayal ürünüdür. Eğlencesine yazılmıştır.
Eleştirilerin saygı çerçevesi içerinde olmasına dikkat gösteriniz. İlk bölüm konuya giriş amaçlı alakasız ve cringetir ancak kurgunun devamı bu şekilde değildir.İyi okumalar.
⚜
"Unnie!" diye bağırdım, sanki beni kurtaracakmış gibi.
"Ya Sheonsha unnie, sen niye rahat durmuyorsun?" ~Haerin
"Benim adım Cheonsa, Haerin! Cheonsa!" diye bağırdım, şaka yapıyordu ve bu eğlenceliydi ama şu an boğuluyorum!
"Sheonsha unnienin pekmezini akıtma mı? En sevdiğim oyun!" ~Yuin
Kim maknaelerle oyun oyna dedi ki?! Koca koca kızlar olmuşuz, hâlâ oyun oynuyoruz! Ben bir de unnie line'dayım! Ne işim vardı da uydum bunların aklına?!
"Şu an hayatı sorguluyor." ~Ruby
"Ruby-ya~ kurtar beni, hadi canım ikizim." ~Cheonsa
"Gerçek ikizin olsaydım, seve seve CheChe." ~Ruby
"Benim adım Cheonsa..." dedim, iç çekerek.
Benim gerçekten zor durumda olduğumu anladıklarında, üstümden kalkıp koltuğa oturmuşlardı hiç bir şey olmamış gibi.
Altı kız birlikte yaşıyorduk; Haneul unnie, ben, Ruby, Balam, Haerin ve Yuin. Nereden esmişti de, böyle bir fikre kapılıp aynı eve taşınmıştık hiç bir fikrim yok. Ben sadece ailemden kaçmak için kabul ettim. Kötü değil, onlarla mutluyum ama nedenim buydu aslında.
Pikniğe gidecektik ama benim enerjim çoktan bitmişti. Çünkü zor nefes alıyordum.
Biraz soluklandıktan sonra yerden kalkıp odama gittim ve yatağımın üstüne uzandım.
Telefonuma gelen mesajla kolumu uzattım ve telefonu zorla tutup elime aldım. Pikniğe gitmeden enerjim bitmişti. Ben böyleydim işte, yaşıma göre daha küçük görünüyor ve davranıyordum ama aynı zamanda düşüncelerim yaşıma göre olgun ve enerjim yaşıma göre azdı. Kendi içimde çelişiyordum resmen.
En yakın arkadaşlarımdan birinin sıkıldım diye mesaj atması ile, aklımda bir ampul yanmıştı. Kaç volt bilemiyorum çünkü iyi bir fikir mi, kötü bir fikir mi şu an onu çözemiyorum. O arkadaşıma bize gelmesini, hep birlikte pikniğe gideceğimizi söyledim. Büyük ihtimalle kaos çıkacak. Çünkü... Anlaşılır bir şekilde, çevrem normal değil.
Gitmeden önce kafa dinlemek için kulağıma kulaklıklarımı taktım ve elime kitabımı aldım. Agatha Christie'nin The Mystery Of The Blue Train romanını okuyordum. Açtığım şarkı ise EXO'nun Overdose şarkısıydı. Dikkatim dağılmazdı çünkü hep bu tarz şarkılar eşliğinde kitap okurdum.
Yaklaşık bir saat sonra uyuyacağımı hissedip, kulaklığımı çıkardım ve kitabı bırakıp içeri gittim. Tam da zamanında gelmişim, arkadaşım gelmiş bile.
"Soojin-ah, hoşgeldin! Çok eğlenceli olacak!" ~Cheonsa
"Yemek var mı? Ben açım." ~Soojin
"Ne zaman doydun ki Soo'm?" ~Cheonsa
Kapıyı açan Balam olduğu için, önce ikisi tanışmıştı. Daha sonra da diğerleri de Soojin'le tanışmış, en sonunda hazırlıklar tamam olduğu için yola çıkmıştık.
Haneul unnie arabayı sürerken, bende camdan bakarak şarkı mırıldanmaya başlamıştım.
"Sheonsha unnie, o hangi şarkı?" ~Yuin
"Hm? Bilmem. Bir anda mırıldanmaya başladım. Nerede duyduğumu hatırlamıyorum." ~Cheonsa
Daha önce duydum mu, onu da bilmiyorum.
"Hava bir anda kapandı... Bu da bizim şansımız işte. Geri mi dönsek? Havanın güzel olduğu bir gün geliriz. Soojin-shi, sende gelirsin, değil mi?" ~Haneul
"Tabii ki unnie-nim. Sizlerle çok eğlenceli olur." ~Soojin
Hava neden kapandı ki? Ben neye heves etsem böyle olur zaten.
Geri dönüş yolundaken arabanın bir anda durması ile, sıkıştığımız arka koltuktan öne doğru fırlamıştık, beşimiz birden.
"Kafam..." ~Cheonsa
"Kimin eliydi o? Tokat attı bana." ~Ruby
"Umarım elimdir." ~Yuin
"O ne demek? Başka neren olacak?" ~Balam
"Ayağım?" ~Yuin
"Ayağının ne işi var? Ne diyorsun maknae? Ruby unnie tokat dedi, attı dedi." ~Haerin
"Ya ne bileyim, olabilir. Cheonsa unnienin sakarlığı herkese bulaşıyor." ~Yuin
"Yine mi ben? Siz sakarsanız ben ne-... Biz niye durduk?" kendi konuşmamı yarıda kesip, merakıma yenilerek camdan dışarı baktım. Burası geldiğimiz yoldu ama tam önümüzde kocaman bir kapı duruyordu.
Kim, ne için ve nasıl bu kapıyı buraya taşıdı?
Hep beraber arabadan inip, kapının yanına gittik. Bizim için de eğlence çıkmıştı. Kapının koluna uzandığım anda, Yuin beni durdurdu.
"Unnie, ben açabilir miyim?" ~Yuin
"Ben açacağım!" ~Haerin
"Hayır, ben!" ~Balam
"Benim başım kel mi? Ben açacağım." ~Ruby
"Eh... Şey, sakin mi olsanız? Bu sadece arkası ve önü aynı yere açılan bir kapı. Öylesine açıp kapatsak ne olacak ki? Hepimiz yapabiliriz." ~Cheonsa
"Ama ilk açan olmak çok önemli!" ~Yuin
Biliyorum, bende bunun için açmaya çalışmıştım. Her şeyin ilkini çok severim. İlk olmayı değil. O yüzden, sadece izlesem de olur. Siz kavga etmezseniz...
"En büyüğün açmasına ne dersiniz? Ya da misafir olarak Soojin'in?" ~Cheonsa
"Evet, çekilin. Ben açayım da, herkes rahatlasın." ~Haneul
Soojin yanıma gelip, kolunu omzuma attı ve onunla birbirimize bir bakış atıp "yeter" dedik birbirimize gözlerimizle. O acıkmıştı, bende yorulmuştum. Hangi arkadaş grubumuzda olsak aynı şeyler oluyordu.
Haneul unnie kapıyı açtığı zaman, kimse ilk ben geçeceğim diye kavgaya tutuşmadı. Çünkü kapı, benim söylediğimin ve hepimizin düşündüğünün aksine, başka bir yere açılıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑪𝑶𝑳𝑶𝑹 ⚜𝐸𝑁𝐻𝑌𝑃𝐸𝑁⚜ ✔
FanficAşık olmadan renkleri göremeyeceğinizi düşünün; kim bilir o kişiyi ne zaman ve nasıl bulacaksınız? Nerede olduklarını bilmeyen bir grup genç kız ve orada uzun zamandır mahsur kalan diğer insanlar, karşılaştıkları garip olaylar karşısında ne yapacak...