"Bu bir meydan okumaydı. Ama bir yandan da bir uyarı. Kalbim hızlandı. Bunu hissediyordum. O, bir şeyler biliyordu."***
Pars, söylediğim son cümleden sonra gözlerini üzerime sabitlemişti. Bu sefer ifadesi bir şeyleri saklamaktan çok bir uyarı veriyormuş gibiydi.
Gözlerindeki derinlik, beni aynı anda hem içine çekiyor hem de korkutuyordu.
"Hayal gücün gerçekten fazla gelişmiş." dedi soğuk bir tonda, ama sesi hafifçe alaycıydı.
Beren Hanım, oğlunun söylediklerini yumuşatmak istercesine güldü. "Alçin tatlım, fantastik hikayeler her zaman ilgi çekicidir. Ama bazen gerçek hayat daha karmaşık olur değil mi?"
Başımı salladım, ama gözlerim hala Pars'ın üzerindeydi. Onun bu kadar keskin konuşması, aslında benim ne demek istediğimi anladığını gösterir gibiydi.
"Sohbet için teşekkür ederim." dedim hafifçe ayağa kalkarak. "Sanırım artık yurduma dönmeliyim."
Beren Hanım, yüzündeki o sıcacık gülümsemeyle elimi tuttu. "Her zaman bekleriz tatlım. Yine gel. Ben seni geçireyim."
"Ben geçiririm." Pars'ın sesi ani ve kesin bir şekilde araya girdi. Gönüllü olmasına şaşırmıştım, ama itiraz etmedim.
Beran'ın yüzü gideceğim için biraz düşmüştü, ama hemen toparlanarak "Görüşürüz, Alçin abla!" dedi. "Tekrar gel olur mu?
Gülümsedim ve küçük çocuğun başını okşadım. "Olur tabii."
Ardından Pars, sessizce kapıyı açtı ve arkamdan beni takip ederek dışarı çıktı. Hava soğuktu, ama beni asıl ürperten onun sessizliği ve beni bu kadar yakından izliyor olmasıydı. Sanki her adımımı ölçüp tartıyordu.
"Dışarı kadar eşlik etmene gerek yoktu." dedim sessizliği bozmak için.
Sadece omuzlarını silkmekle yetindi.
İç çekerek telefonumu çantamdan çıkarıp bir taksi çağırmak için uygulamayı açtım. Hareketimi fark edince "Ne yapıyorsun?" diye sordu.
"Taksi çağırıyorum." dedim ekrana bakmaya devam ederek.
"Seni ben bırakırım." diyerek ses tonunda herhangi bir itiraza yer bırakmıyordu.
Rahatsızlık vememek adına "Pars, gerçekten gerek yok taksiyle gide-" diyordum ki sözümü cümlesiyle kesti.
"Bırakacağım işte." diyerek montunu portmantodan aldı ve önden arabasına doğru ilerlemeye başladı.
Onu takip ederken sessizce derin bir nefes aldım. Hiçbir şey söylemeden arabasına doğru ilerleyen onu takip ettim. İtiraz etmemiştim.
Arabanın kapısını açarak direksiyonun başına geçti ve benim de koltuğa oturmam üzerine motoru çalıştırdı.
Arabanın içi, dışarıdaki soğuk havanın aksine daha sıcaktı. Motorun derin bir homurtuyla çalışmasıyla araç hareket etti. Direksiyonun başında, tek eli gevşekçe direksiyonu kavrarken diğer eli vitesin üzerinde duruyordu. Gözleri yola odaklanmıştı, ama çenesindeki hafif gerginlik onun yalnızca yola odaklanmadığını ele veriyordu.
Bir süre sessizlik içinde yol aldık. Sadece motorun ve dışarıdaki rüzgarın sesi vardı. Bu sessizlik bir yandan beni rahatlatıyor, bir yandan da rahatsız ediyordu. En sonunda dayanamayıp konuşmaya karar verdim.
"Genelde bu kadar sessiz misin?" diye sordum bakışlarımı ona çevirerek.
Gözlerini yoldan ayırmadan konuştu. "Ne zaman gerekirse o zaman konuşurum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIRTICI GÖZLER
FantasyNadir kedi türlerinden biri olan pars, bir insan bedeni ile bütünleşmişti. Pars Bera Sarkan.. Yarı insan yarı pars. Koyu gri renginde yırtıcı gözlere ve keskin pençelere sahip olarak bir dönüşüm geçirse de özünde bir insandı. Türü gereği vahşi, ins...