❕️‼️ BU BÖLÜMDE RAHATSIZ EDİCİ İÇERİK / ŞİDDET UNSURLARI VARDIR. MİDENİZ KALKABİLİR. BU TARZ KONULARDA HASSASSANIZ ÜNLEMLERİN ARASINI OKUMADAN GEÇEBİLİRSİNİZ.‼️❕
⚜
Oturduğum yerden bir anlık fikirle hızlıca kalkıp Ruby, Yuin ve Jake'in yanına gittim. Üçünü de uzaklaştırdım ve Kwangwoo'yu yerden kaldırıp, ayakta zor dursa da devasa kapıya doğru yürütmeye başladım.
Jake niyetimi anlamış, bağırmaya başlamıştı. Boşta olan Jay'de Jake'in bağırışları ile fark etmiş, ikisi birlikte yanıma gelip bana engel olmaya çalışıyorlardı.
"Çekilin!! O bunu hak ediyor!" diye bağırdım ve devasa kapıyı açıp tehlikeye girmememek için, küçük olanı tek elimle açtım ve tam karşımda durup, bana bakan canavarı umursamadan, diğer elimle ensesinden tuttuğum Kwangwoo'yu dışarı, canavarın önüne attım.
"Hyung, hayır! Onu içeri al!" ~Jay
"Heeseung hyung! Lütfen! Bunu yapamazsın! İçeri almalısın!"~Jake
"Hayır!! Hayır!! Yalvarırım!! Heeseung!! Özür dilerim!! Her şey için!! Kurtar beni!!" ~Kwangwoo
‼️Canavar ayaklarından tutup onu kedine doğru sürüklemiş, sonra onu yukarı kaldırmış ve önce iğneleri ile göğüsünde bir kaç delik açmış, sonra da en başta kafasını kopararak, onu parçalara bölüp midesine indirmişti.‼️
Her şey için? Ne? Her şey için çok geç. Onun yüzünden kaç insan ölmüştü? Biz gelmeden önce de insanları öldürmüş müydü? Yüzlerce öldürmüştü belki de. Çünkü ben tam anlamıyla onun yüzünden ölen yüz küsür kadar insan tanıyorum.
Ona olması gereken buydu. Kendini korumaya çalışıyor, başkalarını düşünmüyor, herkesi kafasına göre ölüme yolluyordu. Onu görevden almak mümkün değildi çünkü herkesin gözünü boyamıştı. Bu olmalıydı, onun yüzünden gereksiz yere ölen masum insanlar için.
Kapıyı kapadım ve tekrar kilitledim. Daha sakin adımlarla yarası ile ilgilenilen Cheonsa'nın yanına gittim.
"Ölüyorsa ne olmuş?! Zaten biliyoruz! Onu kurtarmaya çalışmalısın!" ~Sunoo
Ne?
"Ne-... Ne diyorsun? Ne ölmesi?" ~Heeseung
"Kan kaybından ölecek diyor ama burada kan veremiyormuşuz çünkü gerekli olan hiç bir şey yok!" ~Haneul
"Yapabileceğim bir şey yok! Her şey revirdeki büyük kutuda! Buraya o kutuyu getirmelerini daha önce söyledim ama kimse beni dinlemedi!"
Yanlarından ayrılıp, diğer büyüklerin toplandığı tarafa gittim.
"İntihar grubunda olanlar kimler?" diye sordum. Hepsi bana sinirin ve korkunun karışmış olduğu gözleriyle bakıyordu. Onlarca insan. Hepsi bana sinirliydi ama hepsi benden korkuyordu. Az önce seyirci gibi beni izlemişlerdi.
"Lanet olası grupta kimler var?!" diye bağırdım bu sefer. Bir kaç kişi elini kaldırmıştı.
"Gidip hazırlanın. İki dakikanız var." ~Heeseung
Bu sefer beni ikiletmemişler, hızlıca hazırlanmak için harekete geçmişlerdi. Bende onlarla beraber gerekli silahları almak için gitmiştim.
"Hyung, ne? Ne yapıyorsun? Dışarı mı çıkacaksın?" ~Sunghoon
"Sen delirdin mi?!" ~Jay
"Evet!" ~Heeseung
Verdiğim cevapla ikisi de geri çekilmişti. Hatta bana doğru gelen Jake de olduğu yerde durmuştu.
"Neden sen de gidiyorsun hyung? Bırak, onlar gitsin." ~Sunghoon
Bilmiyorum... Hiç bir şey yapmadan oturup ağlayınca vakit geçmiyor.
"Onlara güvenmiyorum. Ya vaktinde getiremezlerse?" ~Heeseung
"Dışarısı cehennem gibi. Biz buraya şans eseri tek parça geldik. Bırak, onlar gitsin. Telsizle haberleşip, emir verebiliriz. Bu sayede ne olup bittiğini anlar, vakite göre Cheonsa'ya ne yapılması gerekiyorsa onu yaparız." ~Sunghoon
"Sunghoon haklı. Senin gitmene gerek yok hyung." dedi Jake, yanımıza gelip.
"Evet, hyung. Sana bir şey olursa, asıl o zaman her şey daha kötü olur." ~Jay
Hep birlikte gidip, Cheonsa'nın ne kadar daha dayanabileceğini sorduk. Mantıklı olan benim de burada kalmamdı. Aslında, korkuyorum. O canavarlar korkunç. Benim de geri gelip gelmeyeceğim belli olmazdı.
"Bilmiyorum. Belki de en fazla 30 dakika daha dayanabilir. Yavaşlatabiliyoruz ama bedeni buna dayanamaz."
Hızlıca hazırlanmış ve herhangi bir komut için arkamızda bekleyen intihar grubuna döndüm.
"20 dakikanız var. Revirdeki büyük kutuyu buraya getireceksiniz. Hiç bir kayıp vermeden." ~Heeseung
"20 dakika mı?! Bunu yapamazlar ki hyung!" ~Jake
"Evet! İmkanı yok!" ~Sunghoon
"En fazla 30 dakikanın neresini anladınız?! 15 dakikaları olmadığı için dua etmeliler! Ne bakıyorsunuz?! Gitsenize! Zaman akıyor!" ~Jay
Jay'in bağırışı ile, İntihar Grubu harekete geçmiş, dikkatlice küçük kapıdan çıkmışlardı.
Jay önüne gelene sinirle yaklaşıyor, bağırmadan duramıyordu. Sanırım onu da raydan çıkardım. Haneul ve Balam'a bir zorluk yarattım ama idare edecekler artık.
Herkesin dikkatini üstüme çekmek için, devasa kapının oraya gittim ve elime sağlam bir şey alarak onu kapıya vurdum.
"Beni dinleyin! Bundan sonra, herkesin lideri, Yang Jungwon! Ona karşı en ufak bir itaatsizlikte, sonunuz Kwangwoo gibi olur!" ~Heeseung
"Delirmiş bunlar."
"Başka bir seçim yapmamız gerek."
"Kafalarına göre gençler ve büyükleri aynı lidere bağlayamazlar."
"Herhangi bir itirazınız varsa, itaatsizlik sayarım ve sizi kapı dışarı ederim! Anladınız mı beni?!" ~Heeseung
Az önceki gibi kimse konuşmuyor, herkes susuyordu. Hatta birbirleri ile göz teması bile kurmuyorlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑪𝑶𝑳𝑶𝑹 ⚜𝐸𝑁𝐻𝑌𝑃𝐸𝑁⚜ ✔
FanfictionAşık olmadan renkleri göremeyeceğinizi düşünün; kim bilir o kişiyi ne zaman ve nasıl bulacaksınız? Nerede olduklarını bilmeyen bir grup genç kız ve orada uzun zamandır mahsur kalan diğer insanlar, karşılaştıkları garip olaylar karşısında ne yapacak...